Üzerimde bir ağırlıkla uyanmaya alışık değilim bune böyle ya. Sen kimsin üzerimdeki ağırlık. Tamam salaklaşmadan gözlerimi açıyorum.
Of Mine üzerimde uyuyacak kadar ne yaşadın.
"Mineee üzerimde uyuyorsun" dedim ama duyduğunu zannetmiyorum. Biraz sarssam uyanır heralde. Kolundan hafifçe ittim. En sonunda dayanamayıp yataktan aşağıya fırlattım. Biraz mırıldansada orada uyumaya devam etti.
Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadıktan sonra üzerimi değiştirdim. Mutfağa inip kahvaltı hazırlamayı düşünüyodum ama mutfakta fazla birşey bulamadım. Minenin telefonuna açıklayıcı kısa bir mesaj attıktan sonra anahtarımı alıp dışarıya çıktım.
Burası çok yabancıydı. Mineyle yakın olmaya çalışsamda benim arkadaş katagorime tam da uymuyordu. Okulda da arkadaşım yoktu. Zaten okula alışamadan birçok olay yaşamıştım. En yakın zamanda eski halime dönecektim.
Marketten kahvaltılıktan daha fazla abur cubur alıp çıktım. Ama içimde kötü bir his vardı. Hiç hoşlanmadığım his. Ben böyle hissedince mutlaka bişeyler olurdu. Bunu düşünerek mutsuz olmak istemedim.
Eve girdiğimde mine daha uyanmamıştı. Poşetleri mutfağa bırakıp tekrardan dışarıya çıktım. Az ileride ki park gidip oturdum. Annemi düşündüm. Çoğu kişi annesiyle mutluyken ben burda oturmuş annemin nasıl ölebileciğini düşünüyordum. Hatırladığım şeyler o kadar az ki.
Kaza oldu... hastahanede uyandım.. annemin öldüğünü söylediler... Sonrasını zaten hatırlamıyorum ama onu o haliyle bile görmedim.
Neden hayatım sıradan hayatlar gibi değildi ki. Artık üzülmeye bile üşenir hale geldim. Annemi aşırı derecede çok özledim.
Tam böyle düşünürken telefonum çaldı. Mine arıyordu. Evde olmayınca merak etmiş ve eve gelmemi bekliyormuş.
Eve girdiğimde meraklı gözlerle bana bakıyodu. " Asya neredesin sen. Hastahaneden yeni çıktın dinlenmen gerekmez mi sence?"dedi. Duyanda beyin ameliyatı geçirdim zanneder. "Hayır" deyince Mine gözlerini devirdi. Birlikte kahvaltı hazırlıyıp bir güzel yedik ve şuan Mine Erenle buluşmak için evden çıkıyor.
Mineyi uğurladıktan sonra odama çıkıp yatağıma uzandım. Kolyemi boynumdan çıkarıp içini açtım. Akının fotoğrafıni daha çıkarmamıştım. Orada kalmasını istiyordum ama bunun doğru olmayacağını biliyordum. Hele ki bunu babam görürse olacakları düşünemiyordum bile. Acaba babam neden Akına düşmanmış gibi davranıyor.
Böyle düşündükçe daha mutsuz oluyorum. Mutsuz olmaktansa dışarı çıkıp gezebilirim.
Hemen üzerimi değiştirip dışarıya çıktım. Buraları bilmememe rağmen 'sora sora bağdat bulunur' felsefesiyle kafama göre yüryordum. Canımın istediği yoldan dönüyordum ve istediğim mağazaya giriyordum.
En sonunda yorulduğumu hissedip bir kafeye girdim. Orada biraz vakit geçirdikten sonra havanın hafiften karardığını gördüm. Hesabi ödeyip tekrardan yürümeye başladım.
Küçük bir çocuk parkının önünden geçerken birden elimden biri tuttu. O yöne doğru baktığımda küçük bir çocuğun olduğunu gördüm. "Ablamı kaybettim. Bana yarım edebilirmisin?" dedi. Hemen dengine eğilip adını sordum. "Ekin" deyince elinden tutup parkta ablasını aramaya başladık. Biryandan da konuşuyoduk. Birden elimi bırakıp abla diye bir tarafa koşunca kafamı o tarafa doğru çevirdim.
Gördüğüm manzara karşısında başımdan aşağıya kaynar sular döküldü sanki. O an zaman durdu zannetim. Gözümden yaşların akmasına engel olamıyordum. Arkamı dönüp hızlı bir şekilde parktan ayrıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Son Yeni Bir Başlangıçtır
Teen FictionOkuldaki yeni kız. Herkes bana sen kimsin diye bakıyor sanki. Bende kim olduğumu bilmiyorum ki size söyliyeyim. Annesi olmayan, babası tarafından önemsenmeyen zorla bu şehire getirilmiş biriyim. Ama herşey yoluna girecek. Ne de olsa her son yeni bir...