1. Açık Artırma
Gökyüzünü ikiye yaracak şiddetteki yıldırımlar yere indiğinde masum sokak lambalarını patlatıyordu, yine birileri karanlıkta kalıyordu.
Zifiri siyahlıktaki yansımama baktım. Pencerenin arkasından dışarıyı seyrederken iki elim ile sardığım lacivert kupanın içerisinde ki simsiyah olan kahvenin acı kokusu burnuma geldiğinde bakışlarımı kahveye indirdim. Yansımamdaki karanlıkla göz göze geldim. Kahvemden iki yudum aldıktan sonra kupayı ahşap sehpaya bıraktım ve sağlık çantasının bulunduğu banyoya gittim.Buzlu camı olan dolabın kapağını açtım ve kutuyu elime alıp odaya geçtim. Kutudan tentürdiyot ve pamuğu alıp tekrar banyoya döndüm. Pamuğa tentürdiyotu dökerken fazla aşağıya eğmiş olacağım ki sıvı ilaç parmaklarımın arasına bulaştı. Bunu umursamadan yaptığım işe devam ettim. Normalde yaralansam da herhangi bir işlem uygulamazdım çünkü bunu da umursamazdım. Ama bugün sol şakağımda olan yarayı temizlemek zorundaydım, bugün günlerden cumartesiydi babamın yanına gidecektim ve eğer yaralandığımı görürse endişelenebilirdi.
Pamuğu şakağıma değdirdiğimde bir an olsun düşünmeden yaraya bastırdım. Yoğun yakıcı acı vücuduma yayıldığında kor etrafa acımasızca saçılıyordu, dişlerimi sıktım. Yarayı temizledikten sonra sağlık çantasını kaldırdım ve sehpanın üzerine bıraktığım kupayı aldım. Kahvem henüz yarıdaydı ve buz gibi olmuştu. Kupanın içindekini dökmeye içim el vermeyince kahveyi büyük yudumla içip bitirdim ve lavabonun içine bıraktım. Saat henüz sabah yedi buçuktu ve gün yeni yeni aydınlanıyordu. Genellikle sabahları kahvaltı etmediğimden bu sabah da bir şeyler yiyesim gelmedi.
Koltuğun üzerine kendimi attım ve başımı arkaya yaslayıp gözlerimi kapattığımda bir süre öylece bekledim. Daha fazla oturursam mayışırım düşüncesiyle kalkıp duş almak istedim. Banyoya girdim, üzerimdeki kıyafetleri bedenimden koparıp bir kenara attım. Duşa kabine girip duş başlığını ayarlayıp musluğu açtım, kış ayında yağan kar kadar soğuk olan suyun altına geçtim.
Saç diplerime değen su ayak uçlarıma kadar süzüldü. Bedenim, buz gibi olan suda yabancılık çekmiyordu, alışmıştım. Yaklaşık on beş dakika sonra duştan çıktıktan sonra üzerime rahat şeyler giydim ve mutfak tezgahının üzerinde ekranı kapalı duran laptopumu aldım. Dizlerimin üzerine koyduktan sonra koltukta kendime yer açıp rahatça yerleştim. Genellikle salonda vakit geçirdiğimden en çok eşyam burada olurdu. Whatsapp'a girdiğimde ekipten bu sabah gelen mesajlar vardı.
EKİP
BATURAY: Günaydın cemaat. Bugün karga bokunu yemeden uyandım. (07.02)
TUĞÇE: Neden? (07. 03)
BATURAY: Elim değmiş alarm kurmuşum sabahın köründe uyandım. Bu nasıl acıdır Ya Rabbi.. (07.03)
ALAZ: Elinin değmesi için önce saate girmen gerekiyordu ardından alarma ve sonrasından ekleme işareti olan sembole basman gerekiyordu. (07.05)
GÖKAY: ANLIYORUM... (07.07)
ASRIN: Bu arkadaşın zekiliği beni bitiriyor. (07.08)
BATURAY: Uyandığım için sayende pişman oldum. Nereden bileyim ben telefon cebimdeyken bir yerlere girip alarm kurduğumu, ne bu tantana? (07.09)
ZAHİR DEMİRALP: Arkadaşlar burada lütfen önemli meselelerimizi konuşalım. Alaz, yarınki açık artırmanın olacağı adresi bulabildin mi? (07.10)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asil Ateş
General FictionHer akşam güneş farklı şekillerde batıyor. Farklı yerlerde, farklı kimselere. Bazen batsa da o güneş, gece dahi yakıyor. Batan her güneş alışagelmiş eylemden ibaret olsa da farklı batışlar ölümü simgeliyor. Bazen zamansız anda çalan telefon batırıyo...