Not: Bu bölüm çeviri bir bölümdür.
Bucky Barnes
Bucky sana oturduğun masanın karşısından şapşalca sırıtıyordu. Dirseklerinden destek alırken kafasını ellerine dayamıştı. Gözleri tamamen aşkla bakıyordu. O böyle olduğu zamanlarda onunla konuşmak açıkçası pek mümkün olmuyordu.
Sam oturduğu sandalyede gerinerek sırtını esnetti. Kollarını göğsünde bağladıktan sonra gözlerini devirip konuştu.
"(S/A) aşığın yine iş başında."
Araştırma yapmak üzere olduğun kitaptan başını küçük bir tebessümle birlikte kaldırmış ve ona bakmıştın. Oturduğun yerden kalkıp masanın etrafında dolaşarak onun yanına ulaşmış ve arkasından ona sarılıp yanağından öpmüştün.
"Bucky, bebeğim. Yine aynı şeyi yapıyorsun."
Küçük bir kıkırtı ile elini nazikçe tutmuş ve dudaklarına götürerek hafif bir öpücük kondurmuştu.
"Yapabileceğim bir şey yok. Çok güzelsin."
Bucky'nin dediği şeyden sonra Sam ona cevap vermişti.
"Ah lütfen ama."
Bucky de başını ona çevirerek ters ters bakmıştı.
"Bir şey mi söyleyeceksin Wilson?"
Sam öne uzanarak onu onayladı.
"Evet bir şey söyleyeceğim Barnes. Şu saçmalığı hemen kesmelisin. İzlemesi gerçekten çok iğrenç."
Bucky'nin eli yumruk atmak için hazırlanırken elini onun elinin üstüne koymuş onu sakinleştirmeye çalışmıştın. Aynı zamanda da Sam'e uyarıcı bir bakış atmıştın.
"Elimden bir şey gelmez (S/A). Seni çok seviyorum."
Bunu söylerken kafasını eğmiş ve olduğu durumdan utandığını belli etmişti. Ona gülümseyerek bakmıştın.
"Bak bu konuda endişe etmene gerek yok tamam mı? Bana istediğin kadar bakabilirsin. Diğerlerini dikkate alma."
Sam sizin konuşmanıza daha fazla karışmamak için elini havaya kaldırdı ve çıkışa yürüdü.
"Ben gidiyorum. Siz devam edin."
O gittikten sonra arkasından gülerek konuştun.
"Eğer onu kızdırmanın bu kadar kolay olacağını bilseydim bunu yıllar önce yapardım."
Bucky de dediğine gülümsedikten sonra elini yanağına koymuştu.
"Neden bu şekilde davrandığımı açıklayamam ama seni her bir parçamla sevdiğimi biliyorum (S/A)."
Onun kucağına oturduktan sonra ellerini boynuna sarmış ve yüzünü incelemiştin.
"Bana bir açıklama yapmak zorunda değilsin Buck. Bana bu şekilde bakmanı seviyorum. Beni çok özel hissettiriyor. Ayrıca bunca yıl sonra aramızda bunların yaşanması ve senin beni sevebiliyor olman beni çok mutlu etti. Seni seviyorum James Buchanan Barnes."
Genişçe gülümsedikten sonra yavaşça dudaklarına uzanmış ve sana yavaş, aşkla dolu bir öpücük vermişti. Diğer eli sırtında gezinirken onu daha çok yakınında isteyerek kendine çekmiştin. Ellerin saçlarını bulduğunda ise yavaşça çekiştirip saçlarını okşamıştın. İkinizde ne yapacağınızı biliyordunuz.
"Sana seni ne kadar sevdiğimi göstermeme ne dersin?"
Bacaklarını onun beline sarmışken seni yere indirmeden ayağa kalkmış ve ikinizin paylaştığı odaya ilerlemiştiniz.
"Buna hayır diyemem Barnes."
*
Bu kitaba bölüm atmayalı 2 yıl olmuş...
Geri döndük iyi döndük diyelim.İyi okumalar. Umarım beğenirsiniz.
İsteklerinizi belirtmeyi unutmayın. Hepsini değerlendirmeye çalışıyorum.