4

163 30 7
                                    

chaeyoungla boş olduğumuz zamanlarda (yani her zaman) uno oynamaya bayılırdık kaybeden kazanana bir şeyler alırdı ve genellikle hep ben kazanırdım.

şu zamana kadar ona aldırmadığım şey kalmamıştı resmen artık ne zaman kazansam ne aldırsam diye düşünüyordum.

1. turu ben kazanınca chaeyoung mızmızlanmış ve 2. turun kazananı belirleyeceği konusunda beni ikna etmişti.  2. tura başlamadan bize mutfaktan atıştırmalık bir şeyler almak için ayağa kalktım.

elimde birkaç paket cips kutusu ve chaeyoung'un favorisi armutlu sodayla gelince hemen elimden soda şişesini kapmış ve içmeye başlamıştı.
sanki 18 değil de 8 yaşında gibi davranıyordu, minicikti.

bir yandan pipetini ısırırken bir yandan da bana gülümseyerek bakıyordu.

"neden öyle bakıyorsun ya." dedim sanki memnun değilmişim gibi.
oysa çok memnundum keşke o güzel gözleri hep bana böyle sevgiyle baksaydı.

eski yerime kurulup ben de içeceğimi aldım ve cevap beklercesine ona baktım.

elini çenesinin altına koyup cevap verdi.

"sen olmasan napardım bilmiyorum mina. muhtemelen hala penceremden gelen geçene bakıp yalnızlıktan sıkıntıdan geçen arabaları sayacaktım."

"deme öyle." dedim cips kutusunu açarken.

içeceğini yere bırakıp bana iyice yaklaştı ve birden kafasını kucağıma koydu.

"saçlarımla oynasana, tıpkı ben küçükken annemin yaptığı gibi."

ellerimi yumuşak saçlarına götürdüğünde keşke hep küçük kalsaydık diye düşündüm.
belki o gün boyu şahit olduğu bağırışları unutmak için hep küçük kalmak istiyordu, ben de onu ilk tanıdığım günlere tekrar tekrar dönmek için istiyordum.

bir bakışın var insan şarkıları hatırlar // michaengHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin