"Koşma! Hastasın sen!"

11 3 46
                                    

Hastaneye doğru adımlarken Jisoo Unnie beni aradı.

"Evet Unnie?"

"Chaeyoung ben birşey yaptım."

"Ne yaptın?"

"Başkan beni çağırdı ve seninle ilgili sorular sordu. Daha sonra eskiden yakın olduğun kişileri sordu."

Olduğum yerde eğildim ve saniyelik bir dua ettim.

"Unnie lütfen bana anlattıklarını söylemedim de."

"Chaeyoung."

"Unnie lütfen."

"Üzgünüm. Hatta hastanedelermiş. Senin kontrolün bittikten sonra seni da alıp geleceklermiş şirkete."

"Onlar da mı biliyor söylediğini? Unnie ne yapıyorsun Tanrı aşkına?!"

Ayağa kalkıp bağırdığım sırada arkamda onları gördüm. Hafifçe eğilip hızlı adımlarla ilerlemeye başladım. Tabii hızlı adımlar artık koşmaya dönmüştü. Hastanenin içine girdiğimde aramanın sonlandığını farkettim. Unnie'm iyi yırttı. Gülümsedim ve asansöre ilerledim. Tuşa basıp beklediğim sırada yanımda duran birkaç beden hissettim. Pardon altı taneymiş. Hafifçe kenara gittim.

Asansörün geldiğini belli eden ses ve açılan kapı ile hepsi asansöre kabinine girdi. Peşlerinden binip tuşların öne geçtim. Üzerinde kare sembolü olan tuşa bastım ve bekledim. En üst katlarda olduğu için uzun sürüyordu.

Kulaklığımı cebimden çıkartıp ikisini kulağıma taktım. Ucunu telefonun giriş kısmına takıp telefonu açtım. Spotify'a girip listelerimden şarkı seçip sesi tamamen açtım. Ses dışarı gidiyordu muhtemelen. Listeyi karıştırıp şarkıyı değiştirdim. "Solo" çalmaya başlayınca gülümsedim. Jennie Unnie'nin sesini seviyordum. Onun sesine uygun şarkılar yazmıştım.

Kapı açılınca kat sayısını gösteren ekrana baktım. Kare sembolü görünce kendimi dışarı atarak doktorun odasına ilerledim.

***

Kontrol bitince odadan çıktım. Tümörün gittikçe büyüdüğünü söylemişti doktor. Göz yaşlarımı tutmuyordum artık. Asansörü es geçip merdivenlere ilerlediğimde sırtıma ve omzuma gelen ağrı ile olduğum yerde durdum ve duvara tutundum. Çantamı açmaya çalışıken şiddetlenen ağrı ile seslice inledim ve merdivenin ilk basamağına oturdum. Omzumu tutarken arada omzuma yumruk atıyordum. Bu huyum ortaokuldan beri vardı. Omzumun ağrısı çok az azalsa da fayda etmiyordu.

Daha da şiddetlenen ağrı ile sık sık seslice inlemeye başladım. Telefonum çalarken elimi cebime uzattım. Alıp açmaya çalışıyordum. Jennie Unnie'nin sesi telefondan çıkarken ne yapacağımı bilmiyordum. Keşke açmasaydım.

"Unnie."

"Chaeyoung? Neler oluyor? Chaeyoung?" Daha fazlaca şiddetlenen ağrım ile minik bir çığlık atarken tutunduğum duvardan elim kaymıştı. Duyduğum kadife ses ile hafifçe arkama baktım. Taehyung bana endişe ile bakıyordu.

"Chaeyoung?"

"Git buradan!" Öfkeli sesimle ona tıslayıp, Jennie Unnie'nin telefondan gelen bağırış sesini duymazdan gelerek çantamı açmaya çalıştım. Titreyen ellerimle açmaya çalıştığım çanta takıldığı için açılmazken omuzumdan koluma vuran şiddetli ağrı ile daha sesli inledim. Çantamı telaşla yırtan ellerle kafamı şokla kaldırmaya çalıştım. Taehyung çantamı yırtmış, içindeki ilaç kutusundan bir hap çıkarmıştı. Diğer elindeki su şişesi ile birlikte hapı bana verdi. Hapı aldığım gibi yutarken birkaç yudum su içtim.

"Teşekkürler."

"Biraz konuşabilir miyiz?"

"Hayır." Cevabım kısa ve netti. Çantamı yırtık yerinden tutup gidecekken kolundan tuttu.

"Sooyoung gerçekten ablan mı?'

"Evet desem inanacak mısın sanki?"

"Hayır. Biz sana,size hiçbir zaman inanmayacağız Park Chaeyoung."

"Umarım gerçekleri öğrendiğinizde geberip gitmiş olurum Kim Taehyung." Daha sonra konuşurken geldiklerini fark ettiğin gruba baktım. Önlerinde ki Jimin'e.

"Umarım sevdiğin,her şeyden daha çok değer verdiğin kişiler sana inanmaz Park Jimin." Daha sonra sırayla ikisine bakarak konuşmaya devam ettim.

"Umarım Sooyoung Unnie, Jennie Unnie ve Seulgi Unnie sizi hiç bir zaman affetmez şerefsizler."

Onlara tiksindiğimi belli eden bakışlarımla baktıktan sonra merdivenlere döndüm.

"Unnie!" Jennie Unnie karşımda bana gülümseyerek bakıyordu.

"İyisin. Hadi gidelim başkan bizi ve arkandakileri bekliyor. Ama biz ayrı gideceğiz. Söz." Söz derken ellerini yumruk yapıp sol gözünü kırpmıştı. Gitmeyecektik. Koşar adım yanından geçip elini tutarak aşağıya koşmaya başladım.

"Hey! Koşma! Hastasın sen!"

"Yakında ölecekken neden istediğimi yapmayayım ki?" Beni yavaşlattı ve yürümeye başladı. Hâlâ el ele tutuşurken maskemin altında gülümsüyordum. Onları çok güzel göt ettiğimi hissediyordum.

Bahçeye çıktığımızda aniden etrafımızı korumalar sarmıştı. Bir dakika bunlar bizim şirketin korumaları değil. İzlendiğimi hissettiğimde başımı kaldırıp hastanenin en üst katına baktım.

İki kişi bakıyordu. Büyük ihtimalle onlar olmalıydı.

"Unnie,yukarı bak." Jennie Unnie'nin kulağına hafifçe fısıldayıp gözlerimle hastaneyi işaret ettim.

"Lanet olsun!" Bağırarak konuşan Jennie Unnie'yi cimcikledim. Korumalara baktıktan sonra unniemin elini tutarak hızla aralarından geçmeye çalıştım. Önüme uzatılan kolla durdum. Kolu ne kadar kısa ve ince bu adamın ya. Jennie Unnie'yi sırtıdan destekleyip eğdim ve kendim eğilip kolunun altından geçip koşmaya başladım. Jennie Unnie geriden gelirken yavaşlayıp elini tuttum ve koşmaya başladım. Korumalar arkamızdan koşarken dolamaçlı yollardan girip onlar farketmeden başka bir sokağa girdim. Kenardaki çöp kovasının arkasına geçip saklandık. Jennie Unnie bana bakıp kafamdan tutup biraz daha eğdi.

"Çok uzunsun kızım sen." Fısıltılıdan daha kısık bir tonla konuştuğunda samimi bir gülümseme göndermiştim. Ve peşine fısıltıyla cevap vermiştim.

"Sende." Koluma ufak bir tokat attığımda kötü bakışlarımla ona bakmıştım.

"Unnie,gitmişler midir acaba?"

"Bilmem."

"Bende bilmem."

"Ee? Ne yapacağız?"

"Aynen ne yapacaksınız?" Yukarıdan gelen alaylı erkek sesi ile başımı yukarı kaldırdım. Gördüğüm yüzler ile Jennie Unnie ile bakışmaya başladım. Bıkkın bir nefes verip ayağa kalkıp üstümü silkeledim. Unniemin elini tutup onu kaldırdım. Ve onlara dönüp konuştum.

"Geliyoruz."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 27, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

TümörHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin