Aylardir bolum gelmiyo olabilir
-lew"Bu çocuğu şimdilik alıyorum. Annene selam söyle."
Tendou sözünü bitirince gri saçlı gencin kafasına sert bir darbe indi.
***
Papatya çocuk gözlerini açmaya çalıştığında her yerin karanlık olmasıyla gözlerinin bağlı olduğunu anladı. Ne yazık ki bağlı olan tek yeri gözleri değildi.
Deja vu yaşamayı bir kenara bırakıp yerde karaya çıkmış balık(hamsi-lew) misali çırpınmaya başladı. Ayak sesi duyunca durdu. Ses gittikçe artıyordu.
"Akdeniz akşamlarıı..."
(Akdeniz aksamlari soyleyen Tendou yanlis duymadiniz -lew)Daichi'yle konuşan adamdı bu. Durup Suga'nın hizzasına eğildi. Önce gözlerini açtı. Çocuğun gözlerinde saf nefret vardı. Kaşları çatılmış, göz bebeği büyümüştü.
"...bir başka oluyor."
Kırmızı saçlı adam Sugawara'nın üzerine doğru çömelmişti. Yüzünün üzerine yatan ve her yeri bağlanmış olan genç içten içe titrese de bunu belli etmemeye çalışıyordu.
Tendou önce çocuğun gözlerine izin verdi. Yavaşça uzun kirpiklerini hapseden kumaş parçasının düğümünü açtı ve başka bir yere umursamazca fırlattı.
Yerdeki genç, korkuyla karışık bir öfkeyle karşısındaki şerefsizlik abîdesine bakıyordu.
(Serefsizlik abidesi yeni kufurum -lew)Sonra konuşma becerisini tekrar kazandı. Dudaklarını örten koli bandı da yeri boylamıştı.
"Neden buradayım? Beni öldüreceksen çabuk öldür. Vaktimi boşuna harcıyorsun."
Tendou boş odaya kahkahasını bırakmıştı.
"Beni kan tutuyor kusura bakma."
(Psikolojim bozuk derken bundan bahsediyodum -lew)O sırada şoklar içerisinde kalan Daichi neye uğradığına şaşırmış bir şekilde birkaç saniye bekledi. Ardından adamlarına haber salmış, silahlanıp papatya çocuğu kurtarmaya koyulmuştu.
Kahverengi saçlı adam o kadar sinirliydi ki yolunda onu engelleyecek ufak bir sineği bile elindeki magnum 357'si ile vurabilirdi.
(Bilin bakalim magnum 357 kimin silahi? -lew)Diğer takım elbiseliler, ki tonlarca vardı, farklı odalara dağılmıştı. Daichi ise deli gibi büyük olan bu yerde çıldırmışçasına sevdiği çocuğun bulunduğu odayı arıyordu.
Tüm kapılar birbirinin aynısıydı. Çıkmazda gibiydi. Sonrasında birkaç metre ileride bulunan, kapısı diğerlerine göre daha eski odayı gördü. O odaya ilerleyerek kapıyı açmaya çalışmadan hızlı bir hareketle kırdı. Eski olduğundan mütevellit zorlanmadan yere yığılmıştı.
Doğru kapıyı kırmış olacak ki yerde elleri ve kolları bağlı bir şekilde yatan sevdiğini görmüştü. Hiçbir şey düşünmeden yanına koştu. Onları izleyen kızıl saçlı adamın ellerine ve ayaklarına ateş etti.
Tendou yerle buluştu. Kahverengi saçlı adamın gözü papatyası dışında kimseyi görmüyordu. Onun aurasının dışındaki her yer ve herkes buğulanmıştı.
Tüm siniri gitmişti. Sanki hiç var olmamış gibiydi. Meleğinin ellerini ve kollarını çözdü. Kızıl adama son kez baktıktan sonra Sugawara'yı kucaklayıp kapıdan çıktı.
Etraf temizlenmişti. Eski bina kan göleti olmuş, hâlâ ölmeyenlerin çığlıkları duyuluyordu. Gri saçlı genç korkmuştu. Soğuk kanlı davranmaya çalışması burada son bulmuş ve kollarını Daichi'nin boynuna dolayıp inci tanelerini gözlerinden aşağıya bırakmıştı.
Yazmak istiyorum ama aklima yazicak hicbir sey gelmiyo...boyle olunca zorlayarak yazmak istemiyorum yoksa kotu oluyo...kotu olmasini istemiyorym ama o zaman bolum gelmiyo...kisir dongu
-lew
ŞİMDİ OKUDUĞUN
flowar, daisuga
FanfictionOikawa'dan hoşlanan çiçekçi Sugawara ve çiçekçiden hoşlanan mafya Daichi. Daha ne kadar ilginç olabilir ki? +18 | DaiSuga !bu kitap "Ai No Kusabi" adlı animeden esinlenilerek yazılmıştır.