1.1

77 5 82
                                    

Şaşırmadınız. Lanet olası alarm sesiyle uyandım. Bugün yeni koleje başlayacağım gündü. Uyanmak zorunda kaldım. Lavoboya girip aynaya baktım. Tanrım, çok rezil görünüyordum! Saçlarımı dağınık bir topuz yaptım. Bir an önce ihtiyacımı giderdim. Tam dişlerimi fırçalayacakken vaktimin olmadığını farkettim ve hızlıca üstüme oversize sweatimi ve yüksek ben pantolonumu giyip çıktım. Otobüsün gelmesine 5 dakika olduğu için koşmaya başladım. Şükürler olsun ki yetişebilmiştim. Ve 7 durak sonra o ismi gördüm.. Ateş Koleji.. Vakit kaybetmeden içeri girdim. Sınıfımın 11-A olduğunu öğrenmiştim ve 5 dakikam sınıfı aramakla geçti çünkü okul kocamandı. Her zaman favorim olan cam kenarına geçtim. Çok geçmeden bir çocuk geldi.

"Yenisin galiba. Yerimden kalkar mısın?" Dedi soğuk bir tavırla. Kıçımın kenarı

"Burası benim yerim?" Sabırsızca pufladı

"Bak, bizim bir düzenimiz var, tamam mı? Benim bu düzendeki yerim burası"

"Kaptırmasaydın o zaman bu düzendeki yerini" derin bir nefes verdi

"Bunun bedelini ödeyeceksin" ne bedeli olabilirdi acaba? Çok korktum gerçekten. İlk ders matematikti, şu lanet ders aşırı sıkıcı geçmişti. Hoca zaten ninni anlatır gibi anlatıyordu. Sonunda teneffüse girebilmiştik, aç olduğum için kantine inmeye karar verdim. Kantin merdivenlerinden aşağı inip sıraya girdiğim anda bir el beni kolumdan bir odaya sürükledi. Oda değil de, konferans salonu. Kantinin hemen yanındaydı. Bir eli kolumdayken diğer eliyle kapıyı kilitledi. Diğer kolumu da tutup sırtımı duvara yasladı. Bana iyice yaklaştı. Burnu burnuma değiyordu.

"Sana.." diye mırıldandı. Mest olmuş gibiydi

"Sana bunun bir bedeli olacağını söylemiştim" gözlerini kapattı. Nefesi dudaklarımın arasından ruhuma işliyordu adeta.

"Ne-neyin bedelinden ba-bahsediyorsun?" Kekelemeye başladım çünkü korkmuştum. Cevap vermedi ve dudaklarımı dudaklarına değdirdi. Öpüşmüyorduk, sadece dudaklarını dudaklarıma değdiriyordu. Sonra perdenin hareket ettiğini farkettim ve adını bile bilmediğim çocuğu ittim.

"Biri var"

"Ne?"

"Perdenin arkasında biri var!"

"Bekle, ben bakıp geleceğim" dedi ve kırmızı perdeleri çekip arkaya doğru ilerledi. Hiç bir şey olmadığını belli eden hareketler yaparken kapının kilidini zorluyordum.

"Ne yapıyorsun, aptal!"

"Ha?" Bana aptal mı demişti o?

"Yanlış yöne çeviriyorsun" dedi ve elimden tutup anahtarı çevirdi. Elinde kostümler vardı. Kantinciye eliyle selam verip üst kata çıktı. Sırasından kalkmayınca yan sırama oturdu. Derste bacağımı dirsekleyip duruyordu.

"Yeter ama!" Diye bağırdım.

"Çıkın sınıfımdan! İkiniz de yok yazıldınız! Dersimde konuşan öğrenci istemediğimi söylemiştim" Merve arkadan seslendi

"Hocam.. Şey.. Ceren yeni gelmişti de.."

"Bana yeni eski işlemez!" Sınıftan çıkmak zorunda kaldık. Tekrar konferans salonuna indik, bu sefer kimsenin olmadığından emin olduk ve kapıyı kilitledik. Koltuk yokmuş gibi yere oturmuştuk.

"Tanışamadık. Ben Özgür Deniz Ateş. Sen bana Cellat da diyebilirsin"

"Ben de Ce-.." derken sözümü kesti.

"Ceren. Ceren Yaldız"

"Sen bunu nereden biliyorsun?"

"Fazla merak iyi değil, prenses" dedi ve burnuma dokundu.

"Senin yüzünden dersten atıldık" diye yeşimi bir şekilde konuşmaya çalışım

"Yeter artık diye bağırmasaydım atıl-.." bu sefer de ben onun sözünü kestim.

"Beni dirseklemeseydin o zaman" kolumu tuttu ve döndürdü.

"Bana bak" diye mırıldandı beni aynı duvara yapıştırırken.

"Bir daha sözümü kesersen.. Daha kötüsü olur. Kesme. Bundan nefret ederim"

"Hadi ya? Sen benimkini keserk-.."

"Kendini benimle kıyaslama" maldı bu çocuk. Tescilli maldı. Belge verilmesi falan lazımdı. Özel bölgesine tekme attım. Kapı çalınıyordu. Kantinci Ezgizem ablanın geldiğini anlamıştım. Cellat hala kasıklarını tutuyordu. Elimle ona doğal davranması yönünde bir hareket yaptım. Eliyle 👍🏻 işareti yapıp yüzünü düzeltti.

"Çocuklar?" Diye sordu Ezgizem abla kapıyı açar açmaz.

"Biz.. Tiyatro çalışıyorduk da Ezgizem abla.." diye mırıldandım.

"Kapı neden kilitliydi?" İşte benim buna verebilecek bir cevabım yoktu..

"Berfin hoca dikkatimizi vermemiz için kapıyı kilitlememizi tembihledi.." diye atıldı cellat.

"Evet evet!" Diye mırıldandım.

"Berfin hoca.." dedim ardından da.

"Tamam çocuklar, ama kapıyı kilitlemeyin sıkışıyor sonra"

"Tamam Ezgizem abla, dikkat ederiz sağol" kapıyı tekrar kapattım.

"Zilin çalmasına 10 dk kalmış olmalı, haydi çıkalım." Cellat ile birlikte üst kata çıktık. Diğer dersler de lasstik gibi esnediler ama diğer teneffüslerde sınıftan çıkmadığım için Cellat südüklü  belasına bulaşamadım. Çıkışta müdürün odasına girip bu kolejin servisinin olup olmadığını sordum. Olduğunu söyledi ve servise kaydoldum. Bahçeye çıktım ve okula doğru yürümekte olan Kürşat'ı gördüm. Elinde bir kağıt vardı.

"Kürşat?" Kaşlarım çatılmıştı.

"Ceren?" Onun da kaşları çatılmıştı. Dudağımı ısırdım. Vişneli Dudak Parlatıcısının tadını alabiliyordum.

"Ceren bak.. İşler bildiğin gibi değildi... Ben seni aldatmadım"

"Nasıl aldatmadın ulan Piç! Gözlerimin önünde kızla öpüştün! Hem de orasını burasını elleyerek!"

"Ceren bak yemin ederim öy-..."

"Ne oluyor lan burada?" Diye girdi südüklü Cellat.

"Bir şey olduğu yok, SEVGİLİMLE konuşuyorum" diye atıldı Kürşat

"Kes lan göt. Onu beni aldatmadan önce düşünecektin!"

"Aldatmak mı?" Cellatın kaşları çatılmıştı. Gitti ve Kürşat'ı tokatladı. Kürşat da onu tokatlayınca bu tokatlar yumruğa dönüştüler. Onları ayırmaya çalıştım ama maalesef başarısız oldum. Gözlerimin karardığını hissettim ve sonrası yoktu.

Selamınaleyküm mübarekler 🧕🏻📿🤲🏻 Dünyanın en cringe kitabıyla geldik, ciddiye almayın pls. Harbiden Cellat fanlarından linç yersem oturur ağlarız burda ajdbsnsbjdbsdlsjs südüklü Cellat kısmı özellikle. Kitabın ilerleyen bölümlerinde ortaya Cemre de çıkacak ve Cemcel mi Cercel mi buna siz karar vereceksiniz. Kalın sağlıcakla. Votelayıp yorumlarsanız seviniriz tşk öd bb eyw 😈 ❄️ 🌵

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 21, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MAFYAM 💖Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin