17(m)

9.4K 359 397
                                    

Rahatlamaya ihtiyacım vardı. Yorgun hissediyordum, taşıdığım yüklerin altında ezilmeye başlıyordum. Kendimden çoğu zaman utanıp aynada vücuduma bakma cesareti ve yüzü yoktu bende.

Cidden orospuluk yaparak mı abimin parasını toplayacaktım?

Bilmiyordum...

Bu kirli paraları buna nasıl kullanacaktım ki. Ama başka bir şeyde gelmiyordu elimden, kadın olduğum için çoğu yer bana iş vermiyordu. Tabi yaşım da küçüktü. Elimden başka bir şey gelmiyordu ki.

Bazen diyordum ki, git Jeongguk'un teklifini kabul et. Onun bedenini de kullanmak gibi olacaktı, bunu da istemiyordum. Ama bazen bir çıkış yolu bulamaz insan, karanlıkta sıkışıp kalır. Sonra küçücük bir delikten ışık görürsünüz. Ama çıkmak için de küçülmeniz hatta yerin dibine girmeniz gerekir.

Utanıyordum, bunu yapmak utanç veriyordu bana. Yerin dibine giriyordum. Gönlünü hoş edip onu bankamatik gibi kullanmak..

Ben anlamıştım, ben para toplamak için birileriyle yatmaktan başka bir şey yapamıyordum. Hemcinslerimden utanıyordum ben, nasıl böyle birine dönüşmüştüm?

Parmaklarımı, yukarıdan topladığım yumuşak siyah saçlarıma getirdim. Biraz rahatlamaya ihtiyacım vardı gerçekten. Saçlarımı saran tokayı acıtmadan çıkardığımda saçlarım omuzlarıma döküldü.

Bazen rengini değiştirmeyi düşünüyordum, neredeyse bildim bileli siyahtı saçlarım. Rosé kendisi gibi benimde sarışın olmamı söylüyordu. Sarı yapmak büyük bir cesaret isterdi. Hemde uzun yıllardır saçını boyamayan biri için.

Beyaz bornozun kuşaklarını tutarak çözdüğümde ellerimi omuzlarıma getirerek yavaşça aşağı attım bornozu.
Beyaz tenim karşımdaki aynada siyah saçlarımla harika görünüyordu, dudağımı büzüp omuzlarımdan sarkan saçlarıma baktım. Nasıl kıyacaktım ben bunlara?

Boynumda asılı olan inci tanelerinin sıralı olduğu kolyeyi çıkarmadım, annemin kolyesiydi bu. Geçen hafta abim vermişti. O zamandan beri çıkartmıyordum.

Banyoyu saran çilek kokusuyla, banyo tuzlarının kaynağı olan küvetime baktım. İçinde eriyene kadar yayılmak istiyordum. Suyun üstüne biraz da gül yaprakları atmıştım. Kendi kendime romantiklik yapmak hoşuma gidiyordu.

İlk önce ayağımı sokup suyun sıcaklığına baktım. Gül yaprakları ayağıma değerken sıcaklığı beni tatmin etmişti. Yavaşça siyah küvetin içine girerken sıcak su vücudumu şimdiden rahatlatmaya başlıyordu. Gözlerimi yumup kafamı geri yasladım. Biraz düşünmeye ve uyumaya ihtiyacım vardı.

Ne kadar uyumuştum bilmiyorum ama ellerim buruş buruş olmuştu. Birazda sırtım ağrıyordu. Yüzümü buruşturdum ve elimi belime atarak doğruldum. Kesinlikle uzun bir zaman uyumuş olmalıydım.

Birden duyduğum sesle gözlerim açılırken refleks olarak ellerimle göğüslerimi kapattım. Bu bir kapı çarpma sesiydi. Sertçe yutkundum, abim evde değildi ki. Eğer hırsız falansa onu böyle çırılçıplak karşılamayı istemiyordum doğrusu.

Ellerim hala göğsümdeydi. Sanki indirirsem daha çok çıplak kalacakmış gibi hissediyordum. Peki, korkuyordum. Bu da kimdi şimdi? Uzun bir süre ses gelmemişti, ama içim hiç rahat değildi. Küvetin içinden çıktığımda sular ve köpükler aşağı süzülürken bornozu almak için yere uzandım.

Ama açılan kapı sesiyle aceleyle bornozu elime alıp etrafıma sardım. Arkamı döndüğüm için kim gelmişti bilmiyordum.

"Defol git."

Tanrım, sesim çıkmıyordu resmen.

"Sakin ol Lisa benim."

Tanıdık sesle titrek bir nefes verdim. Kalbim korkudan hızlıca atmayı kesse de şimdi heyecandan hızlı atmaya başlamıştı.

viéHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin