OKULDA DEĞİŞİK OLAY

9 2 0
                                    

  Hayatıma film desek mi kısaca? Evet, evet... Aynen öyle. Ben Jennie Sparkskow ve canım gibi sevdiğim sevgilim Max Popeter ile her gün buluşuyoruz. İki yıldır birlikteyiz. Ve bir kez bile bana sinirlenmedi, kötü bir davranış sergilemedi, diğer erkekler gibi değil. O... O çok farklı. Çok masum ve iyi niyetli.

 
  Liseye gidiyoruz, ikimiz de.Ben 17 yaşındayım ve o 18 yaşında.Max çok tatlı birisi,gerçekten.Annesi bayan Natalie de çok tatlı.Babası ise bay Jonathan.İkisinin de iyi niyetinden şüphem yok...Bana çok iyi davrandılar şu ana kadar.Bir de Max'in ikizi var. Mark. İkisini hiç karıştırmamamın sebebi ise Mark'ın çillerinin olması.

Çok benziyorlar evet. Ama Mark ile sadece arkadaşız :) .

:)
:)
:)
...
:(

Yine okula elimde coğrafya ödevim,  sırtımda çantamla ve düzgün taranmamış kahverengi uzun saçlarımla gidiyordum. Beth, Clara  ve Nancy  okulun popüleriydi. Bana sataşmaya bayılırlar fakat ben onlara cevap vermeden arkamda bazen Mark, bazen Max belirir. Beni hep korurlar. Yine o günlerden biriydi ve yanımda Max vardı ve bu sebeple üçü de sinirle bakış atıp gittiler.

  Bu beni güldürdü. Sınıfa varınca camdan yansımamı gördüm.

Ben:
-Aman tanrım! Ben tüm gün böyle mi gezdim ya!?
Diye bağırdım istemsizce.

  Max bana gülerek cevap verdi.

Max:
-Saçını taramayı unutmuşsun, bir de saçında bir kalem var. Şey eyeliner'ın  akmış makyaj yaptığını çok belirgin. Ceketinin düğmelerini düzgün kapatmamışsın, ve...

Ben:
-Şey, tamam. Bence bu kadar yeterli. Ben bir lavaboya gidip geliyorum. dedim utançla.

  Hemen merdivenlerden koştum ve lavaboya vardım. Kendime düzen verip tuvaletten çıkmak için kapıya uzandım ve hiç şaşırmadım. Yerde bir not vardı.

NOT:
BEN BETH MERHABA  AYAN JEN. MAX YANINDAYDI BELKİ AMA BİZ SENİ BIRAKMAYIZ. BURADA TÜM GÜN KALMANDA BİR SAKINCA YOK BENCE. HADİ BB.

   O sırada sinirden içim köpürüyordu. Birden arkama baktım ve Mark'ı görünce bir çığlık attım.

Mark:
-Şşştt! Sakin ol. Seni buraya getireceklerini duyunca yardım ederim diye burada bekledim. Sorun yok yani. Aslında Max de duymuştu, acaba o neden gelmedi?

Ben:
-B-bence unuttu.

Mark:
-(sırıtarak) Kekeliyor musun sen?

Ben:
-Y-ya ne alaka? N-neyse buradan nasıl çıkmayı planlıyorsun acaba Mark bey?

Mark:
-(Elindeki anahtarı göstererek) Bir fikrimiz var ki geldik. Yedek anahtarı yanıma almıştım ve...

  O sırada sevinçten Mark'a sarıldım. Kardeşim gibiydi Mark, utanmaya gerek yoktu. Ama istemsizce yüzüm kızarmıştı ve kesinlikle çok komik görünüyordum.

Mark:
-Ov, şey peki... Jen şey... (o da Jen'e sarılır.Jen Jennie'nin kısaltması bu arada)

Jen:
-Pardon sözünü böldüm. (geri çekilerek) Gerçekten çok çok teşekkürler, sen olmasan kim bilir ne yapardım.

Mark:
-Sorun değil, biz..
(yüzünü buruşturarak) sonuçta kardeş gibiyiz değil mi?

Jennie:
-Evet, öyleyiz. Neyse hadi çıkalım derse geç kaldık.

Mark:
-(Kafasını iki yana sallayarak) Ov, şey,  evet... Hadi çıkalım...

  Gözünden bir damla yaş akmıştı fakat daha fazla akmasın diye gözünü hızla kırpıştırdı. Gerçekten neden ağlıyordu? Max acaba neden gelmemişti? Sınıfta bunu kesinlikle ona soracaktım. Sınıfa vardık ve hiç beklemediğim bir manzara ile karşı karşıya kaldım. Benim yerimde yani Max'in yanında Beth vardı! Evet, cidden bu benim kalbimi kırmıştı. Ve çekip gittim. Max gördüğümü anlayınca endişe içinde peşimden koştu.

Max:
-Jen, bekle! Açıklayabilirim! Jennie dur!

Jennie:
-( arkasını hızla döndü) BANA HİÇ BİR ŞEY AÇIKLAMA MAX! BRN SANA GÜVENDİM! LANET OLSUN! BEN SANA GÜVENMİŞTİM!

Sİnirle koştum arkamda en yakın dostum Lina ve kardeşim gibi olan Mark koşuyordu. Hemen eve koştum. Kapıyı çarparak eve girdim, annem merakla bana baktı ve konuşmasına izin vermeden odama girip kapıyı çarptım. Çantam, ödevlerim, her şeyim okulda kalmıştı ama umrumda değildi. Kalbim kırılmıştı benim. Kapıyı hızla çarpan birileri geldi, doğal olarak ben de Lina ve Mark'ın geldiğini anladım.

  Odama doğru koşma sesleri geldi, kapıyı çaldı birisi.

Mark:
-Kapıyı açar mısın? Biliyoruz, çok üzgünsün. Lütfen Jen, aç kapıyı...

Lina:
-(ağlamaklı sesiyle) Jennie, aç kapıyı... Ne olursun... Seni çok merak ediyoruz. Lütfen...

O benim en yakın dostum. Onun ağlamasına dayanamayıp vicdanıma yenik düşüp kapıyı açtım. Lina  hemen bana sarıldı. Ben de ona sarılınca omuzuna düşen gözyaşlarım ile ayrıldı benden.

Lina:
-Üzülme lütfen. Olayı tam olarak bilmiyoruz, bize anlatmak ister misin?

Onlara her şeyi anlattım ve sözümü kesmeden dinlediler. Lina'nın gözlerinde üzüntü sevgi ve yardım isteği görürken Mark'ta garip bir şey vardı. Bu... üzüntü ama üzüntün en beter hâli. Artı ek olarak farklı bir duygu vardı, o duygu neydi? Hiçbir şey anlamamıştım.

BİR BÖLÜMÜN SONUNDA GELDİK HEYECANLI İLERLİYORUZ BENCE HADİ BB
yazan _GICIK BETH_

MASKEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin