onbir

1K 78 22
                                    




Ceyda


Çağla elindeki kadehiyle yanıma yaklaştığında, aklımdaki fikirlerin bir kısmından kendimi soyutlayıp elindeki bardağa kaydırdım gözlerimi.

"Ciddi misin?" dedim sonra da kaşlarımı çatarak. Hala 17 yaşındaydı, bu doğum günü partisi bittiğinde içmesinin ve sarhoş olmasının sorumluluğunu almak istemiyordum. En son sarhoş olduğunda eve girebilmek için kapının önünde ayılmasını beklemek zorunda kalmıştım.

"Hee, ciddiyim." dedi bir elindekinden bir yudum alarak. "Off Ceyda sen sanki içmiyordun."

Başımı onaylamazca iki yana sallayıp derin bir nefes aldım. "Berke yok mu? Onun sana bakıcılık yapmasını tercih ederim."

Özellikle bu gece Çağla'ya katlanabileceğimi düşünmüyordum. Sakin sakin bu doğum günü partisini bitirip eve gitmek istiyordum.

"Yok." dedi omuz silkerek. "Annesinin yanında olma istediğini söyledi. Ben de buraya geldim Caner'e ayıp olmasın diye. Geçen sene de gelememiştim doğum gününe."

Anladım der gibi başımı salladım. Ardından aklıma gelen şeyle kıkırdadım. "Sevgili kayınvalidenin yanında olmak istemedin mi yoksa?"

Başını masadaki çerez tabağından kaldırıp bana bakarak göz devirdi. "Abla bazen çok boş konuşuyorsun, cidden."

"Ben mi boş konuşuyorum pezevenk?" dedim kaşlarımı kaldırarak. İki eli kanda olsa bile Berke'yi yalnız bırakmamak için çabalayan oydu. Öyle ki Berke yalnız kalmak için yalvarınca bile onu yalnız bırakmazdı ve bu en az 2 yıldır böyle devam ediyordu. Boş konuşan ben olamazdım.

"Evet, baksana şu hale. Selin bile burada, ve o Hülya Teyze'nin çocuğu. Bense oğlunun kız arkadaşıyım sadece. İkinci olaraksa ben Berke kötü olduğunda yanında oluyorum zaten ama şu an kötü olan o değil annesi. Kadın zaten beni sevmiyor, gitmenin manası yok." dedi, moralinin bozulduğunu fark edince konuyu kapatmak istesem bile merakımı yenememiştim.

"Ne? Nasıl sevmiyor, ne oldu ki?" diye sordum kaşlarımı çatarak. Berke bir yerde ailemizin ilan edilmiş damadı gibiydi neredeyse. Hep kahvaltılara çağırır, akşam yemeklerinde eşlik etmesini isterdi annem. Şimdi de aynı şeyin Çağla için geçerli olmadığını anlamak biraz kötüydü ama hep o ailedeki problemlerden kaynaklandığını düşünürdüm bu durumun. Hülya Teyze'yi rahatsız ettiğini tahmin bile edemezdim.

"Kadın bunu bana taa onuncu sınıfta çıkmaya başladığımız ilk hafta söyledi, doğru değil onaylamıyorum sizi falan dedi. Hiçbir zaman da bana iyi davrandığı olmadı zaten."

Bunların hiçbirini bilmiyordum, anlatmamıştı. Çağla'yı o kadar sık ihmal ederdim ki bazen belli süreler boyunca hayatındaki güncellemelerden asla haberim olmazdı. Bunu fark ettiğimde şu anki gibi bir pişmanlık çeker, onu tek bıraktığım için kendimi suçlardım ama iki üç hafta sonra bu döngü tekrarlanırdı. Evet, çok iyi bir abla olduğum söylenemezdi. "Bundan çok daha önce söz etmiş olman gerekmez miydi?"

"Hiç sormadın ki." dedi omuz silkerek. "Ayrıca onu takmıyorum zaten. Umurumda değil, önemli olan Berke'nin ne düşündüğü benim için. Kadının aşka olan inancı sarsılmıştır ve oğlunu üzeceğimi falan düşünüyordur ne bileyim?"

Sakince başımı salladım. Evet, bu dediği mümkündü. Ağzımı açıp konuşacakken Çağla'nın omzunun üstünden Selin'i gördüm, buraya doğru geliyordu. Boğazımı temizleyip sırtımı dikleştirme ihtiyacı hissetmiştim. Bir an elimi kolumu nereye koyacağımı kestiremeyip en sonunda Çağla'nın elindeki kadehi kafama diktim. Ağzıma gelen ekşimsi tadın işimi kolaylaştırdığı söylenemezdi ama önemli olan etkisiydi.

Medusa |gxg|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin