1. BÖLÜM SEN GERÇEK MİSİN?

202 20 56
                                    

Akın'ın Ağzından.....

Ben kim miyim? kendimi aşkıma
adayan bir zavallı Akın kılıç.
O, bu dünyada gördüğüm güzel
Melek bakar mıydı bana? görür müydü? Onun için yanan beni!!! MİRZA ULU BEY çocukluğum
Aynı mahallede aynı semtte annemin
arkadaşının küçük oğlu benden beş
yaş küçük, bense onun ablasıyla yaşıttım.

Hande (Mirza'nın Ablası) ile odasında oynarken serap
abla geldi. Küçük gözlerimi Serap
teyzenin (Mirza'nın annesi)  yüzünden başlayarak beline
kadar uzayan siyah dalgalı gür saçlarını ela gözlerine bakıp.

"Teyzee bebeği sevebilir miyim?" diye dudağımı sarkıtarak sordum. "Oy oy teyzesinin kuzusu uyuyor
Mirza söz uyansın sevebilirsin. Siz
Hande ile oynayın bende size limona
ile çikolatalı pasta yollayacağım. Tamam mı kuzum?" Onaylar şekilde başımı salladım.

Serap teyze odadan çıkınca Handenin
elindeki sarı saçlı bebeği çekip aldım.
"Akınn!!! o benim bebeğim" dedi Hande, güldüm. Sonra dedim ki

"Tamam senin ama bende mirza'yı
istiyorum onun odasına gidelim.
Bebeğini veririm" dudaklarını büzüp
"Tamam ama bekle pastalarımız gelsin. Emine abla görmesin gittiğimizi" dedi.

O sırada Emine abla da pastalarımızı verip odadan çıktı. Hande pastasıyla limonataya elini uzatırken tepsiyi çektim. Sinirden yanaklarını şişirdi. Elini saçına atıp o siyah kıvırcık saçını
çekerek. "Gel ben sana kapıyı açarım ama sonra buraya gelip pastamı yerim" deyip hızla kalktı ve kapıya doğru gitti. Bende yerden kalktım
Hande önde ben arkasından sessizce
bebek odasının kapısını açtık. Odadan içeriye girmemle Hande gitti. Beşiği çok güzeldi mavi tüllerle çevrili
etrafı tülü açıp beşiğe tırmandım.
Uyuyordu sessizce yanına uzandım.
Elimi usulca yüzünde gezdirdim.

"Sen çok güzelsin mirza, yüzün yumuşacık" deyip tombul yanağını
öptüm.

"Ayy mirza seni öpünce buram
acıyor" deyip elimi kalbime götürdüm. Çok hızlı atıyordu.

Bir gün anneme sormuştum Mirza'yı
öpünce buram acıyor diye. Meğer kalbimmiş gösterdiğim yer. O günden sonra doktor amcaya götürdü babamla annem. Ben korkmadım ama annem ağladı. Ben hemşire ablayla oynarken annemin sesini duydum. Kalbimin delik olduğunu söyledi doktor amca. Hemşire abla kahve almaya gidince doktor amcanın kapısını açmıştı.

O konuşmaları, annemin ağlayışını
duydum. Doktor amca beni odasına
alıp kocaman adam olduğumu ama
Kalbimde minik bir delik olduğunu
çok koşmamam ve kendimi yormamam için uyardı. Yoksa canım yanarmış.

O günden sonra Serap teyze'ye çok gelmedik. Bu gün ağladım gelmek
için özlemiştim bebeğimi. Annem
ağlamalarıma dayanamadı. Oh olsun
hem ben çok öpmemki Mirza'yı
o zaman acımaz ki kalbim. O sırada küçük Mirza'nın yüzünü
severken gözlerim kapanıyordu yavaştan. Boynunu kokladım bu
kokusu uykumu getirmişti. Mırıldandım. "Kahve kokuyorsun
ben seviyorum kahveyi ama annem
izin vermiyor. Seni koklasam olurmu? Mirza" dedim son sözlerim bunlardı ve kendimi uykuya bıraktım.

Seneler öncesine dalmıştım.
Dağ evinde şöminenin önünde
kucağımda Mirza uzanmış ateşe
bakıyordu. Bende ellerim saçlarının
arasında dalgın şekilde yüzünü
izliyordum. Uzun kirpiklerini, kavisli
çenesi, yanağındaki gamzesi ile çok
tatlıydı. "Mirza" diye seslendim.
"Hımm" güldüm uyuklamaya başlamıştı. "Çok mu yorgunsun?
Gülsene bir kere o gamzeni göreyim .
Eğer bir gün ölürsem mezarım olsun
o güzel gamzelerin" dememle kucağımdan kalkıp beni altına alıp gıdıklamaya başladı.

"Deme öyle puşt hem bende gelirim. Orada hurilere bakarsın sen. Ben bilmem mi seni. İyi hatırlattın o sekreterini de kov!!!! Bak yoksa o kızın saçını başını yolarım" dedi.  Gülmelerimin arasında konuşmaya çalışıyordum. "Du- durrr tamam" dememle durup ellerimi başımın üstünde sabitledi. "Neye tamam kovuyor musun? dedi gözlerimin içine bakarak.

YANILMALARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin