Mutfaktaki dumanı kovmaya çalışırken söylenen Hoseok geriye kalan dört kişiyi fazlasıyla güldürüyordu. Eve girdikten sonra Jimin Jungkook'u öyle hızlı odasına itmişti ki havlusu düşmüş ve o sırada içeri geçenler Jungkook'un kalçasıyla karşılaşmıştı. Rezilliklerin ardı arkası kesilmezken yemek yapacağım diye fırının derecesini 250 yapan Jimin yemeği unutmuş ve yanmıştı. Yangın sensörleri çalışmasın diye evin her yeri açılmış Jimin ve Jungkook odaya sürgün edilmişti.
Duman oranı azaldığında sonunda oturabilmişlerdi. Odada olan ikili ise nasıl çıkacaklarını düşünüyordu. "Havlu düşmeseydi iyiydi o iyice batırdı bak."
Jimin eline geçen ilk şeyi Jungkook'a fırlattığında havada tutan Jungkook elinde tuttuğu jartiyere baktı. "Neden ikide birde bu jartiyeri bana fırlatıyorsunuz? Bana bir mesaj mı veriyorsun Jimin-ssi?" Yüzü utançtan kıpkırmızı olan Jimin duymamazlıktan gelerek dolaptan Jungkook'a olabilecek kıyafetler çıkardı. "Bunları giyin de gel."
Odadan çıkacakken Jungkook elini tuttuğunda Jimin tebessüm etti. "Sevgililiğimizin ilk gününde böyle şeyler yaşamamız epey garip."
"Olsun, bizi farklı yapan bu olur Minie."
Jimin başını salladı. "Neyse ki eski sevgililerimin kıyafetleri duruyormuş dolapta, sana tam uyar."
Jungkook kaşlarını çattığında, Jimin gülerek odadan çıktı. Arkadaşlarının yanına geldiğinde Taehyung kollarını açtı, arkadaşına koşa koşa sarıldı Jimin. Jungkook birkaç dakika sonra giyinip geldiğinde Seokjin konuştu. "Ben de kıyafetlerim nerede diyorum, Jimin çalmış."
Jungkook rahatlama hissiyle arkasına yaslandı. Gerçekten eski sevgililerinin kıyafetini giymiş olmayı düşünmüyordu bile.
