"Neyin var Taehyung?" diye sordu Sehun dakikalardır sadece yeri izleyen Taehyung'a. Geldiğinden beri ara ara konu açıyor, sonra parkeyle bakışmaya başlıyordu. Sehun onu üzdüğünü düşünmekten kendini alıkoyamamıştı bir anda. "Geldiğinden beri dalgın moddasın."
Taehyung, arkadaşlarının ilgisi sayesinde Sehun'u ilk defa bu kadar gülerken ve hatta kahkaha atarken gördüğü için bu sabah Rosé ile gerçekleştirdiği sohbeti ona göstermek ve göstermemek için çok kararsızdı. Onu üzmek isteyen tarafta olmayı istemiyordu ama yarın bir gün Sehun bunu onlardan öğrenirse ne olacaktı peki? Taehyung bu tür çıkmazlardan nefret ediyordu işte.
"Yorgunum." dedi Taehyung, Kyungsoo, Jongdae ve Yixing üçlüsüyle tanışmıştı bu akşam. Hasret gideren ve dertleşen dostların arasına girmek istemese bile Sehun çok ısrar etmişti akşam onlara katılmasını. Ne de olsa kendisi en iyi arkadaşıydı artık, bu gerçek Taehyung'un canına nasıl değiyordu bir Taehyung bilirdi orası ayrı. "Arkadaşlarını çok sevdim, sana değer verdiklerini görmek güzel."
Taehyung, minik bir tebessümle yanında oturan Sehun'un elini hiçbir şeyi umursamadan tuttu ve elinin üstüne bir öpücük kondurup ellerini kucağında birleştirdi. Kendisine öylece bakan Sehun'un burnunun ucunu ısırmak istemesi normal miydi bilmiyordu ama bildiği bir şey varsa o Instagram postunun üstüne onu kucağında bebeği gibi ninni okuyarak uyutmak istemeseydi.
"Keşke elimde olsa da tüm acını ve üzüntünü engelleyebilsem Sehun."
"Avukat bey, ne bu duygusallık?" diye sordu Sehun gülümseyerek, yapmasın işte Taehyung ona bunu. Hâlâ evliyken yapmasın, düşündüğü tam olarak buydu.
"Kyungsoo ve Jongdae ne kadar süre burada kalacak?"
"Sanırım bir hafta, neden?"
"Benimle Fransa'ya gelir misin Sehun?" diye sordu aniden Taehyung. "Gel, her şeyi boşver benimle Fransa'ya gel. Bak biliyorum aldatmış gibi hissedeceksin, üzüleceksin belki, içinden gelmeyecek ama bir düşün. Fransa'ya önemli bir dava için gidecek ve sadece üç gün kalacağım. O üç günün sadece bir günü davaya girip, iki günü gezip tozacağım. Tek olmak istemiyorum, biraz kafanın dağılması güzel olmaz mı? Lütfen yanlış anlama beni, tek isteğim kendini bu tekrarlayan döngüden çekmen. Yuchan'a eminim Jongdae ile Kyungsoo seve seve bakar, bunu yanlış anlayacaklarını dahi sanmıyorum. Ama lütfen bir düşün, sana zarar vermeyeceğim öyle bir düşüncem yok. Mutlu bir üç gün, bana kalsa her günün mutlu geçsin isterim ama..."
Taehyung'un bu ani teklifi, sözleri nedeniyle Sehun'un öylece kalmasını sağlamıştı. Hayatında ilk defa böyle bir değer gördüğünü hissediyordu cidden, bu ona çok fazlaydı. Taehyung'u, değerini ve sevgisini hak etmiyordu ona göre. O çok naif, saygılı, bolca sevgili ve dürüst bir adamdı.
"Taehyung..." ne yapacağını bilmiyordu, özellikle ortada kayıp bir Chanyeol ve onu durmadan linçleme derdinde olan yalan bir çevresi varken. "Chanyeol'den haber gelmeden bir şeyler yapacağımı sanmıyorum..."
"Sehun, inan bana o üçkağıtçı adamı düşünmene bile değmez. Bunu seni doldurmak için değil, bir şeyler bildiğim ama seni üzmek istemediğim için söylüyorum." anlaşılan Taehyung Rosé olayını içinde tutamayacaktı.
"Aman tanrım..." dedi Sehun gözlerini kapatıp, elini alnına yaslarken. "Artık kalp krizi geçireceğim, neler oluyor?"
"Sakin olmaya söz verirsen bunu konuşabiliriz, sana iyilik etmek istedim ve sustum ama yapamıyorum. Ben söylemeden bir yerden görür ve duyarsan çok suçlu hissederim."
Hâlâ Sehun'un ellerini sıkı sıkıya tutan Taehyung, gergin bir nefes verip diğerinin gözlerine baktı. Belki duyduklarıyla Sehun yine ağlayacaktı ama yalnız değildi en azından, kendisi onu sakinleştirecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Busy and Father | ChanHun
FanfictionChanyeol sorumsuz bir babaydı ve Sehun buna daha fazla katlanamıyordu.