0.1

1.2K 66 39
                                    

Sınıfa geldikten sonra hemen yerime geçtim.
Biz arka dörtlülerden biriydik, benim arkamda Öykü oturuyordu, yan tarafımda Uraz, ve onun arkasındada Yağız vardı. Ders başlamıştı, ve ben bitimine kadar hiçbir şeyi dinlemedim, sadece kendimi oyaladım.

----

Son ders olduğu için ders bittikten sonra Öykü, Uraz ve Yağız önden önden tarlada yürür gibi gittiği için, apar-topar eşyalarımı toplayıp onlara yetişmeye çalıştım.

Sonunda yetişmeyi başardığımda bir şeyler konuşuyolardı. Konuya adapte olamadığım için pek birşey anlamamıştım. Aklım sabahki oduna takılmıştı. Pek takmıyordum ama yine de baya yakışıklıydı, ama 2 sorun vardı. Çocuğa sabah yolda bağırmam ve çocuğa angut demem.. Yani insanlık hali herşeyi söyleyebiliriz sonuçta, kesinlikle umrunda bile olmamıştır.

Ben böyle düşüncelerin içerisine dalmışken koluma bir kütük çarptı, harbi harbi kütüktü ama.

Tam ''Noluyo-.. '' derken, kütük sandığım şeyin bir insan olduğunu
fark ettim.. Tabi ki cümlemi devam ettirdim. yarım bırakılan cümleleri sevmem.
''aq..'' dedim ve hafif sırıttım. Arkamı dödüğümde kısa bir kalp krizi geçirdim, sebebi bana çarpan kişi "sabahki odundu".. Biliyordum,
bana bilerek çarpmıştı. Neyse...

''Lan angut sen bana çarpmadığın sürece götüne bir şeyler falan mı batıyo, sal beni.''

''Yoo, ben bilerek çarpmak istedim, senin bana çarptığın gibi.''

''Aynı şekilde çarptığına emin miyiz? Ve ayrıyetten ben sana niye bilerek çarpıyım angut?''

''Bilmem, çok yakışıklı olduğum için olabilir."

''Sen kendini yakışıklı mı sanıyordun? Yazık. Bu egonun kaynağı şimdi açığa çıktı.''

''Hmhm.. ve sanmıyorum, öyleyim zaten.''

---------

O an ağzının ortasına bir tane osmanlı tokadı çakmak istedim, ama tabi ki yemedi.

---------

''Neyse angut, bir daha görüşmemek üzere bb.''

''İnşallah, bb.''

----------

Konuşmamız bu kadardı, diğerleride bana aval aval bakıyordu zaten.

DenizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin