sekiz

968 82 23
                                    










Ceyda


"Aşağıdayım." dedim telefonu açar açmaz. Evet akşamın bir saati beni ayağına getirtmeyi başarmıştı. Tek bir mesajla. Bunun işime geliyor olması lazımdı değil mi? Benimle vakit geçirmek istemesinin iyiye işaret olması gerekirdi, hedefime yaklaştığımı hissettiriyordu. Belki de hedefime bu kadar hızlı ulaşmak çok da istediğim bir şey değildi. Kolay olduğundan değildi hayır, Selin'in ne güvenini kazanmak kolaydı ne de ilgisini. Ama bana güvendikçe, ilgi gösterdikçe ve umursadığını hissettikçe sona yaklaşıyormuşum gibi hissediyordum. O zaman bir şeyleri bitirmem gerekecekti.

"Arka tarafa gel." dedi. "Sebep?"

"Gelsen bunu sormana gerek kalmayacak, farkındasın değil mi?" Sinirli gelen sesine karşılık göz devirip telefonu yüzüne kapattım. Arabadan inip evinin arka tarafına doğru yürümeye başladım.

"Pışt" Sesin geldiği yöne doğru hafif yukarıya baktım, Selindi. birinci katta küçük bir balkonda duruyordu.

"İnmem için bana yardım etmen gerek." dediğinde kaşlarımı şaşkınlıkla kaldırıp olumsuzca kafamı sallamaya başladım. Hayatta olmazdı, imkansızdı.

"Manyak mısın kızım, yerden en az iki buçuk metre yüksektesin nasıl yardım edeyim? Kapı diye bir şey var haberin yoksa." Kaçırmak derken gerçekten kaçırmaktan bahsediyormuş.

"Vay amına koyayım, bu nasıl aklıma gelmedi ya. Kapıdan çıkabilsem kapıdan çıkardım zaten aptal. Annem salonda, ev kapısı da salonun yanında. Şimdi kes sesini ve şu çantayı tut." dedi kısık sesle. Büyük ihtimalle annesiyle tartışmak istemiyordu, o yüzden haber vermeden evden çıkmaya çalışıyordu. Daha fazla laf yetiştirmeyip attığı çantayı yakaladım. Bacağını balkon trabzanının dış tarafına atıp aşağı doğru baktı. Ona uymaktan başka çarem yok gibi gözüküyordu. Hafif altına doğru yaklaşıp elimi ona doğru uzattım

"Selin, elini uzat." Konuşunca dönüp bir bana bakıp bir elime baktı. Elimi tuttuğunda bu kadar hızlı atlayacağını düşünmemiştim. Elimi refleksle elinden ayırıp beline doladım. Düşmemiştik sadece birkaç adım geriye tökezlemiştik. Yüzüme bakıp gülümsedi. Saçları çok güzel kokuyordu.

"Bu kadar basitti işte, değdi mi o kadar carlamana?" deyip omzumdaki çantasını aldı. gülümsemesine karşılık verdim, elimi belinden çekip bir adım geriledim. Sorusunu boş verip konuştum. "Yine neden kaçıyorsun?"

Derin bir nefes aldı, ve bahçeden dışarı doğru yürürken konuştu. "Bir yerlere gidelim, konuşuruz."

Kafamla onaylayıp cebimden arabanın anahtarını çıkardım. Selin bir anda elimdeki anahtarı kapıp arabaya doğru hızlıca yürümeye başladı. Bu kız daha dün hastaneden çıkmıştı nasıl bu kadar enerjik olabiliyordu?

"Ben süreceğim, güzel bir yere götüreceğim seni." dedi sürücü koltuğuna otururken.
İtiraz hakkı bile bırakmamıştı.


"Nereye?" diye sordum, yola çıkalı beş dakika olmuştu ama hala söylememişti nereye gideceğimizi ve girdiğimiz otobanlar daha önce çok kullandığım güzergahlardan değildi. Yüzüne baktığımda çok cevaplayacakmış gibi durmuyordu. "Bak kapalı ortamlardan çok sıkıldım, yok bar yok gece kulübü.. artık açık alana gitmek istiyorum." dedim isyan eder bir şekilde. Hafif kıkırdayıp bu sefer cevapladı.

"Merak etme, açık alan."

Elini radyoya götürüp bütün ses kanallarında dolaştı, artık kafam ağrımaya başlamıştı zıp zıp yapmasından. Kendini komik sanan radyo sunucularından başka hiçbir şey yoktu. En sonunda umudu kesmiş olacak ki çantasını kucağıma bırakıp konuştu.

Medusa |gxg|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin