Normalde daha uzun bir bölüm yayınlamayı planlıyordum ama dayanamayıp şimdilik yazdığım kadarıyla geldim. Yorum ve düşüncelerinizi bekliyorum, keyifli okumalar.
"O zaman..." dedi Azer koltuğunda arkasına yaslanırken. "Her şey tamamsa anlaştık?" Gözlerini masadaki tüm adamların üzerinde gezdirdi.
Yaklaşık 1 saat süren toplantının sonuna gelmişlerdi. Azer uzun masanın başında oturuyordu. Karaca ile Ali hemen sağındaki iki sandalyede, Yılmaz'la Kadir de solundaydı. Geri kalanlar da dikdörtgen masanın etrafına dağılmışlardı.
Azer'in sorusu kısık mırıltılarla ve baş sallamalarla onaylandı. Herkes ayaklanırken önce Azer'le tokalaşıp Kurtuluş ailesinin diğer üyelerine de baş selamı verdikten sonra odayı terk etti. Ta ki son adama kadar. Azer'in belki de bu masada en az sevdiği kişi olan Halil Günay çıkmak yerine tam karşılarına geçti.
Karaca adamı baştan ayağa süzerken Azer'in neden bu adamdan hoşlanmadığını anlayabiliyordu. Onu da huzursuz eden bir şeyler vardı. Ancak elle tutulur, somut bir durum olmadığı için iş yapmaya devam ediyorlardı.
"Azer Kurtuluş." Dedi. Sesindeki kendinden emin ton seçiliyordu. "Sizinle özel olarak konuşmak istediğim bir konu var."
Azer gözlerini hafifçe kısarak adama bakarken eliyle uzun masanın arkasında kalan koltukları işaret etti. Onun bu hareketiyle herkes o tarafa yürürken Azer Kadir'in kulağına eğildi. "Sen gidenleri uğurla."
Kadir ikiletmeden çıkarken geri kalanlar koltuklardaki yerlerini aldılar. Azer adamın konuşması için kafasıyla işaret verdi.
"Güçlü bağları olan birine ihtiyacım var." Dedi Halil direkt konuya girerken. "Bir de 1 milyon euroya."
Halil'in sanki sıra arkadaşından kalem silgi istiyormuş gibi rahatlıkla kurduğu cümleden sonra Azer'e baktı Karaca. Adam tüm ciddiyetiyle Halil'den gözlerini ayırmıyordu ama herhangi bir tepki de vermiyordu. Bu konuşmanın pek hayırlı yerlere gitmeyeceğini şimdiden anlayan Ali ve Yılmaz da kadın gibi huzursuz olmaya başlamışlardı.
"Elinin altında, bir telefonunla teyakkuza geçmek için hazırda bekleyen ortaklarına ihtiyacım var." Dedi bir bacağını öbürünün üstüne atıp arkasına iyice yaslanırken. İsteklerini bir bir sıralamış ve bunu çok büyük bir rahatlıkla yapmıştı.
"Bundan ailemin payı ne olacak?" dedi Azer kısa bir düşünmeden sonra. Yılmaz ve Ali şaşkınlıkla göz göze geldiler. Ne yani, Azer adamın bu teklifini kabul mu edecekti?
Sorunun cevabı hiç bekletmeden geldi. "Yüzde 30. İlk yıl payınız 3-4 milyon euro olabilir. Sonra bu rakam elbette ki artacak." Dedi Halil.
"Demek torpil, koruma ve işi finanse etmek için yüzde 30 alacağım öyle mi?" Azer'in sesinden ne düşündüğünü asla ele vermeyen hali odadakileri her defasında daha fazla geriyordu. Eskiden olsa bu teklif babalarına yapılırdı ve karşıdaki kişinin tavrı ve teklifi ne olursa olsun asla fevri bir çıkış gelmezdi. Aslında Azer kardeşler arasında babalarına en çok benzeyendi. Ancak adamın son zamanlarda eski halinden eser kalmadığının farkındalardı. Bu yüzden de ondan gelecek her tepkiye hazırdı Ali ve Yılmaz.
Karaca ise ilk gününde böyle gergin bir durumun içinde bulunuyor olmaktan içten içe keyif alıyordu. Aynı zamanda Azer'in bu teklife ne cevap vereceğini de merak ediyordu.
"Aynen öyle." Dedi Halil. Karşısındaki adamı ikna etmeye yaklaştığını düşünüyordu.
"Neden bana geldin? Bu cömertliği neye borçluyum?" Cümleleri imalı olsa da sesi oldukça ciddiydi Azer'in. Her sorusunda bu teklifi değerlendiriyormuş gibi bir hali vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAMGEZER
RomansaHiç izleyemediğimiz ve belki de hiç izleyemeyeceğimiz AzKar hikayeleri...