Türkiye'nin kırk yıllık terörle mücadelesi 2015-2016'da tüm hızıyla sürerken Doğu Anadolu Bölgesi'nde teröristler Çözüm Süreci'nin de etkisiyle birçok şehirde hendekler açmış, ilçe merkezlerini patlayıcılarla dolu barikatlarla, evleri birbirine adeta karınca yuvasını andıracak şekilde tünellerle donatmışlardı.
Silopi, Cizre, Sur gibi birçok ilçede kurulan ve neredeyse PKK'ya ait özerk bölge haline gelecek ilçelerdeki teröristlere karşı "Hendek Operasyonları" başlatılmıştı.
Türk ordusu ve Özel Harekat Polisleri'nin tam bir uyum içinde gerçekleştirdiği operasyonlarla bu ilçelerde yeniden Türkiye Cumhuriyeti Devleti otoritesini kurmuş, asayişi sağlamıştı ve
patlayıcılar temizlenerek bu ilçeler yeniden inşa edilmişti.Bu operasyonlarda Şırnak il merkezinde, Sur, Nusaybin, Yüksekova, Şemdinli, Çukurca'da 249 asker, polis ve korucu şehit olurken toplam 465 asker, polis ve korucu yaralanmıştı.
Bugün Türkiye'nin yoğun ve hızlı değişen gündeminde unutulsa da o dönemde herkesin gözü kulağı oradaydı.
Haber kanalları sabah ve akşam bütün haberlerde operasyonları yayınlıyor, halk da haberlerde bu operasyonu izliyordu.
İlçelerde kurulan hendekleri, barikatları ve tünelleri gördükçe herkesin ağzı açık kalıyordu.
Doğu illerimizde adeta ayrı birer şehir kurulmuştu.
Dahası teröristlerin TBMM'deki temsilcisi olan ve kendilerine Halkların Demokratik Partisi (HDP) diyen bir siyasi parti de kazandıkları belediyelerin elindeki bütün imkanları bu hendekler, barikat ve tüneller için teröristlerin eline veriyordu.
Devleti, onun verdiği kaynaklarla ve onun sağladığı imkanlarla vuruyorlardı.1 sene süren bu operasyonlardan sonra bu ilçelerde tam bir huzur geç de olsa bugün sağlanmış durumda.
Artık PKK veya Deaş adlı radikal İslamcı örgüt şehirlerimizde canlı bomba saldırıları, kanlı köy ve karakol baskınları yapamıyor; artık PKK'ya, yuvası Kandil'de bile rahat yok.Eskiden askerimizin giremediği yerlerde şimdi birer askeri üssümüz var ve şanlı Türk bayrağı oralarda dalgalanırken tüm dünyaya bir mesaj yolluyor:
"Türkiye Cumhuriyeti'nin kimseye çapulcuya verecek tek karış toprağı yoktur!"
☆☆☆
"Yıllar oldu." dedi. "Tam on beş sene."
Keskin bakışlarla, karşısında omuz omuza vermişcesine sıralanmış ulu dağlara bakıyordu.
"Buralarda adım atılmadık yer bırakmamıştık."
Derin bir nefes aldı. Gözünün önünden aradan geçen yıllar geçiyordu.
Filmlerde nasıl ölenlerin gözüne tüm hayatı bir film şeridi gibi gelip geçerse aynısını şimdi o yaşıyordu.
Ne kadar değişmiş buralar!" diye hayıflandı. Eliyle karşı tepeyi göstererek:
"Şurdaki ağaçları söküp tarla açmışlar, karşıda yeni bir pınar açılmış, herkes traktör de almış. Eskiden bir iki kişi de ancak vardı."Arkasını döndü. Uzun süre damlı kerpiç evlerden oluşan köye bakıp derin bir nefes alarak bir adım sağındaki Esme'ye baktı.
"Sevdin mi burayı?" diye sordu.
Esme kumaş bir pantolon, mavi bir gömlek, üstüne de koyu renk paltosunu giymiş Kurtyollu gibi dağlara bakıyordu.
Dağlardan esen ılık bir meltem saçını dalgalandırıyor ve saçı sık sık yüzüne doğru yayılıyordu.
"Burayı sevmemek elde değil ki." dedi. "Ne zamandır böyle harika bir doğa görmemiştim."
"Öyledir buralar."
"Temiz ve serin hava iyi geldi. Geldiğimiz iyi oldu."
"Daha çok güzellikler göreceksin. Bu daha ne ki!"
Esme yüzünde geldiğinden beri eksik olmayan bir tebessümle bakıyordu etrafa.☆☆☆
Geleli yalnızca iki saat geçmişti. Kurtyollu yıllardır gelmediği bu dağlara, yaylalara bakmaya doyamıyordu.
Değişen çok şey vardı ve değişen her şeyin eskisini tekrar tekrar hatırlıyor, bu acı hatıralı günleri tekrar yad ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTYOLLU
General Fiction20 yıl sonra hayatını değiştiren sevdiği Savcı Esme ile Kurtyollu arasında tekrar alevlenen bir aşkın ve perde arkasında Türkiye'nin 40 yıllık terörle mücadelesinin hikayesi...