𝟏☼

35 7 35
                                    



"Hayır," gözlerinin kızılı gittikçe korkunç bir hâl almaya başlamışken bağırarak büyük salonun ortasında turluyordu. "O lanet herif bu saraydan içeri adımını atmayacak!"

Gözlerim dikkatimi dağıtan ihtişamlı tavanda geziniyordu, asırlar önce inşa edilmiş sarayımızın mimarisi beni her seferinde büyülüyordu. Atalarımızı temsil eden görseller tavanın her bir köşesini kaplamış, tavandan sarkan altın varaklı avizeler kan kırmızısıyla süslenmişti. 

"Sence de öyle değil mi Callista?"  Bayan Dorothea beni birkaç kere dürttükten sonra kendime gelmiş ve konunun ne olduğunu kaçırmış olsam da kafam sallayarak babamı sakinleştirmeye çalışan annemi onaylamıştım.

Kraliyetlerin birleşmesi ve büyük barışın huzurunda verilecek balonun hazırlıkları hız kesmeden devam ediyordu. Annem her şeyin dört dörtlük olması için elinden gelenin en iyisini yapıyordu.

Tek sorunumuz babamın erkek kardeşi Asterna dükü Voltar'ın baloya davetli olması ancak uzun süredir kendisiyle konuşmaya tenezzül dahi etmeyen babamın olay çıkarmasıydı. Davetli listesini gördüğü andan itibaren konuştuğu tek şeyin bu olması bir yana, başka bir şey düşünmediğine yemin dahi edebilirdim.

Uzun süren bir kaos fırtınası sonunda annem babamı bir şekilde sakinleştirip büyük salondan göndermeyi başarmıştı.

"Beni bu baloya katılmaya zorlamaktan ne zaman vazgeçeceksin, geceyi odamda geçirebilir ve dışarı çıkmayabilirim."

Söylediklerime karşılık pek sevgili annem bana dönmüş, kaşlarını çatarak "Neden bugün direkt sarayı terk etmiyorsun?" diye mırıldanmış ve alaycı bir gülümsemeyle eklemişti. "Bakarsın baloya gelen misafirlerimizden biri sana eşlik etmek ister de karnını doyurursun."

Derin bir nefes alıp yumruğumu sıkmıştım, büyük salonu saran kan kokusu yeterince sinirlerimi geriyorken annemin saçma sapan beslenme muhabbetlerine kafa yoramazdım.

Omuzumun etrafına dolandığını hissettiğim ince parmaklarla tuttuğum nefesimi yavaşça bırakarak yumruğumu gevşetmiştim.

"En iyisi sizinle gelip hazırlanmanıza yardım edeyim Prenses." Bayan Dorothea'nın yumuşak ses tonuyla bakışlarımı ona çevirmiş ve kafamı sallayarak söylediklerini onaylamıştım. Büyük salondan kendisiyle birlikte ayrılmıştık.

***

"Nefret ediyorum," nefret ediyordum, "bana bunu yapıp beni zorlamasından nefret ediyorum." kendimi yatağıma bırakmış kafamı yastığıma gömmüş mırıldanıyordum.

"İnsanların içine çıkmak zorunda bırakmasından, birileriyle tanıştırmaya çalışmasından rahatsız oluyorum. İnsanların sırf kan tüketmeyip buna karşı geldiğim için ırkımıza ihanet ettiğimi ima etmelerinden nefret ediyorum."

Bayan Dorothea derin bir nefes alıp odama bağlı olan giyinme odama doğru ilerlemişti. "İnsanların ne söylediğini umursamaktan vazgeçmelisin, sen yalnızca masum insanların canını yakmak istemeyen iyi kalpli birisin."
Elinde tuttuğu siyah, detaylı, gösterişli ama bir o kadar da zarif elbiseyi ince askılarından tutarak yatağımın üzerinde duran ayakkabıların yanına bırakmıştı.

"Bunları giymek zorunda mıyım?" Kollarımla yataktan destek alıp doğrulurken mırıldanmıştım.

"Lord Jutheus baloya katılmanda ısrarcı. Ayrıca duyduğum kadarıyla taç giyme töreninden önce tanışmanı istedikleri birileri var." Bayan Dorothea yatağın yanına oturup bana dönmüş ve gülümsemişti.

𝖈𝖚𝖗𝖘𝖊 【꧂Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin