Daha Mutlu Olamam - 2

2.2K 104 23
                                    


Yavaşça göz kapaklarını araladı Karaca. Gözlerinin odağını bulması ve nerede olduğunu algılaması birkaç saniyesini aldı. Yatağındaydı. Kafasını yan tarafına çevirip derin bir uykuda olan kocasına baktı. Yataklarındalardı. Azer kafasını diğer tarafa çevirmiş, yüz üstü uyuyordu. Aralarındaki kısa mesafeyi kapatıp burnunu adamın ensesine bastırdı. Şafak henüz sökmemişti ama içerinin zifiri karanlık olmamasından anlaşılıyordu ki çok da bir zaman kalmamıştı. Birkaç saat önceki sevişmelerinden dolayı kasıklarında ince bir sızı vardı ama bu onu rahatsız etmekten çok, garip bir şekilde hoşuna gidiyordu. İşaret parmağını yavaşça adamın ensesinden başlayıp sırtı boyunca gezdirdi.

Tenini seviyordu. Sırtını seviyordu, ellerini pürüzsüz sırtında gezdirmeyi seviyordu. Parmağını daha aşağılara indirdi. Çarşafın örtmediği belindeki gamzeye dokundu. Yüzündeki gamzeleri sevdiği kadar belindekileri de seviyordu. Hatta daha çok seviyordu, çünkü bunlar sadece ona özeldi, başka kimse göremiyordu.

İçine dolan aşkla dudaklarını adamın ensesine bastırdı. Kendisinin özel isteğiyle iyice uzattığı saçlarını kestirmişti. İlk tanıştıkları zamanki gibi görünüyordu şimdi. Saçlarını da seviyordu, saçlarındaki beyazları daha çok. Kollarındaki gücü, sesindeki sertliği, dudaklarındaki tutkuyu ve gözlerindeki aşkı seviyordu. Yirmi küsur yıllık kısa sayılacak hayatındaki güzel duyguların neredeyse hepsini Azer'le tatmıştı. Yeri geliyor onun yanında minik bir kız çocuğu gibi hissederken yeri geliyor tutkulu bir kadına dönüşebiliyordu. Birkaç saat önce bu yatakta yaşananlar gözlerinin önüne geldiğinde dudaklarını adamın çıplak omzuna bastırmaktan alıkoyamadı kendisini. İçten içe adamın uyanmasını istiyordu ama bir yandan da hareketleri onu uyandırmaktan çekinir gibi yumuşaktı. Burnuna dolan erkeksi kokusundan mı, gözlerinin önündeki esmer tenin çekiciliğinden mi yoksa hamilelikle beraber zirveye oynayan hormonlarından mı bilmiyordu ama içindeki istek her geçen saniye artıyordu.

Hamileliğinin üçüncü ayındaydı. Evlerinin salonunda adama bu mutlu haberi verdiği gün daha dün gibiydi. Bu geçen süre biraz zorlu olmuştu onun için. Fiziksel olarak kendini sürekli halsiz hissetmişti ilk aylarında. Mide bulantılarıyla, iştahsızlıkla, baş dönmeleriyle boğuşmuştu. Psikolojik olarak ise birbirine düşmanlığı hala daha tam olarak unutulmamış iki aileye bebek haberini vermekle uğraşmışlardı. Özellikle kendi ailesi evliliklerine yeni yeni alışmaya başlarken bu haber işleri hızlandırmıştı. Ancak sandığının aksine çok daha büyük bir mutlulukla karşılaşmıştı Karaca. Babaannesi dahil herkes çok sevinmişti. Tabi ki ellerinde olsa bu evliliği başkasıyla yapmasını ve bebeğinin babasının onların istediği birisi olmasını isterlerdi ama onların istekleri ve emirleri bu evin kapısının dışında kalıyordu. Kendi hayatlarını kurmuşlardı ve bu hayatta Azer'in, Karaca'nın ve bebeklerinin mutluluğu her şeyden önce geliyordu. En azından Karaca öyle hissediyordu. Azer ona böyle hissettiriyordu. Aşklarının başladığı ilk günden beri adam kendisini hep el üstünde tutmuştu ama hamilelik haberini aldığından beri her şey daha da artmıştı. Tüm o zorlu süreçte de bir an olsun yanından ayrılmamıştı. İşlerini iyice kardeşlerine devretmişti. Zaten de uyuşturucu işinden çekildiği için eskisi kadar tehlikeli ve yorucu da değildi. Gerçi öyle bile olsa Azer'in pek umurunda gibi görünmüyordu. Onun şu sıralar tek derdi Karaca ve bebeğiydi. Kahvaltıda sütünü içmiş miydi? Duştan sonra saçlarını iyice kurutmuş muydu? Vitaminlerini almış mıydı? Canını sıkan bir şeyler var mıydı?

Karaca tüm bu ilgiden sıkılıyormuş gibi görünse de içten içe çok mutlu oluyordu. Sanki bunca yıldır görmediği ilgi ve sevginin yerini tek başına doldurmaya çalışıyordu Azer. Hayatındaki herkesin açıklarını kapatmaya çalışır gibi seviyordu karısını. Gerçi Karaca adamın aşkından emin olsa da bu ilginin asıl odak noktasının bebeği olduğunu düşünüp kendini kıskanmaktan alamıyordu. Hamilelikle beraber daha uçlarda yaşadığı duygularının da katkısıyla bırak doğmayı, daha bebek formunu bile almamış yavrusunu kıskanıyordu işte, elinde değildi. Sakince düşündüğünde bunun saçma olduğunu fark etse de yapacak bir şey yoktu.

CAMGEZERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin