-Sizi denek olarak kullandık ve kullanacağız böyle olmasını bizde beklemiyorduk. Hemen kapıları kapatııın !
Ne neler oluyordu düşünmeme bile vakit olmamıştı hemen çıkışa doğru koşmaya başlamıştık bunlar kötü insanlardı. Merih önde biz arkasında koşuyorduk bizi gören diğer mahkumlar buraya kapatılmışlar da bizi görünce koşmaya başladılar . Kapı kapandı olamaz Doğa yoktu yanımızda içeride kalmış olmalıydı. Meriç Doğa yı almadan gidemem diye geri dönüyordu. Enes onu tuttu ve koşmaya devam ettik o sırada görevli çoktan arabasına binmiş bizi takip ediyordu ve bizi yakaladı ama yanımızda meriç yoktu o başarmıştı kaçmıştı. Bizi tekrar su kaydıraklarının olduğu yere getirdi ve telefonlarımızı akıllı saatlerimizi topladılar. Doğa buradaydı ve meriç nerede diye sordu. Ona sessizce:
- 'O kaçtı. Bizi buradan çıkaracak' dedim. Ağlıyordu herkes bize burada ne yapacaklardı neden bizi burada tutuyorlardı ? Görevliler bizi bir odaya kapatıp Meriç'i aramak için gittiler. Çünkü Meriç onlar için büyük tehlikeydi. Bu havasız yerde ne kadar kaldık bilmiyorum ama kapı açıldı ve yaşlı bir kadın yemeklerimizi yere koyup gitti. Açlıktan ölüyordum ama yemeyecektim. Çünkü ya zehirliyse ya bizi öldüreceklerse ? Sonra saatler geçti ve buradan kurtulmak için her kafadan çıkan sesler sustu. Gözlerim kapanmıştı bile. Sabah çığlık sesleriyle uyandım. Enes'in sırtına çıkıp camdan bakmaya çalıştım. Su kaydırağına sırayla aynı kıyafetli birilerini koyuyorlar ve onlarda ağlayarak bağırarak yardım istiyorlardı. Aman Allah 'ım nereye düştük biz böyle diye bağırdım. Olanları anlattım ve onlara yardım etmemiz gerektiğini söyledim. O sırada kapı açıldı ve yine o yaşlı kadın elinde 3 tane aynı renk tulumla belirmişti.
- Bunları giymeniz gerekiyor. Dedi ve gitti. Az önce kaydıraktan zorla kaydırılan insanların üzerindeki kıyafetlerdendi bunlar. Bize de mi aynılarını yapacaklardı. Hemen kaçmalıydık buradan. Biraz zaman geçtikten sonra dün gördüğümüz kirli sakallı görevli geldi ve
- 'Hala giyinmediniz mi? Çabuk giyinin 10 dakikanız var yoksa hepinizi öldürürüz.' dedi ve kapıyı kapattı. Başka çaremiz yoktu. Giyindik. Dediği gibi 10 dakika sonra geldi ve bizi alıp su kaydıraklarının olduğu bölüme götürdü. Doğa'nın dudağına zorla dünki rujlardan sürüp fanusa yerleştirdi ve indirin diye emir verdi. Doğa çok ağlıyordu ve bağırıyordu. Enes küfürler etmeye ellerini ayaklarını çözmeye çalıştı ama 2 kişi Enes'i tuttu ve daha fazla zorluk çıkarırsan bu güzel kızı gözünün önünde parçalara ayırırım dedi bana bakarak. Enes sustu. Sıra bendeydi. Doğa'ya ne olmuştu ? Bana ne olacaktı? Tek bildiğim şey çok korkuyor olmamdı. Ruju sürdüler ve ayaklarımın altındaki kapak açıldı 5 saniye sürdü ama canımdan can gitti yüzüme sıçrayan suyun tadı bile su gibi gelmiyordu bana. İndiğimde ayağa kalkmaya çalıştım ama başım felaket dönüyordu. Noluyordu bana ? Uyandığımda kendimi odada gördüm Enes ve Doğa çok korkmuş ve başımda bekliyorlardı. Enes küfürler savuruyordu etrafa Doğa nolur bizi bırakın diye ağlıyordu. Uyandığımı görünce Enes yanıma gelip: -'iyi misin çok korkuttun bizi.' Dedi. İyiyim dedim ve doğruldum. Bir yol bulmamız lazımdı buradan çıkmalıydık. Meriç nerede kalmıştı? Bizi neden kurtarmıyorlardı? Ailelerimiz bizi aramaya başlamışlar mıdır acaba? Kafamda dönen bin türlü soruyla birlikte ilerleyen saatte gözlerimi kapattım.. Uyandığımda her şeyin koca bir kabustan ibaret olduğunu görmek istiyordum tek dileğim buydu..
