Annem hiç hak etmediği şeyler yaşamıştı. Bari ölürken ki anı mutlu olsaydı. Ama zaten hayat hep iyi kalplilere yaşatırdı. Kötüler de ona yardım eder sadece.
Annem ölünce hayata küsmüştüm. Ama sanmayın intihar falan edeceğimi. Ben öylelerinden değilim. Kendimi öldürecek kadar aptal değildim. Ben intikam alanlardanım. Bu hayatı onlar hak etmiyor, ben değil. Asıl onlar yakılmalı, annem değil.
Babam ve ben artık hiç konuşmuyorduk. Hatta babam sabah evden çıkıp gece yarısına kadar dönmüyor. Ben ise sabah okula gidip dersi dinlemiyorum diye hocalardan azar yiyip eve dönüyordum. Sonrada odama kapanıyordum. Annemi düşünüyordum.
Okulda
"Hortlak geri dönmüş."
"........."
"Konuşmuyorsun hayrola, normalde hep bir laf sokma çabasında olurdun."
"Evet ama sen laftan anlamadığın için bugün farklı bir dilde konuşacağım."
Ayağa kalkıp suratına yumruğu geçirdim. Normalde karıncayı incitmeyen ben, birinin canını yakmıştım. Ve bundan ne bir üzüntü, ne bir pişmanlık hissetmiştim. Hatta zevkliydi desem yalan olmaz. Ayağa kalkıp bana doğru yürümeye başladı. Tam hamle yapacaktı ki hoca sınıfa girdi.
"Seninle işimiz bitmedi."
Sadece gülümseyip yerime geçtim. Korkmuyordum. O bu dünyada korkabileceğim insanlar arasında bile değildi artık.
Okuldan çıkarken biri beni tutup duvara yapıştırmıştı. Bu Aras'tı. Galiba sınıfta olanların intikamını alacaktı benden.
"İşimiz yarım kalmıştı."
"Kolumu bırak gideyim. Fazla uzatıyorsun."
"Sürprizimi görmeden hayatta bırakmam."
"Ne sürprizi?"
Bana dokunmaya başladı. Gözüm fal taşı gibi açıldı. Kendimi ondan kurtarmak için çabaladım ama çok sıkı sarılıyordu. Sonra gözüm karardı. Cebimdeki bıçağı aldım.
"Görüşürüz aptal!"