•2

91 19 37
                                    

Büyük ekranda çektiğimiz kayıtları izlerken bana sarılan yabancıyı inceliyordum.

Son zamanlarda onu düşünmek hayatımdan bir parça olmuştu.
En son o meydanda ben tam bitti derken gelmiş ve bana sarılmıştı. O günden sonra tam iki hafta geçmiş, finaller yaklaştığı için tekrardan gitme fırsatı bulamamıştık.

Hoş şimdi gitsem bile bu kadar aradan sonra onu görebilir miydim bilmiyordum ama yine de merak ediyordum ve buna engel olamıyordum.

"chan bu çok tanıdık değil mi? Daha önce görmüştüm sanki hatırlıyor gibiyim ."

Bakışlarım Hyunjin e dönmüştü "bu etkinliğe başladığımız ilk günden beri sarılan tek kişi işte başka nerede görmüş olabilirsin ki?"

Rahat konuşmamın tek sebebi eğer hyun görmüşse bende görmüş olurdum günümüzün her saatini birlikte geçirdiğimiz için onu benim yanımda değilken başka yerde görmesi imkansız sayılırdı.

" Hayır hayır chan gerçekten gördüm kampüs.. Orda görmüş olabilir miyim?"

Işte simdi dikkatimi çekmişti.

Aynı kampüste olabilir miydik?

Bunu düşünmemiştim
Daha doğrusu hiç aklıma gelmemişti.

Büyük ekranda yüzü fazla net olmayan ama kim olduğu seçilebilecek kadar net görünen yabancının fotoğrafını çekti ve telefonunda birine gönderdi.
Ben daha ne olduğunu sormadan telefonundan gelen bildirim sesi ile susmuş ve gelecek cevabı beklemiştim.

Çok heyecanlanlı bir andı benim için sanki bulamadım dese ve ben onu o meydana gidip bir daha görmesem her şey kötü olacakmış gibi hissediyordum ama öyle olmadı, bana döndü ve gülmekten kısılan gözleri ile baktı gözlerime.

"Çatlatma da söyle artık!"

Ve birden ciddileşti işte bu beni korkutmuştu.

"Sana bir iyi bir kötü haberim var"

Stresten dudaklarımı dişlemeye başlamıştım bile eğer biraz daha gevelerse kesinlikle meraktan somut anlamda çatlayacaktım.

"O çocuğun fotoğrafını bizim jisung' a atmıştım biliyorsun tüm kampüstekilerle arası iyi."

Başımı salladım teşvik etmek için bir "eee" nidası dökülmüştü dudaklarımdan.

"İşte iyi haber çocuğu tanıyormuş ve bizim kampüstenmiş, ismi de Lee Min Ho"

lee min ho

Bizim kampüstendi onu nasıl görmemiştim hiçbir fikrim yoktu ama bunu düşünmeyecektim bulmuştum sonuçta

"Fazla erken seviniyorsun çünkü o kişi jisung'un en yakın arkadaşıymış senle ben gibi diyeyim ciddiyeti anla."

Işte buna koca bir siktir!

Istesem bu şekilde denk getiremezdim kesinlikle bu hayatın bir oyunu olmalıydı. En yakın arkadaşı olduğunu bilmeden sormuştu ve suan her yakın arkadaşların yaptığı gibi çoktan minho ya , onu birilerinin sorduğunu söylemiş olduğunu tahmin edebiliyordum.

" Ne yapacaksın?"

Düşüncelerimi tekrar Hyunjine anlatmama gerek duymamıştım benim gibi düşündüğüne emindim.

"Aklımda bir şey yok ama bugün tekrar meydana gitmek istiyorum."

***

"Gelmeyecek sanırım Chan kaç saat oldu."

Göz bandını çıkarıp yanıma gelen HyunJin'e baktım.

" Evet çok fazla vakit harcadık ama biraz daha beklesek. Gelecek inanıyorum."

Yalan..

Ilk başlarda inanıyordum hatta o kadar ki her ayak sesini dinlemiş, onu beklemiştim ama yabancı fısıltılar, bana yaklaşmayın ayak seslerinden ve meydanın gürültüsündenbaşka bir şey duymamıştım.

Başını sallayıp tekrar eski yerine geçen arkadaşım yorulmuştu. Sırf beni kırmamak için bu kadar saattir bekliyordu sesini bile çıkarmadan.

Kötü hissetmiştim. Merak ediyor olabilirdim ama arkadaşımın bu yorgun halini görmezden gelecek kadar da kör değildim. Eğer on beş dakika içinde gelmezse gidecektim.

Tekrar göz bandını takmış , olduğum yerde dönmüştüm.
Arkamda ki beden her kimse ani dönmem yüzünden sendelemiş ve kollarıma tutunmuştu .

Ellerimi refleksle ileri doğru uzatmış ve beline sarılmıştım.

Günde bir kere, iki saniyeliğine sarılsa bile kokusunu tanıyordum.

bu oydu ve yine bana sarılmaya gelmişti.

Göz bandını çıkarıp kollarıma tutunan bedene baktım.

O güzeldi.

Minik ama dolgun dudakları şaşkınlıktan aralanmış, kocaman gözlerle bana bakıyordu.

Yüzümü inceledi bir süre hareket etmedi, etmedim.

Ne kadar birbirimizi inceledik bilmiyorum ama beni göğsümden itmiş ardından kendisi sarılmıştı. Daha şokunu atlatamadan geri çekilmiş hızla yanımdan uzaklaşmaya başlamıştı.

Pekala bunu hiç beklemiyordum.

Konuşmak istemiştim orda öylece durmak yerine konuşabilirdim ama resmen büyülenmiştim. Ağzımı açsam düzgün kelime çıkmazdı o kadar ki etkilenmiştim. Arkasından izledim onu takip etmeyi bile düşünecek kadar ileri gittim ama yapmadım sadece gözden kaybolana dek izledim.

Insanların ararasında kaybolduğu zaman Hyunjin'e dönmüştüm. Bana pişkin pişkin sırıtarak bakıyordu.

"Hepsini kayıt ettim merak etme."

O anlar olurken işte bunu hesaba katmamıştım.

harika!!

harika!!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
『 dusk till dawn • minchan 』Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin