Not: Bu bölümün kurgusu bana aittir.
Bellamy Blake
"Arkana bakmadan kaç."
Yaklaşık 10 dakikadır koşarken aklında bu cümle dönüp dolaşıyordu. Biraz kafa dinlemek için kamptan ayrılmıştın fakat ormanın içinde yeryüzü insanlarıyla karşılaşacağını hesaba katmamıştın. İçlerinden birini Octavia'dan ödünç aldığın silahla vurmuştun. Doğal olarak bu diğerlerinin hiç hoşuna gitmemişti. Şu an iki yeryüzü insanı senin peşindeydi.
Birden sırtına saplanan sivri okla dengeni kaybetmiş ama zar zor ayakta kalmıştın. Acıyı tüm vücudunda hissediyordun. Yeryüzü insanlarının oklarına zehir sürdüklerini biliyordun. Finn bu yüzden neredeyse ölecekti. Tanık olmuştun. Eğer yakın zamanda sana da müdahale edilmezse ölecektin.
Bellamy her zaman sana dikkatli olmanı ve kurallara uymanı söylerdi. Onun saçma kuralları yüzünden artık kafayı sıyıracaktın. Kampta seni her şeyden uzak tutmaya çalışıyordu. Silah kullanmayı bilmene rağmen sana silah bile vermemişti. Eğer bugün Octavia'dan aldığın silah olmasaydı belki de çoktan ölmüştün.
Bellamy ile bir şeyler yaşamıştınız fakat bunun ciddi bir şey mi yoksa eğlenmek için mi olduğunu bilmiyordun. Aranızda hep bir çekim olduğu hissetmiştin. O da bunu hissetmiş olacak ki yaklaşık 2 hafta önce sana bir adım atmıştı.
Ondan hoşlanıyordun fakat onun sana karşı olan duygularından emin değildin. Daha öncesinde kamptaki birçok kız ile bir şey yaşamıştı. Belki sen de onlardan birisiydin.
Gerçi senden sonra başka bir kıza dokunmamıştı ama bu her şeyin açıklaması değildi.
Artık koşmaya gücün kalmamışken duyduğun ses ile arkandan gelen iki yeryüzü insanının yön değiştirip senden uzaklaştıklarını farkettin. Asit sisinin geleceğini bildiren sesti bu. Kapalı bir yere sığınmalıydın ama sırtındaki okun varlığı yavaş yavaş senin hareketlerini kısıtlıyordu.
Gözlerinin kapandığını hissediyordun. Dizlerinin üstüne düştüğünde önünde iki tane ayak görmüştün. Kafanı kaldırdığında ise gördüğün kişiyle yeryüzü insanlarından nasıl kurtulduğunu anlamıştın. Asit sisi yoktu. Lincoln boruyu seni kurtarmak için üflemişti.
Lincoln bir yeryüzü insanı olmasına rağmen kamptaki çoğu kişiden daha iyiydi. Octavia'dan hoşlandığı için gizliden gizliye size yardım ediyordu. Lincoln seni taşımak için kaldırırken fısıldadın.
"Beni kampa götür."
*
Gözlerini açtığında ilk olarak sesini duyduğun kişi Clarke olmuştu. Yüz üstü yatıyordun ve sırtında hissettiğin rüzgardan dolayı yarı çıplak olduğunu anlamıştın.
"Uyandı. Clarke! O uyandı!"
Clarke hemen yüzünün dönük olduğu tarafa gelip elini tuttu.
"(S/A) merak etme iyi olacaksın. Lincoln'un verdiği panzehir işimize yaradı."
"Hâlâ sırtımda mı?"
"Hayır çıkarttım. Zehirden dolayı kriz geçirdin. Bu yüzden olanların farkında değildin."
"Teşekkür ederim Clarke."
Clarke sana gülümsedikten sonra doğruldu ve ellerini sildi.
"Bellamy seni o hâlde gördüğünden beri kampta deli gibi geziyor. Ona haber vermem lazım."
Sen bir şey diyemeden dışarı çıktı. Yavaşça doğrulduğunda üstünde sütyen olduğunu farketmiş ve yanında duran tişörtü alıp dikkatli bir şekilde giymiştin. Yaklaşık 3 dakika sonra Bellamy içeriye hızlı bir şekilde gelmiş ve seni görür görmez yanına yaklaşıp yüzünü tuttuğu gibi dudaklarını öpmeye başlamıştı.
Ayrıldıktan sonra beklediğin üzere sana kızmıştı.
"Sözümü dinlemiyorsun (S/A). Sana kamptan ayrılmaman gerektiğini söyledim."
"Sadece kafa dinlemek istedim."
"Ölseydin ne olacaktı?!"
"Beni biraz rahat bıraksaydın bunlar olmazdı Bellamy!. Bana kendimi korumak için bir silah bile vermedin. Her zaman beni koruyamazsın. Her zaman yanımda olamazsın. Bu dünyada sürekli saklanmak işe yaramaz. Hepimizin bu şartlara alışması gerekiyor!"
"Yanında olmadığım ilk seferde yaralandın."
"Çünkü sen beni hiçbir eğitime sokmadın. Belki onlarla beraber eğitim alsaydım kendimi daha iyi savunabilirdim."
"Octavia ve sen benim için değerlisiniz. Sizi kaybedemem."
"Bellamy hepimiz eninde sonunda savaşmak zorunda kalacağız. Bana izin ver seninle birlikte savaşayım. Lütfen."
"Başına bir şey gelmesini kaldıramam."
"Öleceksem korkak gibi saklanarak değil savaşarak ölmeyi tercih ederim."
Bellamy iç çekti ve yanına oturdu.
"Hiç vazgeçmeyeceksin değil mi?"
Kafanı "hayır" anlamında iki yana sallayınca gülümsedi ve belindeki silahı sana verdi.
"Bundan sonra daha dikkatli ol."
Gülümsemesine karşılık verip elini ensesine koydun ve dudaklarını onunkilere bastırdın. Küçük bir öpücük olmasına rağmen etkisi ikinizi de esir almıştı.
"Benimle eğleniyor musun? Diğer kızlar gibi miyim?"
"Diğer kızlar gibi olsaydın seni Octavia ile bir tutmazdım."
Elini tuttu ve cümlesine devam etti.
"Ben sadece çok sevdiğim insanlar için çabalarım (S/A)."
Kafanı onun omzuna yaslarken yüzündeki gülümsemeye engel olamıyordun.
*
İyi okumalar. Vote vermeyi unutmayın lütfen.