5

13.1K 917 825
                                    

"Annen yok mu?"

"Kimse yok." Çocuğun ceketini alıp askıya astı. "Rahatsız etmesinler diye gönderdim."

Ciddi olup olmadığını anlamak için uzun olanın yüzünü inceledi. Sırıttığını gördüğünde gözlerini devirdi. Şaka yapıyordu.

"Neden geç kaldın?"

"Kalmadım Jungkook. 1 saatten önce geldim."

Daha fazla beklemek istemeyen Jungkook yavaşça duvara itti kendine göre küçük bedeni. Dudaklarını öpmeye başladığında yavaş hareket ediyordu. Dolgun dudaklara her dokunduğunda vücuduna yayılan ama anlam veremediği bu hissi seviyordu. Gerçekten Jimin'in dudakları ona sigaradan daha iyi geliyordu. En azından bir zararı yoktu. Sadece bağımlılık yapıyordu ve Jungkook bu dudaklara bağımlı olmayı sevmişti.

Farkında olmadan kendini Jimin'e bastırmaya başladığında kısa olan kısık sesli bir inleme bıraktı boş koridora. Jungkook'un hızına uyup ona karşılık verirken omuzlarında olan kollarını yavaşça ensesine götürdü. Şu an kendini cennette gibi hissediyordu.

Jungkook, küçük bedeni kalçalarından tutup kucağına almış ve öpüşmeyi kesmeden odasına yürümüştü. Zaten açık olan kapıyı ayağıyla daha fazla aralayıp içeri girdi ve kucağındaki bedeni çalışma masasına oturttu.

İkisi de kendini kaybetmiş gibiydi. Jungkook daha fazlasını ister gibi Jimin'i saçlarından tutup kendine bastırıyor ve dudakları daha sert öpüyordu.

"A-acıyor." Diye mırıldandı öpüşmelerinin arasında. Jungkook ise kendini biraz daha yavaşlatmıştı. Normalde öpüşmeleri kısa sürer, Jungkook'un isteği geçince dururlardı. Sanki susamış da dudaklara değince susuzluğu geçer gibi. Ama bugün farklıydı. Ne Jungkook'un susuzluğu geçiyor, ne de Jimin ona dur diyebiliyordu.

Bacakları arasında olduğu bedeni kendine çekti ve vücudunu kendine bastırdı. Jimin bu hareket karşısında inleyerek bacaklarını beline doladı. Şu an ne yaptıklarının farkında değildi ikisi de. Kim olduklarını unutmuş gibilerdi.

Jungkook onu yeniden kucağına alıp yatağa bıraktı ve Jimin'in geriye yatmasını sağlayıp üzerine çıktı. Birbirlerini dudaklarıyla dağıtmaya devam ederlerken kapı sesini duymamışlardı.

"Ben gel-"

Jungkook'un kardeşi abisinin odasına girdiğinde kesinlikle beklediği manzara bu değildi. Birbirlerini yiyen ikiliye kocaman gözlerle bakıyor ve öylece orada duruyordu. Sesini duyduklarında hızla o tarafa döndüler. Jimin üzerindeki çocuğu iterken kendilerinden iki yaş küçük kızda gezdirdi gözlerini.

"Ne yapıyorsunuz?"

Kardeşinin titrek sesini duyan Jungkook Jimin'e kısa bir bakış atarak kalktı üzerinden. Jimin de hızlıca yerinde doğrulmuştu.

"Ne işin var bu saatte evde?"

"Şu an konu bu mu sence?"

"Sana hesap mı vereceğim?" Dedi Jungkook yataktan kalkarken. "Çok dışarı."

"Babama hesap verirsin o halde."

Telefonunu eline alan kızın bir çırpıda yanına ulaştı ve kulağına götürmeden sinirle yere fırlattı. 18 yaşına gelmişti, kimseye hesap vermek zorunda olduğunu sanmıyordu.

"Çık dışarı." Önce sakince söyledi. Ancak kızın hala ona baktığını fark ettiğinde sinirle kükredi. "Çık dışarı!"

Kız dolu gözlerle odadan çıktıktan sonra Jimin bir şey yapması gerektiğini düşünüp yavaşça yataktan kalktı. Jungkook'un yanına yaklaşıp koluna dokunduğunda sinirli gözler onu bulmuştu.

"Sakin ol."

"Beni nasıl tehdit ettiğine bak."

"B-bizi öyle görünce şaşırdı tabi."

"Neden durdurmadın?" Dedi bedenini tamamen Jimin'e döndürürken. Saçları dağılmış, dudakları daha kızarık ve şişmişti. Bu fena bir görüntüydü.

"Ben..." Sustu. Ne diyeceğini bilemiyordu. Sadece anın etkisi kapılmıştı.

"Sen ne Jimin?"

"Özür dilerim." Dedi en sonunda. Suçu olmadığı halde özür diliyordu. "Özür dilerim, gitsem iyi olacak."

Gitme demedi Jungkook. Başını eğip odadan çıktı Jimin. Arkasını dönüp bakmadı Jungkook'a. Utanmıştı. Salonda ağlayan kıza kısa bir bakış atıp çıktı evden. Dolu gözlerle yürüdü gülerek geldiği yolu.

____________

Jungkook buradaki sana çok gıcık oluyorum

~Maria'

Cigarettes // KookMin ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin