12 Ağustos 2012 PazarSaat 3:15
Sakarlığımın en nadir raslandığı zamandaydım ama hiç iyi bi zaman değildi.
Kaç gündür gerçekten yüzünü merak ettiğim adamın üzerine içki döktüm. Evet Derin'ciğim adam seni sağ bıraksa da bu korumalar bizi öldürür cümleten geçmiş olsun. Kes iç ses zaten korkuyorum bari sen daha çok korkutma.Hemen alel acele yapıştığım yerden kalktım, kafamı kaldırdığımda herkezin yere düşen ben ve adama bakıyor ardından üzerine içki dökülen yakışıklı patrona. Çantamı aldım, yerden kalkmaya çalışan adama yardım ettim ve Özür diledim. Adam özrümü umursamayarak gitti. Geri yakışıklı patrona yöneldim, çantamdan mendil çıkardım ve patrona yakınlaştım.
"Çok özür dilerim..." Mendili uzattım. " Gerçekten çok özür dilerim." Diye devam ettim. Elimdeki mendili aldı.
"Sorun değil" dedi. Kibar adam işte ne beklersin. "Asıl siz iyimisiniz?" Dizimi göstererek. "Diziniz kanıyor." Dedi. O utançla dizimin acısını hissetmemiştim galiba, diyince acısını hissettim.
"İyiyim." Dedim kafamı sallayarak. Biraz ileride koltuklar vardı oraya geçtim ve dizimi silmeye başladım. Dizin olması gerektiğinden çok fazla kanıyordu ama görünürde o kadar derin bi yarada yoktu. Ben kafamı eymiş dizimi silmeye devam ederken bana yaklaşan bi gölge fark ettim. Kafamı kaldırdım yakışıklı patron. Üzerini değişmiş sanki hiçbirşey dökülmemiş gibiydi. Elinde ilk yardım çantası vardı. Yanımdakı boş yere çantayı koydu içerisinden tentürdiyot ve sargı bezi çıkardı. Sargı bezini tentürdiyota sürdü kendisinin yapıcağına emin olduğumda ellerinden aldım. Sen malsın Derin çok ciddiyim bak ne güzel işte adam yapıcaktı ne varki elinden alıyon. Öyle gerek elin adamını dizime pansuman mı yaptırıyım. Yedi bacağını.
"Teşekkür ederim, ben yaparım" dedim.
"Peki sen bilirsin, üzerine basamıcak gibiysen bi doktora görün istersen." Dedi neden beni bukadar düşünüyordu anlamadım. İnsanlık yapıyor, gerçi sen insanlıktan ne anlarsın. Yeter iç ses sürekli bana laf sokup durma.
"Gerek yok, gerçekten iyiyim." Dedim teşekkür eden bi ifadeyle.
Çantamı aldım ve olduğum doğum günü mekanından çıktım hava epey soğuktu. Cenk bizi götürüceği için ceket almamıştım. Havada kararmaya başlamıştı. Taksi çağırmam daha iyi olucak gibiydi. Çantamı açtım, cüzdanımı evde unutmuştum. Allah seni ne yapmasın ya şimdi dona dona git eve hadi 25 dakikalık araba yoluyla olan yolu artık kaç saatte bitirsin bilemicem. Oturup ağlamak istiyorum şu halime bak ya. Otobüs durağına oturdum bi süre dizime baktım, daha fazla üşeme başladığımı fark ettim. Hızlı hızlı yürümeye başladım bi andanda sekteliyordum. Arayıp çağıra bileceğin bi arkadaşım yoktu. Hayatımda olan tek arkadaşım Suna ve Cenk onlarında zaten şuan yeteri kadar kalabalıktır başı bide benle uğraşmasınlar. Kaldırımda öyle ilerlerken yanıma transporter tarzı son model olan, ful filmli bi araç yanaştı. Kapısı ağır ağır açılırken içeriden yakışıklı patron belirdi. Baka kalmıştım.
"Gel istersen gideceğin yere bırakayım, hava soğuk üzerinde birşey yok ki zaten dizinde pek iyi görünmüyor." Dedi. Bin Derin hadi bin. Olmaz iç ses elin arabası tanımam etmem.
"Yok teşekkür ederim, ben giderim." Dedim. Hava soğuk nereye gidiyon bu halde.
"Güvene bilirsin gerçekten bu halde gitmene gönlüm razı gelmez." Ne vardı ki benim halimde. "Havada kararıyor zaten." Galiba binicem mavi mavi gözleriyle öyle bi içimi kazımıştıki ikna olmuştuk yani.
"Peki." Dedim oldukça çekingen bi tavırla. Karşısındaki koltuğa oturdum. Kapı kapandı. Arabanın içi çok güzeldi her bi köşesi zenginliğini vurgulayarak bas bas bağırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKNA
Teen FictionNormal hayatını yaşıyorken bi anda gelen aşk, ve aşkın getirdiği olumsuz yönler. Bu hikaye Derin ve Okay'ın Kusurları olup ama vaz geçemeyen aşklarını anlatıyor. Sizde onların hikayelerine ortak olun. DERİN PEKTAŞ & OKAY GİRAY