Arkadaşlar giriş bölümünde kitap öncesi konuşmalarından yapmayı unutmuşum. O yüzden şimdi yapacağım. Çok seviyorum bu arada bunları yazmayı.
Bu hikayeme macera Katar mıyım bilmiyorum genel olarak tanışmanız ve aşık olmanız falan olabilir. Ama çok uzun olmaz. Her neyse. Bu kadardı iyi okumalar. 🥰
"Peki Lahmacun umarım bunlar sahibini bulmamıza yardım eder."
Dört gündür birlikteydik ve bir sahibi olduğuna kesin emin olmuştum. Çünkü akıllıydı be veterinere götürdüğümde o da kaybolmuş dedi. Ama ne yazık ki çipi yoktu.
Ve onun fotoğrafını çekip bastırmıştım. Numaramı yazmıştım. Sahibi ne kadar üzülmüştür şimdi.
Aslında benimle kalmasını da istiyordum ama sahibini bulmak da istiyordum. Hem sahibi hem de Lahmacun için.
Günlük rutinimi tamamlayıp tekrar pastaneye gittik. Pastaneye alışmıştı Lahmacun. İnsanlar da ona. Onun için gelenler bile vardı.
Her zamanki gibi çalışırken Lahmacun deli gibi miyavlamaya başladı.
"Ne oluyor hayatım?"
Koşarak pencereye gitti. Onu tutamadan pencereden atladı.
Elim ayağım boşlamıştı kaybolması düşüncesiyle. Önlüğümü çıkarmadan ve ekimdeki hamuru temizlemeden direk dışarı fırladım.
"Lahmacun dur!"
Peşimde koşuyordum. Bir adamın üstüne atlayınca ise adamın ondan şikayetçi olacağını düşündüm.
Lahmacunu adamın bacaklarından aldığımda adam bana döndü.
"Üzgünüm. Tutamadım."
Adam şok içinde kediye baktı. Kedi aşağı inmek için çırpınıyordu.
"Alpine"
O sahibi miydi?
Onun kucağına gitmek için uğraştı. Sahibi de onu almak istedi kucağına ben de ona verdim.
"Siz onun sahibi misiniz?"
Kediyi sevgiyle okşadı. Lahmacun hemen adamın montuna girip kollarını boynuna doğru uzattı. Çenesini yaladı. Onu çok özlemişti.
"Evet. Evden kaçmıştı ve günlerdir onu arıyordum."
"Şurada pastanem var orada konuşmak ister misiniz?"
Onun sahibi olduğunu anlamıştım ama ona iyi mi davranıyor emin olmalıydım. Beni başıyla onaylayınca birlikte içeri girdik.
Bir masa gösterdim.
"Buyurun."
Elimi yıkamam lazımdı çünkü resmen hamurdu.
"Hemen geliyorum."
Fazla mı resmiydim acaba.
Elimi yıkadıktan sonra karşısına oturdum. Bu sırada Alpine yani namı diğer lahmacun adamın kucağında oturuyordu. Çok mutluydu. Mırıldanıp duruyordu.
"Ben Alina."
"Ben Bucky. Onu bulduğunuz için minnettarım."
Bu sırada kapı açılınca Alpine müşteriyi selamlamaya gitmişti. Öyleydi kaç gündür. Gelenleri selamlar onlara kendini sevdirirdi. Onu özleyecektim.
"Çok Üzgünüm."
Bucky'nin karşısından kalktım ve sürekli müşterime yine aynı şeylerden verdim. Bu sırada Bucky'ye sordum.
"Bir şey ister misiniz?"
"Hayır teşekkürler."
Onun yanına oturduğumda onu neden buraya davet ettiğime anlam verememiştim. Alpine'yi alıp gidebilirdi.
"Dört gün önce evden kaçmıştı."
Ben konuşmayınca o konuştu.
"Ve ona sahip çıktığınız için çok teşekkür ederim."
Masamıza çıkıp bir bana bir sahibine sürünen kediye baktım.
"Benim için bir zevkti."
Alpine'yi son bir kez kaşıdım. En çok kulağından kaşınmalı seviyordu izlenimlerime göre.
"Bunun için size nasıl teşekkür edebilirim."
Alpine'yi baktım. Onu özleyecektim.
"Arada bir onu sevmeye gelebilir miyim?"
Adam bana gülümsedi. Çok güzel gülümsüyordu.
"Evet tabii."
Ama nerde kalıyordu ki? Ayağa kalktığımda o da kalktı. Alpine adamın omzuna atladı ve oraya yattı.
Kapıya doğru giderlerken onları uğurlamaya gittim. Gidecekken arkasını döndü.
"Bugün sana yemek ısmarlayabilir miyim? Teşekkür için."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bucky Barnes
FanfictionBucky'nin kedisi Alpine kaybolsaydı ve bir kız onu bulsaydı neler olurdu merak ediyorsanız buyrun gelin