Ben 🤝 kurgu ile alakası olmayan şarkılar dinleyip bölüm yazmak.
-----
Son dersiminde bitmesi üzerine kendimi kampüsün bahçesine adeta atmıştım .
Bilim üzerine okuyordum. Babamın yanında ona yarfım etmem/çalışmam baya uzun zamanlara dayanıyor. Zamanla da bilimle uğraşmak hoşuma gitmişti ve bu alanda ilerlemek istediğimi fark etmiştim. Etrafimdaki herkes buna şaşırmıstı. Onlara göre bu meslek bana göre değildi. Hatta bazı kişiler beni bu mesleği okumaya babamın zorladığını bile düşünüyordu.
Hadi ama böyle düşünmeleri çok saçmaydı. Babam , benim babam hani Marco Manoban olan benimle ilgilenmeyi bırak konuşmuyordu ki beni bir şeye zorlasın. Zorlamayı geç benim hayatıma hiç karışmamıştı ki. Hayatıma dahil olması gereken konularda o laboratuvarındaydı.
Ah doğru ya nasıl unuturum! Sadece ona yardım ederken konuşuyorduk. Onda da konumuz bilim,zaman ve evrendi.
Babamı sevmiyor değildim, onu seviyordum. Belki de onca şeye rağmen hala onun yanında olmam ona olan sevgimdendi.
Sadece belki... belki bir anlık dahi olsa nasıl olduğumu, neler yaptığımı sorar diye bir umut bekliyordum.
Evet ben babası tarafından sevilmeye aç bir kızdım.
Babam kişisi arıyor....
Harika bir zamanlama
Boğazımı temizledim ve aramayı daha da bekletmeden açtım.
"Efendim baba"
"Yanıma gel. Hızlı ol zamanımız yok."
"Tamam baba"
Telefonu kapatmıştı.
Sabah Jisoo'nun evinden derslerim yüzünden erkenden çıkmak zorunda kalınca dün olanları konuşamamıştık. Bende derslerden sonra Soo'nun yanına gitmeyi planlıyordum ama babam çağırdığı için bu plan yatmıstı. Babamı bekletemem ya da ekemem. O bu tür şeyleri sevmez.
~~~~
Laboratuvarın önüne gelmiştim. Öyle çok güzel bir yerde değildi. Arka sokakların birinde bodrum katında olan karanlık bir yerdeydi.
Babam parası olmadığından değil dikkat çekmemesi için böyle bir yer tercih etmişti. Ne kadar dışarıdan kötü ve çökmüş gözükse de içi bir sandık hazine kadar değerliydi.
Şifreyi yazarak kapıyı açtım . İçeri girdiğimde ilk işim üstümde ki paltomu çıkarıp beyaz önlüğümü giymek olmuştu.
Koridoru aşıp laboratuvarın ana merkezine (her şeyin yapıldığı ana alan) geldiğimde babamı görememiştim. Genelde burda olurdu. Babama seslendim.
"Baba! Baba, ben geldim."
"Baba, nerdesin?"
Etrafa iyice bakınmıştım ama yine de yoktu. Ana merkeze tekrar döndüğümde etrafa dikkatli bakmam sonucu gördüğüm şey ile dilim tutulmuştu.
Bu, bu imkansızdı.
O nasıl yapabilmişti?
Ya kullandıysa?
Bu bir zaman makinesiydi.
Makinenin yanında bulunan notlara baktığımda zaman makinesinin bittiğini anlamıştım.
Babam böyle bir şey nasıl yapabilmişti. Bu çok fazlaydı. Yanlış kullanımı felaketlere yol açabilirdi. Ne amaçla bunu yapmıştı? Şu an nerdeydiydi? Onunla konuşmalıyım.
Bir dakika
Yoksa...
Tanrım, inanamıyorum.
Yapmıştı.
Babam zaman makinesini kullanmıştı.
Ne yapıcaktım? Bu makineyi ne yapıcaktım? Saklamalımıydım yoksa bende babamın peşinden mi gitmeliydim? Onu bulup her şeyi sormalı mıydım yoksa onu beklemelimiydim? Tanrım bana yardım et
Ne yapacağımı bilmiyorum.
-----------
Merhaba bu hikayeyi yayınlarmıyım bilmiyorum ama bu hikayeyi yazmak hoşuma gidiyor . Eğer gidişatta güzel olursa yayınlarım.
Bölüm hakkında ki düşünceleriniz nedir?
Umarım bolumu beğenmişsinizdir. Beğendiyseniz lutfen alttaki yilfıza basıp oy verirmisiniz?
Kendinize iyi bakın
Ily💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A Place In Time |TaeLiceKook|
Science FictionBir tarafta kalbi ilk defa aşkla tanışan Jungkook diğer tarafta Joseon dönemi Hükümdarı Kim Jae in'nin oğlu veliaht prens Kim Taehyung. - Lalisa bir gün babasının ortadan kaybolması ile onu bulmak için babasının icadı olan zaman makinesini kullanar...