İn Distant Lands • Taekook

•Kütüphane• 4

Gece tuvalete kalktığım sırada duyduğum ağlama sesi ile diken diken olmuştu tüylerim. Dakikalarca sesin geçmesini beklemiştim fakat devam etmişti. Bir ara kalkıp Wooyoung'u uyandırmayı bile düşünmüştüm.

Şu an ise kapıyı sessizce açmış, parmak uçlarımda sese doğru ilerliyordum. Bu cesaret nereden geliyordu hiçbir fikrim yoktu fakat merakım her zaman her şeyden üstündü.

İçimde karnımı ağrıtan bir korku oluşmaya başlamıştı, merdivenlerden yukarı çıktığım sırada.

Çıplak ayaklarım ve şortum ile serin mekan sayesinde üşümeye başlamıştım.

Ses bilmediğim bir yerden geliyordu. Eğer beni şu an bu halde bir görevli görse kesinlikle büyük bir ceza alırdım yada bu gecenin geri kalanı hücrede geçerdi.

Temkinli bir biçimde koridorda ilerlerken üzerinde kütüphane yazan büyük kapının önünde durmuş buldum kendimi. Ses buradan geliyordu. Elim kapının koluna gittiği sırada, içimden bildiğim tüm duaları okuyordum.

Aklıma Harry Potter'daki tuvalet hayaleti olan kız geliyordu. İçim biraz daha ürperiyordu böylelikle. O da geceleri ağlıyordu.

Kapıyı açtığımda küçük bir gıcırtı çıktı kapıdan. Sessiz kütüphane öylece yayıldı gıcırtının tiz sesi. Ardından ağlama sesi durdu. Ve hiç beklemediğim bir ses geldi.

"Kimsin?" Taehyung mu?

Kelime ağzında yuvarlanırken acaba içmiş midir sorusunu içimden geçirmeden edemedim.

"Benim Jeon Jungkook." Saniyelerce ses gelmedi.

Camlardan gelen ay ışığı ile kütüphane oldukça ürkütücü görünüyordu. Ayak uçlarımdan saç diplerime kadar ürperdiğimi hissedebiliyordum.

"Dik başlı Velet?" Galiba gerçekten içmişti. Sözcükler ağzından tamamen yayvan bir şekilde çıkıyordu.

Sesinin geldiği yöne doğru çevirdim adımlarımı.

"Evet benim o." Diyip gözlerimi devirdim bir yandan . Kıkırtısını duyduğumda garip hissettim. Güzel bir sesti.

Kütüphanenin dev camının önündeki kısımda oturmuştu. Ay ışığı yüzüne çarparken daha önce fark etmediğim bir şeyi fark etmiştim.

Kim Taehyung yakışıklıydı. Kim Taehyung ay ışığı altında tüm kötü özelliklerini unutturacak kadar yakışıklıydı.

Kafasını arkaya atmıştı. Sessiz göz yaşları parlıyarak iniyordu yanaklarından. Yutkundukça hareket eden adem elması ise dehşet vericiydi.

Elindeki içkiden bir yudum alırken o, ben de yanına oturmuştum.

"Her yerdesin."

Gözlerim salladığım ayaklarımdan ona doğru yol almıştı.

"Ben mi?"

"Hmhm."

Gülümsüyordu. Ben ise oldukça şaşkındım.

Ardından o gergin sessizlik doldu kütüphaneye.

"Sen de mi onlar gibisin?" Diyip sesi ile yıktı gerginliği.

Gözleri kapalıydı bir an dahi olsun açamamıştı.

"Kim gibi? Nasıl?"

Göz yaşlarının yerini içkisinden aldığı yudumlar kapmıştı.

"Jisung gibi Gay misin yada Jimin gibi , ne bileyim yani lgbt bireyi misin ?"

Gözlerini açmıştı ama camın kubbesindeydi gözleri.