1.Bölüm

330 19 2
                                    

Merhaba arkadaşlar bu benim ilk kitabım. O yüzden biraz acemice olabilir. İyi okumalar..

Merhaba ben Asya.

Okuldaki yeni kız. Herkes bana sen kimsin diye bakıyor sanki. Bende bilmiyorum ki size söyliyeyim. Annesi olmayan, babası tarafından umursanmayan,  zorla bu şehre getirilmiş yalnız bir kızım. Ama herşey yoluna girecek. Ne de olsa her son yeni bir başlangıçtır.

Bu okulda kimseyi tanımıyorum onlar da beni tanımıyorlar. Sınıfta en arka sırada oturuyorum. Buradan bütün sınıfı görebiliyorum. Bazıları telefonla oynuyor , bazıları arkadaşlarıyla konuşuyor bazıları da test çözüyor.

Hoca derse yeni girdi.Herkes ayağa kalktı. İlk günden disipline gitmemek için bende kalktım. Selamlaştıktan sonra herkes yerine geçti. Hoca tahtaya geçti, tam birşey yazacaktı ki yeni farketmiş gibi arkasını dönüp bana baktı. "Sen yeni gelmişsin heralde kızım. Kalk kendini tanıtta tanışalım." dedi. O an kendimi ilkokul birinci sınıf gibi hissettim. Ama yeni başlangıcıma kötü başlamak istemediğim icin ayaga kalkıp "Ben Asya bu okula hatta bu şehre yeni geldim. Bence bu kadar yeterli" diyip yerime oturdum. Ben oturunca bir çocuğu da zorla ayağa kaldırdı. Bu çocuğu daha önce farketmemiştim. Oysa geldiğimden beri etrafa bakınıyordum. Uzun boylu, esmer, kaslı bir çocuktu. Eh biraz da tatlı diyebiliriz.

Hoca onu ayağa kaldırdığı için o da benim gibi yeni gelmiş olmalıydı. Adı Akınmış. Ama bu tabiki beni ilgilendirmiyor. Sonuçta o kadar erkek karşıma geçip tanışmak istediler. Onları kırmamak amaçlı kabul ettim ama şuan hiç birinin adı aklımda değil.

O çocuk da en arkadaki yerine geçtikten sonra hoca konu işlemeye başladı. Derslerim iyidi ama pek çalışmazdım. Derste dinlediklerim ,ayda yılda bir tekrarlarım ve sınav öncesi çalışmalarımla sınavlara girerdim. Ama burda hiç ders dinlemek istemiyordu. Zaten dönemin ilk gününde bu ne dersiydi onu da anlamadım gerçi ama.

Uzun bir sıkılmanın ardından sonunda zil çalmıştı. Kalkıp biraz dolaşmalıydım. Çünkü biraz daha burda kalırsam popom sıraya yapışacaktı.

Merdivenlerden inerken kantine gitmeyi planlıyordum.

Kantinden meyve suyu alıp merdivenlerden çıkmaya başladım. O sırada birine çarptım. Elimdeki meyvesuyu hem benim hem çarptığım kisinin üzerine döküldü. Başımı kaldırıp karşımdakinden özür dileyeceğim sırada ağzım açık kaldi. Aliye çarpmıştım çünkü. Alimi lan o. Bakim vallaha Alii.

Şaşkınlıktan ağzım açık kalmıştı. Bana bakıp güldü ve birden kenimi ona sarılırken buldum.

Ali benim çocukluk arkadaşımdı. Annesi ve babası öldükten sonra hiç kimseye daha da önemlisi bana birşey demeden çekip gitmişti. Ona çok kızgındım ama özlemim  daha ağır basmıştı.

Kollarımı serbest bırakıp geri çekildim. Ali biraz duraksayıp "Asya sensin değil mi? Ne yapıyorsun burda" dedi. Bir tokadı hakediyordu ama o sırada bana bakan gözler dikkatimi çekti. Yanında arkadaşları da varmış. Hay aksii.

Gözlerimi onlardan çekip Aliye baktım. Arkadaşlarına gitmelerini daha sonra onların yanına uğrayacağını söylüyordu. Arkadaşları gittikten sonra bana tekrar sarıldı ve soru yağmuruna tuttu. Ne işin var burada, artık burada mi okuyacaksın, annenler nasıl, hangi siniftasin..

Devam edecekti fakat yüzümdeki üzüntüyü fark etmiş olacakki durdu.

"Ne oldu ?" diye sordu.

"Şeyy..annem ...yani sen gittikten 1-2 ay sonra  bir trafik kazası geçirdik ve annem öldü." dedim. Gözlerim dolmuştu ama Alinin yaninda ağlamak istemiyordum. Kendine çekip sarıldı bana. Onu kendimden uzaklaştırarak " Peki sen neden bıraktın, neni hiç mi düşünmedin , ne kadar üzüldüm biliyormusun ? Sen gittin annem gitti. Hiç kimse kalmadi yanımda. Neden bırakıp gittin?" dediğimde gözümden bir damka yaş aktı. 

"Gitmem gerekiyordu Asya. Anla beni lütfen. Onların acısını orada katlanamazdım."dedi

"Ben katlandım ama senin gitmene annemin acısına katlandım. Sen ise vazgeçmeyi seçtin."dedim. Ona çok sinirlenmiştim. Ama bu fazla sürmüyordu. Çünkü Aliye baktığımda herşeyi unutuyordum. Küçükken oyun oynarken kendi yerinden kalkmamak için getir götür işlerini o masum bakışıyla bana yaptırırdı. Her seferinde bu son derdi ama Alinin sonları hiç bitmesdi. Ama yinede onu çok severdim. Benimle yaşıt olmasına rağmen onu hep abim olarak görürdüm.

Mahalleye ilk taşındığımız zaman üç çocuk beni sıkıştırıp kolyemi istemişlerdi. Bende veremezdim tabi. Onlara karşı çıkınca üzerime yürümüşlerdi. O sırada Ali yanıma gelip çocukları dövmüştü. Bende koşarak eve gitmiştim.

Aliyi ilk o zaman görmüştüm. Daha sonra babalarımız arkadaş olduğu için sık sık görüştük. Ben böyle düşünürken Alinin sesiyle irkildim.

"Asya iyi misin?" diye tekrarlayıp duruyordu. En sonunda "iyiyim" demeyi başarmıştım. Ali de sabırsız bir şekilde "ee birşey demeyecek misin?" dedi. Ne demeliydim ki. Onu yıllardır görmüyordum ve onu gerçekten çok özlemiştim. Ona tekrar sarıldım ve hafif geri çekilerek "beni birdaha terkedersen seni öldirerim" diye şiveli bir şekikde konuştum. O da benden ayrılıp kahkaha atmaya başladı. Onun gülüşünü görmeyeli uzun zaman olmuştu. Biraz birbirimizi süzdükten sonra ona nerde kaldığını sordum.

"Nerede kalacağım maviş evimde kalıyorum. Bizimkilerin mirasıyla aldım."dedi. Tabi ya o kadar para başka kime kalacaktı ki.

"Ee anlatsana çok merak ediyorum."deedim.

"Ne anlatacağım?" dediğinde sinirlenip "malazgirt savaşını Ali "dedim. O da hic degismediğini belli ederek "Malazgirt Savaşı yanlış hatırlamıyorsam 1071 de Alparslan ve Romen Diyojen arasında geçmişti"dediginde onu hafifçe dürttüm. "Ahh. Ne yapıyorsun maviş ya " dedi. Tam birşey diyecektim ki zil çaldı. Birden ayağa kaltım. O da gülmeyi bırakıp ayağa kalktı. Üzerine baktım ve gülme sırası bana gelmişti. Meraklı gözlerle bana bakınca üzerini işaret ettim. O da bakıp benim üzerimi işaret etti. Üzerimize meyvesuyu dökülmüştü çarpıştığımızda. "Ne yapacağız bu kılıkta"dedim. O da düsünür gibi yapıp "benim eve gidelim. Oradan birşeyler buluruz"dedi. İlk günden okulu asamazdım. Bunu Aliye soöyleyince hiç değişmediğimi söyledi. Bende derse biraz daha geç kalırsak okuldan atılacağımızı söyledim ve gülerek merdivenlerden çıkmaya başladık.

Sınıfa yaklaştığımızda "ben lavaboya gideyim tenefüste seni bulurum" diyip lavaboya gittim. Üzerimi birazda oksa temizledim ve lavabodan çıktım.

Sınıfın kapısından tam ğmgeçiyordum ki birinin daha geçmeye çalıştığını farkettim. O yeni gelen çocuktu. Akın. Kapıda sıkışmıştık. Birden öne çıkarak bağırmaya başladım.

"Dikkat etsen " diye bağırdım. Şaşırmış bir şekilde bana bakıyordu sonra ciddileşip "Yoksa" diyerek sesini yükseltti. Tırsmadım değil ama ona belli edecek kadar salak değilim. Böyle düşünürken Alinin sesi arkamdan yükseldi.

"Yoksa omzun oturma organına kaçar" diyerek Akını uyardı. Akın ise hic ciddiye almayarak "Bence denemeden bilemezsin atarli" dedi ve kolumdan tutup yanina çekti. Olay benden bağımsız ilerliyordu. Bir anda kendimi Alinin yanında buldum. "Asyaya bir daha dokunursan seni öldürürüm"dedi. Aliyi hiç bu kadar sinirli görmemiştim. Akın "Hic zannetmiyorum. Hem sen niye olayı büyütüyorsun ki" dedikten sonra Ali daha da sinirlenip yumruğunu Akının suratına geçirdi..

Her Son Yeni Bir BaşlangıçtırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin