¹²

1.7K 140 21
                                    

∞∞∞

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

∞∞∞

"Anne."

Tezgahın önünde dikilirken Min Ki'nin bacaklarıma sarılmasıyla gözlerimi açmıştım.

Karıştırmakta olduğum çorbaya devam ederken, "Efendim?" diye cevap verdim.

"İkimize yetecek mi bu? Çok az yapmışsın."

"Ben aç değilim."

Kaseye koyduktan sonra masaya dönerken konuştum, eğilip yanağını öptüğümde sandalyeye oturmuştu.

"Babamın geçen gün geleceğini söylemiştin,"

Söylediği şeyle ne cevap vereceğimi bilemezken daldığım yerden bakışlarımı çekip ona baktım.

"Gelmedi."

Üzüldüğünü görebiliyordum ama yapabileceğim bir şey yoktu, geçen gün ki tartışmadan sonra onu aramak istemiyordum.

"Gelecek."

"Yalan söylüyorsun. Yine gitti ve gelmeyecek, sen sadece beni üzmemek için söyledin o gün."

"Min Ki," derin bir nefes aldım. "Gelecek dedim sana, neden yalan söyleyeyim?"

Önündeki tabağı ittirip bana baktı. "Öyle mi? O zaman babam gelene kadar yemek yemiyorum."

Hızlı ve küçük adımlarıyla mutfaktan çıktığında nefesimi verdim. Bir çocuk bu kadar inatçı olamazdı. Geçen sefer de böyle yapmıştı ve Eunwoo geldi diye aynı yöntemi uygulamaya devam ediyordu.

Ayağa kalktığımda zil çalmıştı, mutfaktan çıkarken kapının açılma sesini duydum.

Min Ki'ye niye açtığı hakkında seslenecektim ki "Baba." dediğini duydum, kapıya baktığımda Eunwoo ile sarılıyordu.

"Dışarı çıkabilir miyiz bugün?"

Min Ki ondan ayrılırken bana baktı, kollarımı göğsümün üzerinde birleştirirken Eunwoo ile göz göze geldim.

Başımı salladım. Zaten evde yapabilecekleri fazla bir şey yoktu. Aklıma gelen şeyle bir süre tereddüt ettim.

"Eunwoo," dedim o Min Ki'nin elini tutarken. "Min Ki bugün sende kalabilir mi?"

Şaşırdığını anlayabiliyordum ama yalnızca başını salladı, oğluma baktığında gözleri kocaman olmuştu.

"Anne, gerçekten mi? Baba bekle, çantamı alıp geliyorum."

Heyecanla merdivenlerden çıkarken arkasından seslendim.

"Yarın okulun yok."

"Pijamalarımı ve diş fırçamı koyacağım!"

Hafifçe gülümsedim. Hâlâ kapıda dikilen Eunwoo'yu içeri çağırmadım çünkü gözlerini benden kaçırmasıyla tüm vakti geçirmiştik.

"Geldim, geldim."

Min Ki nefes nefese yanıma gelip kollarını bana uzattı, eğilip boyuna denk geldiğimde yanağımdan öptü.

"Uyuyamazsan babamı ara hemen yanına gelirim anne."

Başımı sallarken gülmeye başladım. "Buradan çıkar çıkmaz yemek ye tamam mı?"

"Tamam, babam beni pizzacıya götürebilir mi?"

Kaşlarımı kaldırdım. "Meyve suyu içmen şartıyla."

"Sen de gelseydin keşke. İşin de yok niye gelmiyorsun?"

Arkasındaki Eunwoo'ya bakarken zorla gülümsedim. "Babanla vakit geçirin biraz. Daha sonra ben de gelirim. Hadi git seni bekliyor."

Beni bırakıp kapıdan geçti, arabaya koşarken Eunwoo gitmemişti.

"Teşekkür ederim Byeol."

Neden teşekkür ettiğini anlamadım ama sorgulamadım da, o da yürümeye başladığında arabadaki Min Ki bana el sallıyordu. Ben de ona karşılık verdim ve araba gözden kaybolunca kapıyı kapattım.

Odama ilerlerken derin bir nefes aldım. Çekmeceyi açıp siyah kutuyu çıkarken burukça gülümsedim.

Tozlanmıştı ama yıllar geçmişti ve bu çok normaldi.

Min Ki'yi Eunwoo ile göndermemin sebebi düşünmeye ihtiyacım olduğuydu.

Ve sanırım bunu biraz eskileri kurcalayarak yapacaktım.

∞∞∞

Before You Go | Cha Eunwoo √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin