i hate you

1.3K 135 228
                                    

Harry bu eve geleli neredeyse iki hafta olacaktı. Bu süre zarfında Louis'yi akşam yemekleri ve yatma saatleri dışında görmemişti. Louis sabahları çok erken çıkıyor, eve ise ancak akşam yemeği zamanında geliyordu. Sonrasında ise gece Harry'nin yanına geliyor, kollarını minik bebeğine sararak uyuyordu.

Hizmetlilerden genç olan, Emma, Harry'e Louis'nin her zaman böyle çalışmadığını, filminin son çekimleri için sete gidip geldiğini söylemişti. Söylediğine göre, set evine bir saatlik uzaklıktaydı, ve Louis evden gidip gelmeyi tercih etmişti.

Harry ise bu iki hafta içerisinde evde sıkıntıdan patlayacaktı. Öncelikle, Liam'ı ve diğerlerini çok özlemişti. Jason'ın evinde en azından onlarla takılıyordu. Burada ise yaptığı tek şey odasında oturmak, ve hizmetlilerle konuşmaktı. Bir kere de havuza girmişti, ama tek başına çok sıkılmıştı. Kocaman evde, tek başına hissediyordu. İlk başlarda Louis'yi neredeyse hiç görmemek işine geliyordu, ancak tek başına dört duvar arasında kalmak da bir yere kadar yetiyordu.

Louis Tomlinson, kıvırcık oğlana onu serbest bıraktığını söylemişti. Ancak Harry hiçte öyle hissetmiyordu. Sadece kafesi değişmişti. Harry hala tutsaktı. Artık gerginliği pek kalmamıştı, Louis onu cinsel bir şey için zorlamamış, ufak temaslar dışında rahat bırakmıştı. Ayrıca, Harry, Louis'nin ona taptığını düşünüyordu ki, bu da gururunu okşuyordu. Bu yüzden, Louis'nin ona bir zarar vereceğini düşünmüyordu. Adam onun şımarık tavırlarına bile gülüp geçiyordu. Ancak, Louis Tomlinson'ı hep daha farklı hayal etmişti. Rüyalarını süsleyen o adam daha farklıydı sanki. Gerçi, Harry onu tanımıyordu, hayallerinde sadece kendi yarattığı Louis vardı.

Harry elindeki kitabı bırakıp ofladı. Çok sıkılıyordu. İnanın, yayın açmayı bile özlemişti. Yatağından yavaşça kalktı, ve pastel mavi kapıdan girip banyoya ulaştı. Biraz duş almak, belki sıkıntısını giderirdi.

Duşta yaklaşık bir saat geçirdikten sonra, aşağı inip, mutfakla yemek hazırlayan hizmetlilerin yanına gitti. Emma kurabiye yaparken, diğer görevli Nancy ana yemekle uğraşıyordu. İkisi de onu görünce gülümsedi.

"Louis ne zaman gelecek?" Diye sordu Harry, mutfak tezgahının önündeki tabureye otururken.

"Akşam yemeğine kadar geleceğini umuyoruz, ama Bay Tomlinson bir saat vermedi." Harry yeniden ofladı.

"Onu arayabilir miyim?"

"Muhtemelen meşguldür." Dedi Nancy biberleri doğrarken. Harry omuz silkti.

"Onunla konuşmak istiyorum."

Harry'nin sorusuna karşılık, Emma ve Nancy birbirlerine baktı. Biraz sonra, Emma ellerini yıkayıp mutfaktan çıktı. Bir iki dakika sonra ise, cep telefonuyla geri dönmüştü. Telefonu Harry'e uzattı.

"Bay Tomlinson hatta."

Harry telefonu kızın elinden alıp, mutfaktan çıktı. Kendini cam kapıdan bahçeye attığında, telefonu kulağına götürdü.

"Alo?" Diye mırıldandı.

"Harry, bir şey mi oldu?" Hattın ucunda Louis'nin endişeli sesi yankılandığında, Harry göz devirmeden edemedi.

"Evet, çok ciddi bir şey oldu. Tahmin et ne? Sıkıldım!" Cümlesinin sonuna doğru meredeyse bağırmıştı.

"Aşkım, iki saatten önce evde olmam mümkün değil. Biraz oyalanmayı dene." Harry yeniden gözlerini devirdi.

"Tabi, duvarlarla falan konuşurum, nasıl fikir? Louis ben çooooook sıkıldım! Bu evde çok sıkılıyorum! Biraz daha bu şekilde kalırsam öleceğim!" Harry abartılı bir şekilde konuştuğunda, Louis derin bir nefes verdi.

camboy | larryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin