İyi okumalar. 💖
Ufacık not: Oy ve Yorum yapandan para alınmıyor boncuklar lütfen biraz ilgi.💖"İyi olacağız."
Jimin'i sakinleştirmeye çalışırken salonda Jimin, Yoongi ve diğerleriyle birlikte Jeongguk'u bekliyorduk.
"Taehyung, bu işe onu sokmak istediğinden emin misin?" Hobi yanıma gelip sessizce mırıldandığında kafamı sallayarak onayladım.
"Ben henüz sadece ablasını tanırken bile Jeon oyunun merkeziydi."
Hobi anlamamış gibi bakarken ben telefonumdaki bildirimleri kontrol ettim ve üstümü değiştirmek üzere odama adımladım. Her zamankinin aksine açık renk bir kot ve beyaz bol bir gömlek giyerek bir köşesini içime soktum. Aynada saçlarımı düzelterek güneş gözlüğümü, cüzdanımı ve telefonumu koymak için bir bel çantası ayarlayarak tekrar salona adımladım.
"Nereye gidiyorsun?" Jimin merakla sorduğunda arabamın anahtarını ve ince ceketimi de alarak ona döndüm.
"Jeon'la buluşacağız. Onunla konuştuktan sonra eve geliriz. Siz burada kalın." Cümlemin ardından ona ufak bir sarılma vererek diğerlerine bakmadan evden çıktım.
Arabama doğru ilerlerken kafam çok doluydu; fark ettiğim detaylar beni boğacak gibiydi.
Bu onu tanıdığım ilk gündü.
Hızlıca arabayı çalıştırarak Gguk'un numarasını tuşladım. Sesi yorgun çıkıyordu.
"Beni yeterince aşağılamadın mı?"
Derin bir nefes aldım.
"Sana anlatmam gerekenler var, müsaitsen görüşmemiz lazım."
Ufak bir hmm sesinden sonra konum atacağını söyleyerek yüzüme kapattı. İstemsizce güldüm ve aldığım konumla u dönüşü yaparak en kısa yoldan bulunduğu yere vardım.
Geldiğim yer ufak bir siteydi fakat apartmandan çok kafe ve bar bulunuyordu. Mekanlarda gözümü gezdirirken aldığım 'Elpasodayım' mesajıyla birlikte hızla sembolü kırmızı bir boğa olan bara adımladım.
Mekanın girişinde bekleyen Jeon, sabahki kıyafetlerinden farklı olarak simsiyah giyinmiş, gözüme farklı gelmişti.
Bir yere hazırlanmış ve son anda planı iptal olmuş gibi duruyordu. Şaşırmama engel olamayarak yanına geldim ve ufak bir selamın ardından yüzüne bakmadan boş masa bulup dışarıyı görebileceğim şekilde oturdum. Arkamdan geldiğini biliyordum fakat birkaç saat önce ettiğim laftan sonra onu beklememi düşünür müydü emin değilim.
Yanıma gelip oturduğunda yüzüne bakarak bir ipucu aradım.
"Sorun ne?" Bakışlarım garip gelmiş olmalı ki telefonunun kamerasını açarak o da kendi yüzüne bakıyordu.
"Bir sorun yok, planını mı bozdum?" İlgisiz çıkarmaya özen gösterdiğim ses tonum ona inandırıcı gelmemiş olmalıydı ki keyifle gülümsüyordu.
"Hayır, moralim bozuk olduğunda kendime daha iyi bakarım." Gülümsemesini bozmadan cevap verdiğinde kafamı aşağı yukarı sallayarak sessizce 'sevindim' diye mırıldandım.
"Evet hyung, seni dinliyorum." Ellerini masada kavuşturarak ciddi bir ifade takındı. Şimdi gülmüyordu ve bu beni biraz germişti.
"Ablanla aranızda yaşadığınız şeyleri az çok biliyorum, geri kalanı da tahmin etmesi zor şeyler değil. Ablan bu yarışa senin yüzünden katılıyor, seni benimle birlikte gördüğü için." Onaylarcasına kafa salladığında devam ettim.