Öfke

530 59 15
                                    

Genç adam düşünceli bir halde odanın içinde bir o yana bir bu yana gidiyordu.

Savaşta en son ne olmuştu?

Hatırlayamıyordu...

Sadece bayılmadan önce alnında tüy kadar hafif bir öpücük hissetmişti. Kimin öptüğünü bilmiyordu, hatta birinin öptüğünün bile emin değildi. Uyandığında ise başında Cheng'le Jin Ling vardı ve birçok klandan ölen insanların kanıyla ıslanmış toprak yerine kendi yatağında yatıyordu.

Öncesinde ne olmuştu peki?

Olduğu yerde durup dışarıda uzanan koca denize bakarak iç çekti.

Hafızasını zorlamalı ve Wangji'nin nerede olabileceğini veya...yaşayıp yaşamadığını...

Ya...

Ya yaşamıyorsa...

Kalbinde oluşan sıkışmayla elini göğsüne götürüp sertçe sıktı.

Wangji ölemezdi.

Kendisini tüm dünya ona karşıyken bile koruyan adam nasıl ölebilirdi ki?

O güçlüydü.

Kesinlikle kendini bir şekilde kurtarmış olmalıydı.

Yavaşca yatağına oturdu ve başını yastığa yasladı. Amaçsızca odanın içinde dolaşan bakışları sağ bileğine bağlanmış alın bandına kaydı. Sol eliyle usulca beyaz kumaşı okşadı. Kısa bir an için gözlerini kapattı. Sonrasında ise gelen ağırlıkla kendini uykunun kollarına bıraktı.

●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●

Cheng diğerlerine uyum sağlayamayan bir öğrenciye kamçısıyla acımadan bir darbe indirdi. Öğrenci acıyla çığlık atıp geriye doğru savrulurken diğerleri seslerini kesmiş merak ve acımayla acı içinde kıvranan bedene bakıyorlardı.

Genç lider sert davrandığının farkında olarak kendisine korkuyla bakan öğrencilere başıyla yaraladığı genci gösterdi.

Küçük bir ekip hemen yardıma koştu. Cheng arkasını dönüp eğitim alanından çıktı.

Biraz daha burada kalırsa çıldıracak ve bir öğrenciyi daha yaralayacaktı.

Yavaş adımlarla kendi kulübesine doğru ilerlerken gözüne iskelenin sonunda yan yana oturmuş Nie Huaisang ve Lan Xichen ikilisi ilişti. Adımlarını o tarafa doğru yönlendirdi.

İki gün önce Wangji'yi araması için formaliteden bir ekip göndermişti ve ekip liderine yakın civarlarda dolaşıp geri gelmelerini söylemişti.

Lan Xichen yaklaşan adımları işitir işitmez yanındakinin omzuna yasladığı başını kaldırdı. Liderin yanında daha da güçsüz görünüp tüm itibarını zedelemek istemiyordu.

Cheng yaklaşıp iskelenin ucunda durdu.

"Buraya ilk gelişini hatırlıyorum da Lan Xichen, ne kadar da güçlü görünüyordun. Sanki hiçbir şey seni yıkamaz gibiydi. Kim tahmin ederdi ki kardeşinin kaybolması seni bu derece yıkacak? Şuna bak, her zaman dik duran omuzların çökmüş, başın ağır bir suç işlemişsin gibi aşağı düşmüş, konuşurken insanların gözlerine içine bakarak bile korku veren sen, şimdi kimsenin yüzüne bakamıyorsun bile!"

Xichen Lotus Koyu Liderinin sözleriyle sudaki yansımasına baktı. Gerçekten de Cheng'in dediği gibi omuzları çökmüş, başı eğilmişti.

Derin nefes alıp kendini toparladı.

Güçlü olmalıydı. O güçlü olmazsa kendine verdiği sözü nasıl tutacak, Wangji'yi nasıl bulup onu tüm dünyaya karşı yeniden koruyacaktı?

Gözlerini sudan çekip başını kaldırdı ve genç liderin gözlerinin içine baktı gülümseyerek.

"Teşekkür ederim...Cheng."

Genç lider alev alev yanan kalbine inat aynı soğuk tavrını korudu.

Pişman mıydı?

Sanırsa bu soruyu asla cevaplayamayacaktı...

HiraethHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin