Kitap evinden çıktıktan sonra koşarak Barışın evinin önüne gelmiştim. Kız kardeşi çok hastaydı ve bu kitabı isteyip durduğunu söylemişti. En iyi arkadaşlar bu zamanlar için değilmidir. Bende arkadaşlık görevimi yapıyordum o kadar. Kapıyı çaldığımda karşıma barışın abisi çıkmıştı. Ne diyeceğimi beklediğini belirtmek için kapının pervazına yaslandı.
"Şey... Acaba barış evdemi." dedim merakla. Hemen ardından
"Hayır evde değil ama ne söleyeceksen bana söleyebilirsin." dedi kaşlarını çatarak.
Bende elimdeki kitabı kendisine uzattım ve
"O zaman şu kitabı kız kardeşine verebilirmisin. Barış çok istediğini söylemişti."dedim
Kitabı aldıktan sonra
"Tamam senin verdiğini belirtirim." dedi ve kapıyı yüzüme kapattı. Acaba buna vermekle hatamı ettim. Bana olan şu tavrına bak benden nefret ettiğini bu kadar belli etmese bari.
Gitmek için arkamı döndüğümde Barışı gördüm eve doğru geliyordu, bakışları yere doğru olduğu için beni fark etmemişti.
"Hey! Küçük prens!"diye bağırdım ona doğru. Ama hiç bir şey duymamış gibi yürümeye devam ediyordu. Bana doğru gelmesini bekledim. Geldiğinde ise ben yokmuşum gibi yapmaya devam ediyordu. Yanımdan geçip öylece gidecekken kolundan tuttum. Bana doğru yavaşça dönerek ne diyeceğimi bekledi.
"Sen beni görmezdenmi geliyorsun?"diye sordum oda umursamaz bir şekilde
"Yonca ne söliyeceksen söyle sölemiyeceksen ben gidiyorum." dedi tam gitmek için harekete geçmişti ki yine onu kolundan durdurdum.
"Ne bu tavrın Barış. Ne bu beni umursamazlıktan gelmeler falan. Kötü birşeymi yaptım. Yaptıysam söyle bende hatamı biliyim."dedim hemen ardından elimi kolundan kurtarmak için hızlıca kolunu çekti.
"Senle ilgili değil tamammı. Şimdi git başımdan yanlız kalmak istiyorum."dedi ve eve doğru yürümeye başladı. Bende sadece arkasından baka kaldım. Bir şey yapmadıysam neden böyle davranıyordu. Neyse yakında çıkar kokusu.
Birden telefonum çaldı ve açmak için zorda olsa daracık cebimden çıkarmaya çalıştım, artık nasıl soktuysam oraya. Çıkardığımda ise arama sonlandırılmıştı. Kimin aradağına baktım, annem aramıştı. Tekrar aramadığına göre önemli birşey değildir. Bu yüzden aramayacağım. Büyük ihtimalle nerdesin sen,geç kaldın, çabuk eve gel, gibi sözcükler sarfh edecekti. Benim daha eve gitme gibi bir niyetim olmadığı için, anneme mesaj attım. Benim özel dans yerime gittiğimi bilmesi gerekti.
Kulaklığı kulağıma taktıktan sonra dans yerime doğru yol aldım.Dans salonu aslında eski bale salonuydu. Canım dans etmek istediğinde buraya gelirdim. Dans aslında benim için hobiydi. Bu yeteneği geliştirmek için hiç özel şeyler yapmadım.
Tam salonun kapısını açıcakken içerden müzik sesi geldiğini fark ettim. Kimin olduğunu anlamak için kapıyı araladığımda. Birinin dans ettiğini gördüm ve o dans eden kişide jake whatson olduğunu fark ettim. Gözlerimi büyüterek hızlıca geri çekilmem ve ayağımın yerdeki cam rakı şişesine değip büyük bir gürültü çıkarması bir oldu. Hemen ardından müzik kesilmişti zaten.
"Kim var orada." diye bağırdı. Heralde sahroş adamlardan biriyim sanıyordu. Çünkü sesi biraz tırsmış gibiydi. Bu düşünceyle kendimi gülmemek için zor tuttum. Küçük bir numara yapabilirdim heralde.
Sesimi şu sahroş adamlar gibi yaparak kalınlaştırdım ve
"Ah bebeğim ölü halin daha güzel sanki." dedim tabi birtane hıçkırığı unutmamak lazım.
"Bak görüyormusun senin yüzünden elim kırmızı keççap oldu işte."
Ve bir tane daha hıçkırık.
Ah gülmemek gerçekten çok zor. İçerden hiç ses gelmiyordu sadece nefes alış verişi kulaklarıma doluyordu.
"Tatlım ketçabın tadı neden bu kadar demirsi ve sıcak." dedim ve yine bir hıçkırık. Hemen ardından içerden bir düşme sesi geldi.
Sanırım korkudan altına işedi.
Kahkaha atmamak için elimi ağzıma kapattım.
"Huhu kim var orada" diye bağırdım içeriye doğru.
"Tatlım sen burda dur hemen geliyorum.(hıçkırık) Sanırım biri bizi yakaladı.(hıçkırık)"
Kapıya doğru yürüyor gibi ayak sesleri yaptım. Tam kapıyı açıcaktım ki. Kapıyı arkadan tuttuğunu fark ettim.
Kahkaha nerdeyse dudaklarımdan kaçacaktı ki yine elimle kaçmasını engelledim.
"Sanırım kapı kilitli hayatım(hıçkırık). Kedi olmalı(hıçkırık).ben gidiyorum bebeğim. Sana öbür dünyada başarılar.(hıçkırık)"dedim ve yine ayak sesleri yaptım ve kapının yanındaki duvarın arkasına saklandım. Yavaşça kapıyı açıp kafasını uzatmasını izledim. Birden çıkabilmek için doğru zamanı kolluyordum.
İçimden üçe kadar saymaya başladım.
Üç olduğunda bağırarak tam önüne atladım.
Bağırarak geriye doğru sıçradı ve beni fark edince gözlerini büyüterek.
"SEN!" dedi
Ama ben orada kahkaha atmaktan ölüyordum. Bana doğru hızlıca geldiğini görünce kaçmaya yeltendim ama kolumdan hızlıca tutarak beni duvara yapıştırdı.
"Oha acıdı be!" diye bağırdım yüzüne doğru.
"Beni kitap evinde insanları üzerime yıkman yetmedi. Birde beni takip edip ödümü bokuma getirmeyemi çalışıyorsun."
"Birincisi ben seni takip ettiğim falan yok ikincisi ise zaten ödün bokuna karıştı." dedikten hemen sonra elini yumruk yaparak kafamın yanındaki duvara sertçe vurdu.
" Beni takip etmediysen burda ne işin var."
"Ah aman allahım egoya bak sen ya.
Seni takip ettiğim falan yok. Burası canım sıkıldığında geldiğim yer." dedikten sonra bakışlarını eski püskü bale salonunda gezdirdi.
"Bence daha iyi bir yalan bulmalısın"
"Yalan değil! Sen neden geldin o zaman."
"Ben buraya kimsesiz dans etmeye gelirdim eskiden. Ülkeme geri dönünce buraya gelemedim. Ama yine buradayım ve burayı hiç bırakma niyetim olmadığı için geldim. Şimdi sıra sende."
"İlk başta dediğim gibi canım sıkıldığnda buraya geliyorum. Aynı zamandada dansı sevdiğim için ve dansı hiç bırakmaya niyetim olmadığı için geliyorum. Oldumu şimdi inandınmı"dedim ona yaklaşarak.
Yaklaştığımda fark etmiştim. Birbirimize çok yakındık. Nefesini yüzümde hissediyordum.
"Olmadı dansını görmem lazım inanmam için." dedi hemen ardından "zombi beyinli ne olacak " diye fısıldadım.
Kulağını bana doğru çevirerek
"Anlamadım?" dedi. Çıkmam için onu ittirerek.
"Dansımı gösterebilmek için çekilmen lazım." dedim. Yavaşça önümden çekildi ve telefondan herhangi bir müzik açtı.
Bende salonun ortasına gelerek ritmin başlasını bekledim. İstediğim bölüm gelince dans hareketlerime başladım. Şaşırdığı hareketler yaptığım kesindi çünkü aynadan şaşırmış yüz ifadesini görüyordum. Çoğu zaman dans ettiğim müzik gelmişti bu yüzden hiç zorlanmıyordum. Ellerim ve ayaklarım anlaşmışlar gibi uyumlu hareket ediyorlardı ve ortaya güzel bir görüntü çıkıyordu. Ritimlerde ani patlamalardan yararlanarak keskin ve net hareketler yapıyordum. Müzik sonlara yaklaşmıştı ve sonuncu hareketim için hazırlanıyordum. Beklediğim an gelince tek bileğim etrafında döndüm ve yumruğumu yere indirdim. Tabi burda saçımdanda yararlanmıştım. Müzik sesi kesildi ve küçük alkış sesi kulaklarıma doluştu.
Alkışladığına çok şaşırmıştım çünkü bu yüksek egolu aptalın böyle şeyler yapacağını hiç beklemiyordum.
Ayağa kalktım ve ona doğru dönerek
"Oldumu!" dedim nefes nefese.
"Oldu, inandım ama bu benim ödümü kopartman ve kitap evinde milleti üstüme yıkmanı değiştirmez"dedi kaşlarını çatarak.
Beni zorlamasa olmazdı değilmi. Birazdan şu dans hareketlerimi üzerinde denersem hiç şaşırmayın. Çünkü birazdan olacak gibime geliyor.
Ona doğru gelerek
" bunlarıda kaderinde varmış gibi farzet"dedim
"Farzetmek değilde bir şartla unutabilirim."dedi düşünür gibi yaparak.
Belli ki beni kullanacaktı. Kullanmasına izin veremezdim. Şartını söylemeden çekip gidersem hiç birşey yapamazdı.
Ona doğru yaklaşarak.
"Ne halin varsa gör!" dedim ve arkamı dönerek hızlıca koşmaya başladım.
Peşimden geldiğini anlamak çok zor değildi çünkü 'hey,dur orada hemen,' gibi sözcükler sarfh ediyordu. Birde koşan ayak sesleride diyebiliriz.
Yaklaştığını hissettiğimde, ilk gördüğüm sokaktan döndüm.
Hâlâ yaklaşan adım seslerini duyabiliyordum.
Kalabalık yerlere koşmam lazımdı. Yine insanları kullanmayı pilanlıyordum. Sonuçta peşime takılan oydu. Sonuçlarınada katlansın ôyle değilmi. Tam önümdeki ünlü bir restoranta girdim. Ardımdan jake' te girince restoranttaki insanlar sevinç çığlıkları attılar. İşte bu! Fotoğraf çektirmek isteyen insanlar, önünü kapatmaya başlamıştı bile. Bana ulaşmaya çalışıyordu ama insanlar izin vermiyordu. Bende kenardan kenardan restoranttan çıkmaya çalışıyordum.
Bazen gerçekten zeki olduğuma inanıyordum ama bir gün geliyor akıllı olmadığıma kanâât getiriyorum. Ama bu gün kendimi zeki gibi hissediyorum ve bu gün bunun mutluluğuyla yaşıyorum.
Kapıdan tam çıkmak üzereydim ki jake'nin sesini duydum
" sevgilim!"
Hâ?
" hayatım nereye gidiyorsun öyle, gel hayranlarıma meraba de."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
aşk romanı
Novela Juvenil'Yonca bak bana'dedi çenemi tutup basimi kendisine dogru kaldirarak. "Baksam ne fark edecekki kitap gitti iste kayip oldu birsuru ozel seyler tikistirmistim arasina herseyi maffettin. Sana vermekte hata ettim zaten. Hangi akilla verdiysem. Icindeki...