Acı Gerçekler 3🌼

1K 54 5
                                    

Hatırlatma

"Haklısın oğlum haklısın bende çok utanıyorum. Yüzlerine bakamıyorum. Ama yapacak bir şey yok. Olan oldu bir kere. Sende saklayacaksın değil mi? Zaten benim bir suçum yok. Sanki bunlar yaşanmamış gibi hayatımıza devam edelim olmaz mı oğlum?"

Doruk ne diyeceğini bilmiyordu. Büyük bir ikilemde kalmıştı. Konuşamıyordu öylece boşluğa bakıyordu. Babasına inanmak istiyordu ama bunun doğru olması onun böyle bir şey yapması gerçeğini değiştirmiyordu.

Bir yandan da Asiye'ye bunu anlattığında ona olan bakış açısının ne yönde değişeceğini düşünüyordu. Asiye'nin onu terk etmesini, ondan nefret etmesini hiç istemiyordu. Ama bir yanı da her şeyi Asiye'ye anlatmak istiyordu.

İlişkide güven çok önemliydi. Onun güvenini boşa çıkarmak istemiyordu. Ama onu kendinden uzaklaştıracak bir durum yaratmak da istemiyordu.

Beyninde o kadar çok soru vardı ki hiçbirine cevap bulamıyordu. Beyni delirtecek derecede ağrıyordu. Şuan tek istediği şeyin Asiyeyle mutlu olmak olduğunu düşündü. Ama ondan hiçbir şey gizlemek istemiyordu. Düşünceli bir şekilde otururken babası yeniden konuşmaya başladı.

"Oğlum hadi dondun kaldın bi cevap ver aramızda kalacak değil mi bunlar."

"Bilmiyorum baba gerçekten bilmiyorum bu yükle nasıl yaşarım. Asiyelerin yüzüne nasıl bakarım hiçbir şey bilmiyorum şuan. Ama gerçekten saklayabilecegimden emin değilim."

"Saklaman lazım baban için de mi yapamazsın bir kız için babanın hapse girmesini mi istiyorsun?"

"Baba ne alakası var gerçeklerden bahsediyorum bir gün herkes öğrenecek ben söylesem ne değişecek."

"Saçmalamayı kes artık Doruk aramızda kalacak dedim o kadar.

"Baba ben bu sırla nasıl yaşayacağım söyler misin bana lütfen."

"Bir şey olmaz bir süre sonra alışırsın. Ee tabi babam hapse girsin diyorsan git koş söyle Asiyeciğine."

"Baba ben hiçbirinizden vazgeçmek istemiyorum seninde hapse girmeni istemiyorum."

"O zaman saklayacaksın Doruk efendi. Zaten sen ben annen biliyoruz başka bilen yok sen söylemezsen zaten kimse söylemez bu yüzden susup oturacaksın ve o kızdan da ayrılmam gerekiyor."

"Asiyeden neden ayrılıyormuşum ki. Baba hala anlayamadın mı ben onu çok seviyorum bırakamam."

"Ama bırakman gerekiyor ben onun babasının ölmesine sebep oldum. Şimdi o bir gün öğrense bunu senin yüzüne bakar mı sanıyorsun."

"Bakmaz mı?" (Mahsun, üzgün bir şekilde)

"Bakmaz tabiki bu yüzden en iyisi sen ayrıl ondan bir şekilde. Hem tamam anlaştık herhalde sen okuluna bende işimin başına döneyim."

Doruk başka bir şey demeden sessizce kalktı ve holdingten çıktı. Hâlâ her şeyi sorgulamaya devam ediyordu. Nasıl olurdu böyle bir şey Asiyeden ayrılmak zorunda kalacaktı. Ama onu asla unutamayacaktı. Başka bir çıkar yol bulamıyordu. Beyni allak bullak olmuştu. Düzgün düşünemiyordu.

Arabaya doğru giderken gözlerinin yandığını hissetti. Ağlıyordu. İlk defa biri için acı çekiyordu,ağlıyordu ve canı yanıyordu.

Her şeyin farklı olmasını o kadar çok isterdi ki. Babasının böyle bir şey yapmamış olmasını isterdi ve hayatını Asiyeyle geçirmek, onunla gülmek, onunla ağlamak, dertlerini onunla paylaşmak ve birlikte çözmek. Ama şuanki derdini kimseye söyleyemiyordu. Hem Asiye'ye bunu söylese belki bir daha yüzüne dahi bakmazdı. Onu en çok üzen şey de buydu.

Babası yüzünden aralarına büyük, aşılamaz bir duvar örülmüştü. Doruk tam Asiye'nin ona karşı ördüğü duvarı aşmaya başlamışken bu sefer aralarına daha büyük bir duvar örülmüştü. Bunu aşabileceğinden emin değildi. Duvarı aşmak için ilk adım Asiye'ye her şeyi anlatmaktı. Ama bunu da yapamıyordu işte. Kaldığı durum karşısında hiçbir şey yapamıyordu. Bir çıkar yol bulamıyordu.

Düşünceleri onu esir almışken arabayı sahile doğru sürdü. Sahil havasının ona iyi geleceğine inanmıştı. En son sahile Asiyeyle gelmişti. Kısa zamanda birçok anıları olmuştu.

Doruk ondan ayrılmayı aklının ucuna dahi getirmemişti bugüne kadar. Asiyeden ayrılma düşüncesi bile ona çok kötü gelirken şuan ondan ayrılması gerekiyordu. Ama bunu yapmaya gücü yetecek miydi? Sakince ondan ayrılabilecek miydi? Her türlü Asiye ondan nefret edecekti. Çıkmazın içinde kalmıştı ama kurtaracak kimsesi yoktu.

Sahilde birlikte ödev yaptıkları çimlere oturdu. Bir anda anılar film şeridi gibi gözlerinin önünden geçti.

İlk burada Asiye'ye aşktan bahsetmişti. İlk burda onu tanımaya, anlamaya başlamıştı. Gülüşüne, ona bakışına, triplerine aşık olmuştu. Buradaki anıları aklına geldiğinde ufak bir tebessüm etti.

Asiye ona çok iyi gelmişti. Onun sayesinde çok farklı birine dönüşmüştü. Ondan ayrılma düşüncesini beyninden ne kadar atmaya çalışsa da her aklına gelen anıdan sonra beynini kurcalıyordu. Ne diyecekti, nasıl anlatacaktı hiç bilmiyordu. Şuan tek bildiği şey onu çok sevdiğiydi.

Ona tek iyi gelen şey onunla olan güzel anılarını hatırlamaktı. Ayrıldıktan sonra da onu ayakta tutan şeyler anılar ve fotoğraflar olacaktı.

Cebinden telefonunu çıkardı. Parkta Asiye ile çekindikleri fotoğrafı açtı. O gün çok eğlenmişlerdi. Fotoğrafa bakarken gözleri dolmaya başladı. Anılar ne kadar mutlu etse de ayrılacak olmak acı veriyordu.

Bu acıya nasıl katlanacaktı Asiye'yi unutamayacağını çok iyi biliyordu. Kafasına koymuştu. En yakın zamanda bir çıkar yol bulacaktı. Asiyeyle ayrılmayı kaldıramazdı. Ondan vazgeçemezdi.

Fotoğrafa bakarken telefon çaldı. Arayan Asiyeydi. Açıp açmamak arasında gidip geldi. Ama dayanamadı ve açtı şuan sesini duymaya çok ihtiyacı vardı.

"Alo Doruk nerdesin dersler bitecek sen hala gelmedin bir şey mi oldu?"

Doruk ağlamaklı olan sesini düzelterek konuşmaya başladı.

" Asiye işim uzun sürüyor da bugün okula gelemeyeceğim." ( Boğuk bir sesle)

"Sesin neden öyle geliyor neyin var Doruk kötü bir şey olmadı değil mi?"

"Yok bir şey canım sadece boğazıma bir şey oldu biraz da yoruldum da o yüzden öyle çıktı. Merak etme kötü bir şey yok."

"Tamam. Peki cafeye gelecek misin bugün?"

"Bilmiyorum işim biterse gelirim tabi."

"Tamam o zaman öpüyorum seni görüşürüz derse girmem lazım."

"Görüşürüz."

Kendini ağlamamak için zor tutmuştu.

İlk birkaç dakika kendine gelemedi sonra cafeye gidip gitmemek hakkında düşünmeye başladı. Cafeye gitmeyi istiyordu Asiye'yi Selimle yanlız bırakmak istemiyordu. Bu yüzden kendini biraz olsun toparlamaya çalıştı. Mutsuzluğunu Asiye'ye belli etmemeliydi.

Birkaç gün sessiz kalıp düşünmeye karar verdi. Bir yolunu bulmalıydı. Asiyeden vazgeçmeyecekti ne pahasına olursa olsun.

Biraz daha telefonundan fotoğraflarına bakıp kalktı. Arabaya binip cafeye doğru yola çıktı.

- Bölüm Sonu -

Hepinize merhabaaa arkadaşlar.

Bir bölümün daha sonuna

geldim. Yazarken üzüldüm

biraz. Umarım beğenirsiniz. Oy

verip, görüşlerinizi yorumlarda

belirtirseniz çok mutlu olurum.

Keyifli okumalar. 🌼🌷

Ömür Boyu Beraber AsDor 💘Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin