Kader, zamanın içine ilmek ilmek kan işledi. Kader, onların hikayesinde kanı temsil etti. Onların ruhları kandı, onların ruhları acıydı, onların ruhları esirdi.
Onların ruhları yaraydı. Onların ruhları, birbirine merhemdi.
Onların ruhları zehirdi. Onların ruhları, birbirine şifaydı.
Onların ruhları kederdi. Onların ruhları, birbirine tebessümdü.
Ama onların ruhları ölümdü.
Onlar ruhsuzdu.
""
Kaderin bu hikaye için ağlarını ördüğü günlerden biriydi. Güneş tepedeydi ve yakıcı bir sıcak vardı. Küçük kız okul servisine bindi. Okuldan çıkış saatleri gelmişti. Sıcak havalardan nefret ediyordu. Terlemişti. Güneş çok kızgındı. Bu lafı annesinden öğrenmişti her şeyi öğrendiği gibi.
"Güneş nasıl kızgın oluyor ki anne?" diye sormuştu annesine. "Niye sinirlenmiş bize, biz ona bir şey mi yaptık?"
Meraklıydı. Çok meraklıydı hem de. Çok soru sorardı. Ama onun sorularını sabırla bir tek annesi dinlerdi. Bir anda zihninden bir çok şey geçiyor olabilirdi.
Düşüncelerinden sıyrılarak servise binmeden önce servisci amcaya selam verdi. Küçük tombul ellerini kaldırdı, ona sallayarak içeriye geçti ve sıra sıra dizilmiş olan koltuklardan kendininkini bularak çantasını çıkardı ,koltuğa oturdu.
Bugün annesine göstermek için sabırsızlandığı bir şey vardı. İçi içine sığmıyordu. Annesi ona "eğer dersini geçersen, öğretmeninden aferin kaşesi alırsan seni lunaparka götüreceğim. Ayrıca o gece de birlikte kitap okuyacağız demişti.
Annesi sözünü tutardı.
Servis birkaç arkadaşını evine bıraktıktan sonra sıra ona gelmişti. Yerinde duramıyordu. Kıpır kıpırdı.
Ve biraz sonra olacaklardan habersizdi. Kaderin ördüğü ağlardan da. Evlerine doğru yaklaşmışlardı. Küçük kız çantasını almak için eğildi ve çantasını küçük omuzlarından zorlanarak geçirdi. Şoför amca arabayı tam evlerinin önünde durdurmuştu. Hep öyle yapardı zaten. Adımlarını hızlandırdı ve arabadan inmeden önce arkadaşlarına ve tekrar servisci amcaya el salladı. Zıplayarak arabadan indi ve yine seke seke evin kapısına gitmek için yürüdü. Kapının zilini çalmak için hazırlanıyordu ki gördüğü şey ile bu düşüncesinden vazgeçmek zorunda kaldı ve şaşırdı.
Evlerinin kapıları açıktı. "Neden kapı açık ki?" diye düşünmeden edemedi. Bunu da merak etmişti ki bunu zaten herkes merak ederdi.
Sonra tekrar aklına gelen düşünce ile gülümsedi. "Acaba annesi ona sürpriz mi yapacaktı?"
Hiçbir şeyden haberi yoktu.
"Anne" diye seslendi içeriye girmeden önce.
Ama annesi ses vermedi. Yavaş adımlar ile evine girdi. Ev çok soğuktu ve tüm pencereler açıktı.
"Baba" diye seslendi bu kez. Annesinin evde olmadığı zamanlar babası evde olurdu ve onu yalnız bırakmazlardı.
Babasından da ses gelmedi. Artık içeriye girmişti ve dış kapıyı kapattı. Evde çalışan yardımcı ablalarına seslendi.
Ama onlarda ses vermemişlerdi. Bu çok garipti.
Bir kere daha böyle olmuştu. Annesinin doğum günüydü. Babası annesine sürpriz yapacaktı diye herkes bir yere saklanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN KUŞKUSU
Teen FictionKader, zamanın içine ilmek ilmek kan işledi. Kader, onların hikayesinde kanı temsil etti. Onların ruhları kandı, onların ruhları acıydı, onların ruhları tutsaktı, onların ruhları geceydi. Onların ruhları ölümdü. Onlar ruhsuzdu.