Renga ~1~

283 26 20
                                    

İlk Renga fic'im. Çok fazla böyle bir fic yok çünkü anime bile daha yeni çıktı sayılır ve dedim ki "yeni ship'im bu olmalı"

Eskiden @orkineroin hesabında fic yazıyordum. Ne yazık ki artık ona giremiyorum ve buradan devam edeceğim uzun zaman sonra.

Umarım beğenirseniz.

Yandan düşen pantolonunu çekiştirmiş ve önündeki yaşlı adamın arkasındaki pencereye kaydırmıştı gözünü. Hava bugünde bulutluydu. Büyük ihtimalle eve giderken yağmur yağmaya başlayacaktı. "Acaba sınıfta mı kalsam?" diye geçirdi aklından. Kalması kolaydı. Sonuçta önünde avazı çıktığı kadar bağıran hocası ona sınıf cezası vermişti. Bir saat boyunca sınıfta duracak ve eve geç gidecekti. Hocanın aklından geçen buydu fakat genç çocuk daha farklı düşünüyordu.

"Umarım anlamışsındır, pis serseri." Yaşlı adam içinden homurdanmış ve kapıya doğru yönelmişti. "Dışarı çıkmak yasak!" Diyerek kapıyı üstüne sertçe kapatmıştı. Genç çocuk, hafifçe salınmış ve çirkin adamın iğrenç taklidini yaparak öndeki sıraya bırakmıştı kendisini. Buna alışıktı.
Bildiğiniz sınıftaki en uslanmaz öğrencilerindendi kendisi. Derslere geç gelir, dersin akışını bozar, kavga çıkartır, okulun mallarına zarar verirdi.
Kısacası bütün okulun kurallarını çiğnerdi. En çiğnemekten zevk aldığı kural ise okulun içinde kaykay kaymaktı. Kaykay kaymasını kısıtlayan her şeyden nefret ederdi. Özellikle hocalardan ve yetişkinlerden. Yine okulun bitişine doğru hoca onu yakalamış ve kaykayına da el koymuştu.
Ne olursa olsun o kaykayı geri almalıydı.

Bacaklarını sıraya koyup sırtını arkasındaki sandalyeye yasladı.
Kırmızı dağınık saçlarını eliyle karıştırıp pencereden dışarıya baktı. Su damlalarının yavaşça cama vurmasını gözledi. Yağmur çiselemeye başlamıştı bile. Derin bir iç çekti. Ayağa kalktı ve pencerenin demir olan yerine yaslandı. okulun dışında kimse kalmamıştı derken ağacın dibindeki mavi siliüete dikkat etti. Gözlerini kısıp pencereye biraz daha yaklaştı. Hareket eden bir mavilik vardı orada. Pencerenin camını açıp bedeniyle birlikte başını uzattı. Bir çocuk ağacın altında ıslanmamak için orada beklediğini gördü.

Yağmur daha çok bastırmışken eve gitmesi imkansız olabilirdi. Genç çocuk parmaklarını ağzına götürüp ıslık çaldı. Mavilinin dikkatini üzerine çekmeye çalıştı. Birkaç saniye ıslık çaldıktan sonra mavili çocuk başını kaldırmış ve koca mavi gözleriyle sesin nereden geldiğine bakmıştı. Genç çocuk buraya baktığını fark edip el sallamaya başladı.
Mavili genç onu görünce ağacın dibinden kalkmış ve tereddüt etse de kendisi de el sallamıştı.

Kırmızılı, yüzündeki gülümsemeyi yayıp eliyle buraya gelmesi için işaret yaptı. Mavili çocuk bir iki adım atsa da yağmurun inmesini beklemek istedi fakat bir yandan da camdaki çocuğun ne söyleyeceğini aşırı merak ediyordu. Bu yüzden bir anda ağacın yanından ayrılıp okulun duvarına doğru koşmaya başladı. Kırmızılı onu görünce etrafına dikizlemiş ve kimsenin olduğunu görmeyince biraz daha eğildi. Düşme riskini göze almıştı ama yapacağı şey için değerdi. Aşağıdaki çocuğa elini uzatmış ve çıkması için ona yardım edecekti.

Yüksekliğin mesafesi çok açık değildi bu yüzden rahatça elini tutabilir ve pencerenin çıkıntılarına tutunarak yukarıya çıkmayı deneyebilirdi.
Kırmızılı emin bir ifadeyle ona bakıyor ve elini tutmasını bekliyordu.
"Elimi tut hadi! Seni çekeceğim!"
Aşağıdaki genç çocuk arada kalmıştı. En sonunda elini sıkıca tutmuş ve ayağıyla duvardan destek alarak kendisini yukarıya çekmeyi deniyordu. Tüm gücüyle yukarıya çıkabilmişti. Pencereden içeriye girdikten sonra nefes nefese kalmıştı. Etrafını yavaşça süzmüş ve en sonda kırmızı saçlı çocuğa gelmişti. O da kendisi gibi nefes nefese kalmıştı. Yüzünde tuhaf fakat tatlı bir gülümseme vardı.

"Sırılsıklam olmuşsun. Al bunu giy." Diyerek üstündeki sarı renkli kapüşonluyu çıkarttı. Önündekine uzattı ve almasını bekledi. Mavili elindekini almış ve sırtını örtmüştü.
"Beni neden içeri çektin?" Diyebilmişti sadece.
"Bu soğukta ve yağmurda orada durmana izin veremezdim. Hasta olabilirsin değil mi?" Diyerek gülümsemişti.
Mavili, önündeki aşırı enerjik çocuğa bakıp üstünü iyice örttü. "Birbirimizi daha tanımıyoruz bile." Dedi.

"Haklısın! Ben Reki ve sen de..." Reki duraksamış ve önündeki çocuğun konuşmasını beklemişti.
"Langa."

"Bak, artık birbirimizi tanıyoruz. Sorun kalmadı." Diyerek sırasına oturmuş ve bir bacağını yine sıraya koymuştu.
"Neden sınıftasın? Okul bitti."

"Bugün okulda kalmaya karar verdim. Biraz illegal bir şey ve sen de bana katıldın!"
Langa gözlerini sonuna kadar açmış ve ne dediğini idrak etmeye çalışmıştı. Okulda kalmak mı? Yapacağı en son şeylerden bir tanesi olabilirdi. Buna karışmak istemiyordu.
Üstündeki kapüşonluyu sıraya koydu.
"Ben gitsem iyi olacak."

"Bir dakika! Nereye gidiyorsun? Beni burada mı bırakacaksın?" Bacaklarını masadan indirip sıradan kalktı.
"Kusura bakma ama ben buna karışmak istemiyorum."
Reki, Langa'nın kollarından tutup onu hafifçe sallamıştı. "Tek başıma beni burada bırakma! Söz veriyorum bir şey olmayacak. Eğer yakalanırsak bahane uydururum ve seni kurtarırım. Yeter ki bana eşlik et." Langa önündeki yalvarıcı gözlerle bakan çocuğu süzmüştü. Bu kadar enerjik ve tatlı olması hoşuna gitmişti. Onu reddetmek kolay olmazdı. "Hem bana borçlusun. Seni yağmurdan kurtardım o kadar!"

"Tamam, kalacağım. Borçlu olduğum için değil, istediğim için." Reki tekrar gülümsemiş ve önündeki maviliye kollarını sarmıştı. Langa'nın kalbi hiç olmadığı kadar hızlı atmaya başlamıştı.

Bu samimiyetten nedense hoşlanmadı...

******

Okuduğunuz için teşekkürler. Yorumlarda nasıl olmuş belirtin lütfen♡

Sha~

CEZALI | Renga Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin