Sevgili Hanako;
Bugün Tsukasa-kun ile konuştuk. Beni onun anlayacağını düşündüm. Sen gittiğinden beri ilk kez gördüm onu. Çok... Hayatsız görünüyordu Hanako-kun.
Kelimenin tam anlamı ile hayatsızdı. Gözlerinde kocaman bir boşluk vardı. Ne mutluluk, ne mutsuzluk vardı. Gözleri kızarmıştı.
Hayaletler ağlayabilir mi Hanako-kun? Hayaletlerin duyguları var mıdır? Hayaletler âşık olabilir mi?
Tsukasa-kun'a sordum. Sevdiğini kollarında kaybetmeyi. Kocaman bir sessizlik hâkim oldu ortama. Nanamine-senpai ve Natsuhiko-senpai sanki evliymiş ve Tsukasa-kun çocuklarıymış gibi bakmışlardı ona.
Sonunda Tsukasa-kun cevapladı sorumu. “Ölmeden ölmenin pişmanlığı gibi...” dedi. Sadece bunu söyledi, sonra da gitti zaten.
Gerçekten öyle mi Hanako-kun? Hislerimin anlamı bu mu?
A/N
Kitabın bitmesine iki bölüm kaldı ve kalan gereksiz duygusal bölümleri kitabın içine ederek geçirmeyi seviyorum
Neyse Tsukasa'nın diyeceği şey için uzunca düşündüm sonra salladım ne bileyim üşengeç insanım ben
Ve dediği şeyi açıklamak gerekirse aşırı üzücü bir olay karşısında her şeyini kaybetmiş gibi hissetmek ve kendini suçlamak diyebiliriz
Öyle yani