7

1.3K 199 143
                                    

felix ve minho kantine girmiş arkadaşlarını arıyorlardı. felix sabahtan beri arkasını kolluyor ve wooyoung'tan kaçmaya çalışıyordu. dün hiç anlamadığı bir anda kalçasında ki eller ile korkmuştu. şimdi ise, tekrarı olmaması için dikkat ediyordu.

ama hayat,felix'in yüzüne gülmüyordu ne yazık ki.

wooyoung felix'in kalçasına şaplak atmış ve gülümseyerek küçüğüne dönmüştü. sinirli bir yüz ifadesi ile karşılaşmış ve buna kahkaha atarak keyiflenmişti.

"bana da wooyoung, bir daha kalçama dokunma"

"neden? ben o kalça için kendimi satabilirim oysa ki"

"ya sapık mısın olm yürü git"

"sapığınım, lee yongbok"

felix sabır dileyerek minho'nun kolundan tutmuş ve kantinden dışarı çıkartmıştı. tabii arkasından 'bekle beni yongbok-ah!' diye bağıran bir wooyoung bırakarak.

"almışsın başa belayı"

"maalesef, ne bok yiyeceğim abi salmıyor hiç"

"çelik don giy kanka"

"sana sokucam çelik donu"

felix minho'yu da bırakarak bahçeye doğru yol almıştı. minho ise hiç umursamadan hyunjin'in yanına yürümeye başlamıştı bile.

felix bahçeye çıkmış,banklardan birine oturmuş ve sessizliğin tadını çıkarmaya başlamıştı. taa ki jung wooyoung tarafından rahatsız edilene kadar.

"bak daha beş dakika olmadı yanından ayrıldığım, rahat bırak beni!"

"olmaz, çok aşığım sana bırakamam yongbok"

"dalga geçme benimle"

"dalga geçmiyorum ki"

"dilgi giçmiyirim ki"

"beni taklit mi ettin sen?"

"evet,nolmuş?"

wooyoung oturduğu banktan ayağa kalkarak felix'i kucağına almıştı.

"lan napıyorsun piç!"

"aaa sevgilinle sen böyle mi konuşuyorsun? çok ayıp"

"sen var ya kafayı sıyırmışsın,indir beni"

"hiç inmek istiyor gibi değilsin ama"

felix wooyoung'un boynunda ki ellerine bakmış ve hemen geri çekmişti.

"refleks o"

"hmhm inandım"

"inanma banane"

"öpsene bir kere"

"ne diyorsun ya"

"öp diyorum illa farklı dillerde söylemem mi gerekiyor?"

"sen indir beni bi, öpücem söz"

"indirmiyorum"

felix tekrar sabır dilemiş ve sinirli göründüğünü düşündüğü bir yüz ifadesini takınmıştı yüzüne.

"çok tatlısın böyle, sinirli değil"

"napim"

"öp"

"hayır"

"o zaman ben öperim"

"ne-"

felix'in kelimesi yarıda kalmış ve dudaklarının üstünde ki dudaklara odaklanmıştı. itiraf etmeliydi ki, bu çok hoşuna gitmişti. wooyoung dudaklarını oynatmaya başladığında felix'te aynı şekilde karşılık vermişti.

•••

yaptık bir şeyler





ass, woolixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin