13. Bölüm (M)

7.5K 253 88
                                    

Jungkook yavaşça Rosé'yi yatağa oturttu. Hâlâ birbirlerini deli gibi öperken Rosé, Jungkook'un gömleğinin düğmelerini yavaşça açmaya başladı. Ne hissedeceğini bilmiyordu. Canı fazla acıyacak mıydı? Geçen dediği gibi: eli büyüktü.

Bütün düğmeleri açtıktan sonra kısa süreliğine birbirlerinden uzaklaştılar. Jungkook kendi gömleğini büyük bir hızla çıkartıken kız şok olmuş bir şekilde onu izliyordu. Rosé'nin kalbi o kadar hızlı ve kuvvetli çarpıyordu ki Jungkook duyuyor olmalıydı.

Rosé hemen ardından kendi tişörtünü ve mini eteğini çıkarmaya başladı, üzerinde kalan tek şey siyah iç çamaşırları olana dek.

Jungkook bir süre Rosé'nin vücuduna bakakaldı. Kum küresi şeklinde beli, kıvrımlı kalçaları ve dolgun göğüsleri... Her şeyiyle kusursuzdu. Jungkook'un pantolonundaki baskı giderek artmaya başladı ve artık bu baskıya katlanamıyordu, pantolonunu da aynı hızla çıkardı.

Kızı fazla bekletmedi. Direk onu yoğun bir şekilde öpmeye, sarılmaya, çıplak tenini okşamaya başladı. Dokunuşları Rosé'yi kıvrandırıyor ve bu ana engel olacak her tür düşünceyi kafasından söküp atıyordu.

"Emin misin?" diye sordu Jungkook öpüşmenin arasında. Soru mu bu diye düşündü Rosé. Evet anlamında kafasını salladı ve sırtı yatak başlığına gelene kadar geriledi. Heyecandan ölebilirdi.

Rosé, Jungkook'un vücut hareketlerini bütün gece izleyebilirdi. Kendisine doğru gelişini, üzerine kapanışını hafızasına kaydetmek için çaba harcadı. Sırtüstü yattı ve Jungkook'un ağırlığını üzerinde hissetti. İkisininde dudakları tekrar tekrar birbirini istiyor, dilleri resmen dans ediyordu.

Kollarını erkeğin geniş omuzlarına sarıp kendine doğru çekti ve bacaklarını ayırıp Jungkook'un kaslı kalçasına yer açtı.

Jungkook dudaklarını ayırıp yavaşça kızın boynuna doğru götürürken eli de boş durmuyor, göğüs ucuna dokunuyordu. Rosé'nin inlemeleri bütün odayı doldurmaya başlamıştı.

Jungkook kızın sütyenini çıkardı ve bu sefer göğsü ile ilgilenmeye başladı. Bir göğsünden öbürüne geçiyor, öpüyor, yalıyordu. Bir tanesini emmeye başlayınca Rosé'nin bütün vücudu sarsıldı.

"J-Jungkook..."

Parmaklarını erkeğin yumuşak saçlarının arasına sokup, bir tutamını avuçlayarak onu kendine doğru çekti.

Dili hâlâ kızın göğsündeydi fakat eli yavaş yavaş aşağı doğru inmeye başladı. Göğüsten göbeğe, göbeğinden de bacak arasına...

Jungkook başını kaldırıp baktığında, aynı dayanılmaz isteği o gözlerde de gördüğüne yemin edebilirdi.

"Ah Rosé'm," dedi "Çok güzelsin." Dudaklarına küçük bir öpücük kondurdu.

O sırada parmağının ucunu hiç beklemediğini düşündüğü bir anda içine sokmuştu.

Rosé, inleyerek başını geriye doğru attı. Jungkook bu sefer parmağını hızlıca içine soktu ve gel-git yapmaya başladı.

"Bir parmak daha alabilir misin?" dedi Jungkook. Kız izlemekten cevap veremedi. Düzgün nefes bile alamıyordu.

"Denemeden bilemeyiz." dedi ve bir parmak daha ekledi. Rosé için ilk parmak pek acıtmıyordu fakat ikincisinde kendini çığlık atmamak için zorlamak zorunda kaldı.

Jungkook, acısını dindirmek için biraz yavaşladı ve hafifçe onu öptü. Birazdan gireceği yolu açmak için hafiften makas hareketi yaptı. Geçen birkaç dakikanın ardından ise Rosé, birazdan olacaklar için kendini iyice kasmaya başlamıştı.

"Şşt, sakin ol. Canın acırsa söyle," dedi Jungkook "Yavaşlarız." Tabikii yalan söylüyordu.

Parmaklarını çıkarıp hep yaptığı gibi bir öpücük daha kondurdu ve penisini hizalandırdı.

"Geliyorum." dedi Jungkook.

"Sanki çağırdık amın-" Cümlesini bitirmesini bile beklemeden içine soktu. Rosé acıyla öne doğruldu. İnleyemiyordu bile.

Jungkook, Rosé'nin verdiği inanılmaz zevkle daha fazlasını istiyordu. Acele etmek niyetinde değildi. Hiç bitmesin istiyordu. Apartmana geldiği ilk andan beri vurulduğu bu kadınla sevişmeyi bütün gece boyunca sürdürebilirdi. O yüzden ağırdan almaya ve hafızasına kaydetmeye çalışıyordu.

Jungkook'un kalçasını kasarak hafifçe ileri geri hareket ettirmesiyle, Rosé'nin solukları, minik çığlıkları odayı doldurdu. Aldığı zevkin her zerresini yüzünden okumak mümkündü ve onun aldığı zevk, Jungkook'un zevkini de arttırıyordu.

Jungkook, kızı öpüp biraz daha sert, biraz daha hızlı hareket etmeye başladı.

Rosé, "Jungkook" dedi. Sesi yüksek ve yumuşak çıkmıştı.

"İyi mi böyle?" Kız kafasını salladı.

Kalçasını Rosé'ye uydurdu ve kızın inleyerek verdiği karşılık, zafer kazanmış gibi hissetmesine yol açtı. Rosé'nin yüzünü seyrederek hareketlerine devam etti. En hoşnut seslere ya da yüz ifadelerine sebep olan şeyleri tekrar yapıyor ve kızı zevkten dört köşe yapıyordu. Rosé soluk soluğa kalıp nefesi kesilir hale geldi ve gözlerinde derin bir yakarış belirdi.

Jungkook sertleşerek hızlandı. Bütün bu süre boyunca Rosé'yi seyretmek ve kendi bedeninde yükselen bu talebi görmezden gelmek onu da zorlamaya başlamıştı.

Rosé'nin ağzı açık kaldı ve başı yastıkta iyice geriye kaydı. Jungkook'un organının çevresi iyice kasılmıştı.

"Evet. Ah, Tanrım."

Rosé orgazma teslim olurken, Jungkook derin bir tatmin duygusuyla boğuk bir ses çıkardı. Rosé de inliyordu. Tırnaklarını oğlanın sırtına geçirmişti, içinin kan olduğunu hissedebiliyordu.

Jungkook da dayanamıyordu artık. Üç sert hamleden sonra o da patladı. Rosé'nin ateşli kayganlığında sertliği hâlâ geçmemişti.

Vücudu yatışırken bu sefer Rosé, Jungkook'u öptü ama kalbi hâlâ küt küt atıyordu. Oğlanı göğsüne yatırdı ve saçlarını okşadı. Jungkook başını kaldırıp kızın yüzüne baktı. Gözlerinde müthiş bir şevkat duygusu vardı fakat gözünün çevresinde halkalar oluşmuştu. Bunların nasıl olduğunu bilmiyordu ve anı bozmamak için sormak istemedi. Bir süre daha baktı ve hafif bir öpücük kondurarak ay ışığında sevdiği kadınla beraber uyuyakaldı.

---

Jennie:
Nerdesin amk sabahtan beri seni arıyorum🤬🤬🤬

Rosé:
Birinin verdiği sözü tutmasını sağladım da

Jennie:
Anlamadım

Nude ✘ RoséKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin