by the time you've finished your coffee

1K 89 148
                                    


bu kurguyu yazarken herhalde ben de içimi döküyordum, eskiden yazdığım bölümlerde fark ettim:')))

umarım her şey yoluna girer ve derin bir nefes alıp mutlu hissedebiliriz.

iyi okumalar🤍




"Jeongguk, selam."

Joon bedenini öne çıkarıp Taehyung'un kısa kollu giydiğinden ötürü gözlerime parlayan tenine elini koyup gülümsediğinde geri dönüt vermedim, gecesinde sağlam bir becerme yediğim birinin yüzüne gülümseyip kucağına konacak değildim, sadece merakım yenik düşürüyordu beni.

"Merhaba?"

Kapıyı hafif aralamış, ikiliye bakarken Taehyung çok umursamaz bir modda gözüküyor, ellerini ön ceplerine atmış geriye adımlayarak garaja doğru bakıyor gibiydi. Gözlerim ondan çekilmezken üzerine giydiği boru paça kumaş pantolon ve beyaz "celine" yazan tişörtü gözüme çok fazla hitap ediyordu. Sanki giydiklerinin yüzünü arka planda bırakmasını istemiyor gibiydi, vansları ise biraz kirli duruyordu. Saçlarını açık kahve yapmış, dün gördüğüm sosyal medya magazin sitesindeki hâlinden eseri yoktu. Şapkası başını iyi sarıyordu ki çok yakışmış, tatlı duruyordu ve derin bir nefes alarak, kokusunu duyarım belki diye ümit ettim.

"Cüzdanına nüfus cüzdanım girmiş olabilir mi baksana bir."

"Ne? Nasıl mümkün olsun ki bu?"

Hafif içeriye çekilerek kapıyı aralamış, girmek için bulduğu cesaret ile yanıma girdiğinde odunsu bir kokuyu solumuştum. Bana yaklaşıp dudaklarıma eğildiğinde ve kısa bir öpücük aldığında kaşlarım çatıldı, şaşırdım. Bu hareketi biraz yanlış anlaşılmaya müsait duruyordu.

"Dün gece kurcalıyordun, cüzdanlarımız çok benzer."

Taehyung arkadan bir anda öksürdüğünde başımı ona çevirdim, Joon içeriye sanki kırk yıllık dostmuşuz gibi girmişti bile. Gözlerimiz ilk defa kesiştiğinde kalbim bir anda tekledi, fotoğrafına bakmak gibi hissettirmiyordu. Özgüvenli ve dik duruşu nedeniyle güçlü bir karakteri var gibi duruyordu, böyle kişileri çok seviyordum çünkü kendilerinin inadı bana da cesaret veriyordu. Taehyung biraz serseri duruyordu, ellerinin üzerinde ve boynundaki dövmeler çok aykırı, ayrı bir hava katmıştı onun masum diyebileceğim yüzüne. Mahalle serserisi değil de soylu bir adam gibi duruyordu. Ona bakan gözlerim ısrarla bedenini dolanırken birkaç adım attı ve bana hiç utanma göstermeden karşılık vermeye başladı, dudakları kendini bilmişçesine kıvrıldı. Joon içerden bana seslenirken aramızdaki bu saçma bakışmayı kestim ve derin bir nefes alarak arkamı döndüm. Dışarıdan ıslık sesi işitir gibi oldum, çok az bir sesti ama kulaklarıma çalınmıştı çoktan, kalçalarıma bakıyor ve duymamı önemsemeden abaza bir yaklaşımda mı bulunuyordu Kim Taehyung? Hayır, gözüme abaza gelmedi, lanet ediyordum ama öyle gelmiyordu; çok özgüvenli bir erkek gibi gelmişti.

Odama girdiğimde elindeki cüzdanımı kurcalayan adam bakışlarını bana çevirdi ve gülümserken gamzelerini dün gibi bana sundu. Elinde tuttuğu resmi kaldırdı ve çenesi ile gösterirken konuştu, elindeki bebeklik fotoğrafımdı.

"Küçükken masummuşsun, şu hâline bak."

"Hey, ben hâlâ masumum."

"Hadi ordan, dün fena ateşliydin!"

Gözlerimi devirmeden edemedim çünkü akşam akşam uğraşmam gereken derslerim varken şu an karşımda duran dün gece birlikte olduğum adam kendi cüzdanına benim fotoğrafımı cepliyordu. Nüfus cüzdanı da benimkinin arkasından çıktığında teşekkür ederek cüzdanı çalışma masama bıraktı. Ardından kalemlerim ve notlarıma bakarken aşağıdan gelen gürültü sesleri ile başımı ağırca kapıma çevirdim.

f's sl7t | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin