1.

2.6K 69 6
                                    

Tuana'dan:
Arkadaş grubumuz ile birlikte okuldan çıkmış eve dönüyorduk. Arkadaş olmamızın sebeplerinden biri hem komşu olmamız, diğeri ailelerimizin yakın olması, bir diğeri ise aynı sınıfta okumamızdı.
Çok iyi arkadaşlarım vardı. Peki ya bu arkadaşlar kim mi? Ben hemen tanıtayım size:
Bana en yakın olan yani kız kardeşim gibi sevdiğim Leya Kırşan. Onu çok seviyordum. Samimi sıcak kanlı bir kızdı. Zaten buraya geldiğimde ilk onunla tanışmıştım. Onun sayesindede bu grubun bir üyesi olmuştum.
Beni, kız kardeşi gibi seven-tabi bende onu abim gibi görüyorum-Yağız Kılınç. Yağız ilk görünüşte yani dışarıdan bakılınca çok soğuk kanlı, ve sert biri gibi gözükür. Ama onunla yakın olduğunuz zaman, özelliklede onun sizi sevdiği zaman, yufka gibi  bir kalbi olduğunu görürsünüz. Bize karşı her ne kadar iyi olsada sevmediği insanlara karşı bize iyi olduğu kadar kötü olur.
Erkek kardeşim gibi gördüğüm, nâmı değer, kedi, Deniz Erayvaz. Ona neden mi kedi diyoruz? Çünkü tam bir süt hastası. Her gün okula gelirken tam 5 tane süt getirir kendisiyle. Ve okulda olduğumuzda 5 tanenin hepsini bitirir. Deniz neden bilmiyorum ama hep bizi güldürebilmek için uğraşır. Belkide kendisinin hep gülüyor olmasından dolayıdır bilmiyorum. Ama iyikide uğraşıyor onun bu hâlleri bizi gerçekten güldürüyor çünkü.
Sonra bir diğer arkadaşımız Esat Polat Güler. Esat bize ikizine verdiği gibi bir değeri veriyor. Bana, Leyaya yada grubumuzdan her hangi bir kıza birşey olursa, Esat canından bile geçebilir. Biz birbirimize aşiret arkadaşlığı diyoruz. Çünkü ölenedek arkadaş kalmak istiyoruz.
Sonrada Esatın ikizi olduğunu söylediğim, Ülkü Hilal Güler (aslında kendi soyadı olan Çiftçi yapmayı düşünüyordum ama sonra Esatla ikiz yaptım o yüzden böyle oldu). Ülkü, çok süslü, çok nazik, sosyal medya bağımlısı-yani benim gibi- bir insan. Ülküye sana instagramdan 500 takipçi kazandıracağım de ne istersen yapar. Denemişliğim var.
Sonra grupta olan bir diğer kız, Defne Erşen. Defne tam bir inek öğrenci ama biz onunla bu konuda dalga geçmiyoruz. Çünkü özel sebeplerden dolayı derslere bu kadar bağlı olduğunu biliyoruz. Derslere ne kadar bağlı olursa olsun bizide asla hayatından eksik etmez, sağolsun.
Sonra grubumuzun son üyesi olan, Çağan Efe Ak.
Çağan'la, kardeş olamayacak kadar uzak, arkadaş olamayacak kadar yakınız. Bilmiyorum. Neden böyle olduğumuzu anlamış değilim. Onu çok seviyorum. Oda beni seviyo tabiki. Ama onu, ne Yağız, ne Deniz, ne de Esat gibi görüyorum. Oda bana Leya'ya Defne'ye ve Ülkü'ye davrandığı gibi davranmıyor. Bir baba gibi sevip, bir abi gibi koruyup-kolluyo.

Ben bunları düşünürken beni düşüncelerimden ayıran Leyanın sesi oldu. "Daldın gittin. Ne düşünüyorsun bakalım?" Dedi imâlı bir sesle. Bunu hep yapıyordu. Ben birşeyler düşününce yada dalınca hep altında başka bir sebep arıyordu.

Bende o'na bıkkın bir bakış atıp"Yok birşey sadece öylesine dersleri falan düşünüyordum." Dedim. Oda bana 'tabi-tabi' der gibi bir bakış attı.

Bizim ikimizin arasında olan bakışmalarla olan konuşmanızı kesen ise Çağanın sesi oldu. "Ya abi bu kızların arasında olan gözlerle konuşma olayını anlayamayan bir tek ben olamam değilmi?" Dediğinde kızlarla beraber büyük bir kahkaha patlattık. Biz sakinleştikten sonra Deniz araya girip," Sen kendi adına konuş ben anlıyorum valla" dedi. Leya'yla birbirimize baktık, sonrasındada Denize dönüp "Anlat bakalım az önce biz ne konuştuk gözlerimizle" dedi Leya meraklı ve bir o kadarda alaycı bir tavırla. Onun bu tavrına ben, Ülkü ve Defne kıkırdamamıza engel olamadık.
"Sen önce konuştuğunda ona imalı bir bakış attın - gerçi bunu hep yapıyorsun ama niye yaprığını anlamıyorum neyse- sonrasında Tuana sana bıkkın bir bakış atarak konuştu. Ondan sonra sen evet anlamında, Tuana ise hayır anlamında bir-birinize baktınız. Son-"
Denizin dediklerine şaşkınca bakan erkekler ve ben, Denizin sözünü kesen ise Leya. Sessizce Denize yaklaşıp dişlerinin arasından fısıldayarak "Denizciğim sussan mı artık!?" Dediğini bir tek ben duymuştum. Sonra Ülkü ve Defneye baktığımda hiç şaşırmış gibi gözükmüyorlardı. Bir dakika ne!? Tabi ya. Bu benim aklıma neden hiç gelmediki!? Deniz, Ülkü ve Defnede hep böyle anlaşıyorlardı bir-birileriyle - çünkü onlar bizden öncede birlikte takılıyorlardı - biz aralarına sonrada katılmıştık.
Sonrasındada Esatın, şaşkınca "Nasıl ya!?" Dediğini duydum ve cevaplamam gerektiğini düşünüp "Hatırlatırımki, Deniz bizden öncede Defne ve Ülküyle takılıyordu yani kızlarla fazla zaman geçirdikten sonra alışmış olmalı. Ama benim mesak ettiğim şey bu değil. Benim merak ettiğim şey" dedikten sonra Denize dönüp ve sesimi hafif yükseltip ve kızgınlıkla "Deniz sen neden hep bizim bir birimize attığımız bakışlarl inceliyorsun ki!? Belkide bizim senden sakladığımız birşey vardır!?" Dediğimde Deniz kekeleyerek "E-ee ş-şey..." dediğinde "Ney...!?" Diye cevapladım onu. Sonra Deniz bir şey bulamamışki cevap verememişti. Yağızda lafa atlayıp, "Benimde anlamadığım şey şu. Siz kızların bizden gizli neyiniz olabilir!?" Dedi imalı bir tavırla. Sonrada Ülkü "Neden olmasın?" Diye karşı çıktı. "Evet. Hem siz erkekler hep böyle biz yokken fısır-fısır konuşabiliyorsunuz. Sizin bizden saklınız olabilir ama bizim neden olamaz!?" Diye destekledi Defne Ülküyü.
Ben onların konuşmalarını sırıtarak dinlerken birden-bire telefonuma mesaj gelmesi ile irkildim. Telefonu cebimden çıkarıp kimin mesaj attığına baktığımda birden "HAYIR YAA OLAMAZ!"  Diye bağırdığımda herkes bana dönüp şaşkın bakışlarını üzerime yönlendirdiler. Sonrada aramızdaki  sessizliği bozan "Ne olamaz?" Tek kaşını kaldırmış Çağanın verdiği soruyla sonlandı.
.
.
.
♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡

Arkadaşlar her kese merhaba. Ben buralarda yeniyim. Ve yazdığın ilk dizi. Umarım beğenirsiniz. Lütfen bölümleri oylamayı unutmayın. Dediğim gibi daha yeniyim ve okuyucum yok ama olunca Sizi seviyoruumm♡

İlk yazdığım böyüm tam 800 kelime oldu. Daha uzun bölümlerde görüşmek üzere😊

YENİ HAYATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin