0.2

1K 70 20
                                    


İyi okumalar. 💖

"Beni bulma umudu? Tanışıyor muyuz?" Açıkçası tedirgin olmuştum. Daha öncesinden bulaştığım bir adam ya da tek gecelik kızlardan birinin abisi olabilirdi.
Tereddütle ona baktığım sırada utangaç bir şekilde gülümsedi. 

"Umudum o yönde." Rahatlamış bir şekilde ben de ona baktığım sırada kafam karışmıştı. Söylediğinden bir anlam çıkarmalı mıydım?

"Beni yanlış anlamanı istemem, Jeongguk. Ama bilirsin, böyle işlerle pek aram yok. Yani demek istediğim-" kelimeleri onu kırmayacak şekilde seçmek istemiştim ama her kelimemde yüzü daha çok düştüğü için devam etme gereği duymadım. Demek istediğimi anlamış olmalı ki hiçbir şey demeden beni kafasıyla onayladı ve arkasını dönerek kimseyle muhatap olmadan arabaların olduğu yere doğru ilerlemeye başladı. 

"Sen, adın neydi?" Diğerlerine göre daha kısa boylu olan konuştuğunda üstüme alınmadım ve Jeongguk'u gözlerimle takip etmeye devam ettim. İleride onun olduğunu düşündüğüm arabanın kaputuna oturmuş telefonuyla ilgileniyor, bir yandan da nereden ve ne ara aldığını anlayamadığım birasını yudumluyordu.

Jimin'in dürtmesiyle önüme döndüm ve tam ona dönecekken "Sana sormuştum. Adın ne?" dedi yine aynı çocuk. Kısaca Taehyung diye yanıtladığım sıra gözlerim hala 18'ine yeni girmiş küçük ergendeydi. Gözlerim bozuktu ama uzaktan anladığım kadarıyla biriyle telefonda tartışıyordu. Kafamı başka yöne çevirmek amacıyla eğeceğim sırada göz göze geldik ve sikeyim, az önce gözlerim bozuk demiştim ama çocuğun gözündeki parıltılar 8 derece miyop insanın bile görebileceği türdendi. Bir süre gözlerimizi birbirimizden çekmeden işimize devam ettik ve sonrasında adımı duymamla bu anlamsız bakışmayı da kesme ihtiyacı hissettim. 

"Tae, sana diyorum. Seninki gelmiş. Bugün Dong ile yarışacakmış." Kelimesi kelimesine çok iyi anladığım cümleyi belki kabullenemediğimden, belki de egomu zedelediğinden anlamamazlıktan gelerek sordum. 

"Kim gelmiş?" Namjoon ise gözlerimin içine bakıp olay çıkarmamam için uyarı sinyalleri göndermeye başladı. 

"Da Eun. Seul yarışlarına dönmüş. Dong Hyun, yani son yarışta ayağını kaydırarak şampiyonluğu elinden aldığın adamla birlikte yarışacakmış. Sebebinin seni hala ölü sanmasından olduğunu düşünüyorlar." Gülerek ona bakmaya başladım.

 "O zaman ona ölmediğimi göstermeliyim sanırım?" Soru sorarcasına verdiğim cevabı bekliyor olacak ki bir iki adım gerileyerek yenilerden özür diledi ve beni kimsenin olmadığı bir yere sürüklemeye başladı. 

"Ne yapacaksın? Son şehir yarışından beri hiçbir etkinliğe katılmadın, kız seni beklemekten kendi kendini mi bitirseydi?" Namjoon sinirli sinirli konuşmaya başladığında gözlerim Da Eun'u arıyordu. Onu bulmam lazımdı. Onu bulup burada olduğumu söylemem ve yarışmak için artık başkasına ihtiyacının kalmadığını söylemeliydim. 

"Namjoon, lütfen onu bulmama yardım eder misin?" Cümlemi anlamaya çalıştığı sırada arabanın kaputuna iyice yerleşmiş ve arkası dönük bir kadınla sohbet eden Jeongguk'u gördüm. Gözlerim yanındaki kadına takıldığında nefes alamadığımı hissediyordum. Jeongguk kafasını bizim olduğumuz tarafa çevirdiği sırada yeniden göz göze geldik. Biliyordu. Tıpkı beni bildiği gibi yanında onunla sohbet eden kadının Da Eun olduğunu da biliyordu. Yanlarına gitmek için hareketlendiğim sırada Joon da benim gördüğümü görmüş olacak ki kolumdan tuttu. 

"Bırak kendisi fark etsin burada olduğunu. O buna değmez, Taehyung." diye fısıldadı bana yaklaşıp. Kafamı onaylarcasına salladıktan sonra çocukların yanına adımlamaya başladık. Jimin ve Hoseok gergince bize bakarken yanlarındaki çocuklar ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Yanlarına vardığımızda 

Old Money ♡ TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin