Giriş

62 6 2
                                    


Arkadaşlar bu benim ilk hikayem. Daha önce yazdığım bir şeyler vardı ama yayınlama fırsatı bulamamıştım.
Bu, giriş bölümü olduğu için üçüncü kişi ağzından yazdım. Yani diğer bölümleri birinci kişi ağzından yazacağım. Votelerinizi bekliyorum.

İyi okumalar... :)

SİYAH DÜŞLER- GİRİŞ

Her gün geçtiği Beyaz Jel barının kapısının önünden geçiyordu Murat. Bugün babası yine rahat durmamış, eve içkili gelmiş, gece beraber olacağı kız onu ektiği için sinirini annesinden çıkarmıştı. Zengin bir iş adamının insanların gözünde bu kadar düşmesinin onur kırıcı olacağını düşündüğü için her gece Murat'ı tehdit ediyordu. Bu tehditlere dayanamayıp kapıyı çekip çıkan Murat soluğu Fatih'in yanında almıştı. Çünkü dövüşecekti. Hayatında en çok zevk aldığı şeyi yapacaktı. Belki oradan kopardığı paralarla kaçıp annesiyle kendilerine yeni bir hayat kurabilirlerdi. Sadece imkansız bir hayal diye geçirdi içinden Murat. Barın merdivenlerinden inerken annesini düşündü. O adamla yalnız başına bırakmak zorunda kalmıştı kadını. Çünkü annesinin yüzündeki yaralara veya morluklara bakabilecek kadar iyi hissetmiyordu kendini.

Fatih'in odasının kapısını çalmadan içeri dalan Murat, kafasını dosyalara gömmüş bir Fatih görmeyi planlamıyordu. Fatih onun çocukluk arkadaşıydı. Bir ay farkla Fatih büyüktü. Büyük ela gözleriyle Murat'ın suratına bakıp bir şeyler olduğunu anlaması sadece beş saniyesini aldı. Önünde ki dosyaları kapatıp dirseklerini masaya dayayarak ellerini çenesinde birleştirdi. Bu onun anlat deme şekliydi. Murat göz devirip masanın önünde ki koltuklardan birine oturdu.

"Her zaman ki şeyler." diyerek sözü kısa kesmeyi tercih etti. Fatih anlamış olacak ki telefona uzanıp birileriyle konuştu. Telefonu kapattığında boş gözlerle Murat'a bakmaya başladı.

"Buna bir dur demen gerekiyor artık, biliyorsun değil mi?"

Biliyordu. Hem de çok iyi biliyordu fakat söyleyecek cesareti bulamıyordu kendinde. Sanki söylese herkes onu suçlayacakmış gibi hissediyordu.

"Biliyorum." dedi Murat. Sesi bir fısıltı gibi çıkmıştı. Fatih'in duyup duymadığı umurunda değildi.

"Biliyorsan neden harekete geçmiyorsun? Anneni alıp kaçabilirsin buralardan. Her gece ellerini parçalamak zorunda değilsin, dostum."

Murat bir şey demedi. Yapabileceğini biliyordu. Gidebileceğini biliyordu ama şimdi yapmayacaktı. Sabredecekti. Sabır çok önemliydi. Annesi hep böyle derdi.

Dışarıdan gelen seslerle ikisi de kapıya döndü. Kavga sesleriydi. Burada çok kavga edildiği için umursamadılar. Dışarıdan gelen kadın seslerini duyunca birbirlerine baktılar. Çok tanıdık bir sesti. Murat kalkıp kapıdan çıktı. Tam tahmin ettiğim gibi diye düşündü. Kardelen!

Okula her gün onun için gidiyordu. O mavi gözlerine bakmak için...

Kollarını göğsünde birleştirip izlemeye koyuldu. Adamın biriyle tartışıyordu. Adam sarhoştu ve Kardelen'i sıkıştırmıştı. Kardelen adama küfrediyordu. Adam iyice üzerine gitmeye başlayınca Murat dayanamayıp bir adım atmıştı ki adam birden yere düştü. Kardelen adama yumruk atmıştı. Murat, işte benim kızım diye düşünerek gururla gülümsedi. Kardelen adama tekme atmaya başlayınca adam yalvarmaya başladı. Zaten sarhoştu. Bir de onun üzerine Kardelen vurunca adamın iyice beyni karışmıştı. Hem küfrediyor hem de vuruyordu. Adam iyice kötü olunca Murat öne gidip Kardelen'i durdurmaya çalıştı. Tabi ki bu Kardelen'in yanlışlıkla yumruk atmasıyla sona erdi. En sonunda sinirlenip Kardelen'i kucakladığı gibi odaya soktu. Hala adama küfrediyordu.

"Orospu çocuğu! Eğer bir daha o ellerin bana değerse kırarım. Anladın mı beni? Anladın mı?"
Fatih ise dışarıda ki kalabalığı dağıtmaya çalışıyordu. Kapıyı arkalarından kapattı. Kardelen adama sövmeyi bırakmış şimdi de Murat'a sövmeye başlamıştı.

Bir kaç dakika sonra Kardelen sakinleşince Murat ince belini sardığı kollarını çekti. Kardelen hemen geri çekilip Murat'a doğru döndü. Gözlerinde öfke kırıntıları vardı. Ellerini yumruk yapıp Murat'a doğru bir adım geldi. Sonra geri gitti. Vursam mı, vurmasam mı diye düşünüyordu sanırım. Murat ise sadece onu izliyordu. En sonunda dayanamayıp konuşan Kardelen oldu.

"Bunlar hep senin yüzünden başıma geldi. Biliyorsun değil mi?!" Murat Kardelen'in yükselen sesine karşılık olarak önünde ki deri koltuğa oturdu. Tepki vermiyordu.

"Buraya gelen sensin. Benim suçum ne?"

"Ne demek benim suçum ne?! Ne demek benim suçum ne?! Ben buraya senin yüzünden geldim. " sonunda sesi bir fısıltı gibi çıkmıştı. Murat kafasını çevirip arkasında ki Kardelen'e baktı. Yeşil gözlerinde öfke vardı. Sonra önüne döndü. Bir şey demeyecekti. Çünkü derse işler farklı yerlere giderdi.

Bir kaç dakika kimse bir şey söylemedi. Kardelen tam ağzını açmıştı ki kapı açıldı ve içeri Fatih girdi. Murat'a bir kaç saniye boyunca anlamlı anlamlı bakınca Murat anlamış olacak ki ayağa kalktı. Kardelen'e hiç bakmadan kapıya yönelmişti ki Kardelen'in dediği şeyle yerinde donakaldı.

"Ben hamileyim."

Siyah DüşlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin