En sonunda akşam yemeği için yemekhaneye gelmişlerdi.
Yemek sırasına girdiğimizde burada bile düzenin ve disiplinin yoğun olduğunu apaçık bir biçimde görebiliyordunuz.
Gruplar halinde oturulan masalarda bile düzensizlik yoktu. Sıra bize gelince yan tarafta bulunan tabletlerden aldım. Çeşit çeşit yemek, tatlı ve en sonda içecek vardı.
En sevdiklerimi seçip yemek cennetinden yavaş yavaş uzaklaştım . En acı ayrılış bu olsa gerek .
"Bizimkiler hep bu tarafta oturur." Dedi Jisung çenesinin ucu ile Jimin ve Wooyoung'un olduğu masayı göstererek . "Gerçi herkesin belli bir yeri vardır ve hep oraya oturur."
Boş yer var mı diye bakındığımda tek boş yerin onların yanında olduğunu fark ettim. Sevinmiştim. Yabancı birinin yanının boş olması ve benim orda oturmak zorunda olma durumunun ihtimali bile geriyordu .
Yemekleri dökmemek için yavaş yavaş yürürken omzuma çarpan biri ile neredeyse pudingimi döküyordum. Başka bir yemek olsa umursamazdım ama puding... ÇİKOLATALI HEM DE.
"Düzgün yürüsene ." Diyip arkama baktığımda şaşkın bir biçimde bana bakan Taehyun'u görmeyi beklemiyordum .
Kafamı biraz kaldırmam gerekiyordu onunla göz göze gelmek için . Şaşkın yüz ifadesini bozmadan gülmeye başladığında içten içe gerilmiştim.
"İster yürürüm ister uçarım . Sen benim yolumdan çekilmelisin ." Diyip tükürürcesine konuştuğunda Jisung'un öğlen dediği gibi ne kadar kaba olduğunu şimdi anlamıştım.
"Senin hakkında kaba derlerken haklılarmış." Dedim kendi kendime sessiz bir biçimde . Yemekhanenin uğultusundan sadece kendim duydum sanıyordum.
"Ne dedin sen?" Duymuş muydu beni?
"Demedim bir şey." Yüzüne bakarsam, gözlerine bakarsam eğer taşa dönecekmiş gibi hissediyordum .
"Sana bir şey dedin , dedim. Söyle ." Sesini yükseltmesine gerek yoktu kalın olan sesi yeterince ürktücüydü.
"Senin hakkında kaba demişlerdi haklılarmış bir de ürktücüsün." Yüzüme inecek bir yumruk bekledim . Bekledim ... Gelmedi.
Yüzümü yerden kaldırıp tüm cesaretim ile yüzüne baktığımda alayla gülen ifadesini gördüm.
" Bak velet-"
"Aynı yaştayız, velet değilim."
Yüzündeki alaycıl gülümseme yavaş yavaş gerçek bir gülümsemeye dönmüştü. Gerçek gülümsemesi...
"Ruhen aynı yaşta olduğumuzu sanmıyorum . Kulağını aç ve iyi dinle. Jisung faresi anlatmamış sanırım sana beni kötülerken . Buranın sahibi benim. Her açıdan. Tek kelimeme bakar geceyi hücrede geçirip geçirmeyeceğin. Ufak tefek bir şeysin yapma bunu kendine . Git ye yemeğini." Bir çocuk ile konuşur gibi tane tane konuşmuş, anlatmıştı.
Elimdeki yemek tabletini sıkmaktan ellerim acıyordu şimdi . Güçlü olsaydım. Eğer güçlü biri olsaydım yüzüne bir yumruk atmak isterdim. Fakat ardından gelecek olan yumrukları kaldıramayacağımı biliyordum.
"Kaba." Diyip arkamı döndüğümde. Sabır dilenircesine aldığı nefes ile korkup hızlıca Jisung'ların yanına gittim. Arkama bakmaya korkuyordum .
Masaya oturduğumda,
" Bişi yaptı mı o barzo sana ." Dedi hemen Jimin.
"Barzo?" Ne demek ki bu?
"Taehyung desene Jimin . Adamın ismini kullanmamak için elinden geleni yapıyorsun. " Diyerek araya girdi çatalı ile salatasından soğanları ayıklayan Wooyoung.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İn Distant Lands • Taekook
Teen FictionJeon Jungkook, Sillage'a girmeye hak kazanan birkaç öğrenciden biriydi ve burası dışarıdan normal bir yatılı okul gibi görünse de, aslında pek çok gizemle doluydu. . . ☄Taekook ☄Yoonmin ☄Minsung ☄Woosan . . 28.05. 2021☼