0.1

276 26 5
                                    


Prens Joshua halk tarafından sevilen, zeki, ahlaklı ve kardeşleri arasında en iyi derecelendirilen son varisti. Bir abisi ve bir ablası bir de ikizi vardı. Büyük kardeşleri arasında en beceriklisi ve her ortamın aranan ismiydi.

Belki de bu yüzden babası yerine geçecek varis olarak duyurmuştu onu. Kardeşlerinin en küçüğü olmasına rağmen ilk varis olmak iyi düşüncelere sebep olmamıştı.

Kardeşlerinin onurunu zedelemiş ve halk tarafından bu durum yadırganmıştı. Joshua'nın bunu seçme şansı olmamıştı. Her ne kadar babası da olsa kralın sözü onun için bir emirdi. Her ne kadar aile olsalar da ast-üst ilişkisi sarayda mevcuttu. 

Prens Joshua her ne kadar bilgili ve kültürlü olsa da ülke yönetmek gibi büyük bir sorumluluğun altına girmek istemiyordu. Okuduğu ikinci üniversite bittikten sonrası için farklı planlar yapmıştı ama kralın duyurusundan sonra okulunu bitirdikten sonra başa geçecekti.

Kralın tek şartı tahta geçmeden önce kraliçenin de belirlenmesini istiyordu. Okuldan sonra yapmayı planladığı yurtdışı hayali evlilik ve krallık olarak yön değiştirmişti. Babasının bu büyük buyurusunu reddedecek değildi. Hiç düşünmemişti. 

Bu sayede kardeşlerinin gerçek yüzünü görmüştü. Yüzlerine gülen ömrünü geçirdiği biricik abisi ve ablası işin içine güç girince birer tilkiye dönmüşlerdi. Birçok kez Joshua'nn ayağını kaydırmaya çalışmışlardı.

Okulunu bitirmesine çok az kaldığı için çaresiz kalmıştı. Hemen bir eş bulmalıydı kendine. Aşk veya sevginin peşinde değildi sadece tek isteği kurnaz kardeşlerine karşı koyabilecek, güçlü birine ihtiyacı vardı. 

Yardımcısı Hansol onun tek güvenebildiği insandı. Reşit olduğundan beri sağ koluydu. Her işini hallederdi ve sır saklayabilirdi. Baş başa kaldıklarında patron-çalışan ilişkisinden çok iki arkadaş gibiydiler. 

Ondan gelecekti eşi için araştırması yapmasını istemişti. Kim entrika içinde bir evlilik isteyebilirdi? Çok fazla ölçüt vardı. Bir de kraliçe olarak bir erkek seçmek başlı başına bir sorundu. Böyle bir savaşın içine ablasının parça pinçik edememesi için bir erkeği tercih ediyordu.

Kendini korumayı bilmesi, aşka veya sevgiye dair ümit beslememesi, savaşmaya hazır olmayı isteyecek biri olmalıydı. Aynı zamanda ikna edebilmek için muhtaç kalabileceği bir sıkıntıya ihtiyacı vardı. 

Yaver Hansol birini bulduğunu söyleyip birkaç bilgi getirmişti onun için. Jeonghan adlı bu çocuğu gördüğü ilk andan itibaren hoşuna gitmemişti. Hem de bir iki defa kavgaya karışmak gibi okulda tutanağı vardı. 

Tutanağının olmasının sebeplerinden biri de dövüş sanatlarında lisansı olması olabilirdi. Eğer bir kez daha tutanak tutulursa kovulması işten bile değildi. Sabıka kaydına sahip babasıyla yalnız yaşayan müşkül biriydi. 

Böyle kapsamlı ve pahalı bir okula nasıl gittiği ise tamamen merak edilesi bir şeydi. Aslında kriterlerinin çoğu tutuyordu yine de emin olamıyordu. Kendi gözleriyle görmek istiyordu.

Yaver Hansol fakültenin önünde durunca bu durumdan sıkıldığını fark etti. Elbette herkes onun prens olduğunu biliyordu ama bu ayrıcalıklı durumu insanların ondan uzak durmasına veya fazla yılışık olmalarına sebep oluyordu. 

Hansol okulda onunla arkadaş misali peşindeydi her zaman. Derslere bile birlikte giriyorlardı. Prens Joshua bunu yapmasına gerek olmadığını söylese de Hansol üniversite okumaktan memnun olduğunu dile getiriyordu. 

Derse girmek yerine aynı fakültede olduğu Jeonghan'nın dersinin olduğu sınıfa girdi. Farklı bölümden olması yerine prens olduğundan dolayı daha çok dikkat çekmişti. Yardımcı Hansol usulca hitap ettiği kahve saçlı somurtkan Jeonghan'ın arkasına oturdu. Zayıf ve soluk gözüküyordu. Yanında oturan biri daha vardı ama birinden korkmuşçasına panikle uzaklaştı. 

Modern Prens | JihanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin