Yüzüme vurann güneş ışıklarının verdiği huzurla gözlerimi açtığım an, camımdan içeriye doğru uçuşan sevimli kiraz çiçeği yapraklarına gülümsemiştim. Kuşların cıvıltıları kulaklarıma büyük bir şölen verirken, perdenin uçuşu odaya ayrı bir atmosfer veriyordu. Gülümsemeye devam ederken kalçalarımda hissettiğim ağrı, ve boynumun uyuşukluğu ile sessiz bir inleme çıkmıştı.
Dün gece korkutucu şeyler yaşamıştım, üstelik sevdiğim adam tarafından. Bana acı çektirirken ona yüzlerce kez ondan nefret ettiğimi dile getirmiştim. Büyük bir yalan söylemiştim aslında, bu yalanım karşısında daha da delirmişti ve beni öldürecek derecede acılara boğmuştu. Onun tabiriyle, beni delicesine becermişti. Bileklerimde hâlâ o lanet kemerin izleri vardı, en kötü iz ise boynumdaydı. Hayatı boyunca benden kurtulamayacağını bildiği hâlde beni mühürlemişti. Cidden mahvedecekti hayatımı.
Dirseğime ağırlığımı vermiş ardından dikleştirmiştim sırtımı. Kalçalarımın üstüne oturduğum an acıyı hissetmiştim, geceyi hatırladıkça tüylerim diken diken oluyordu. O sahneler aklımın ucundan bile geçip gitmiyordu, Tanrım verdiğimiz söz bu değildi. İç çektim, ve bedenime çarşafı sararak ayağa kalktım zorlukla, bu acı cidden beni zorlayacaktı belli ki. Duvarlardan destek alarak ebeveyn banyosuna gelmiştim, şansıma küvet vardı. Gerçi Kacchan küvet harici bir yerde yıkanmayı sevmiyordu, varlıklı olunca işte. İnsan küvet ve normal duşu bile ayırt ediyordu.
Küveti doldurmaya koyulmuş, ardından üstümde olan çarşafı kirliye atmıştım. Bedenime aynadan bakarken dikkatimi çeken şey mühür yerimin fazlasıyla şişmesiydi, muhtemelen sert ısırmıştı ya da hazırlamadan direkt dişlerini geçirmişti. Sanırım krem sürsem şişlik geçebilirdi, veyahutta sarsam orayı. Burnunu çektikten sonra gözlerimi ovalamıştım, göz altlarım çökmüştü. Sıcacık olan küvete oturduktan sonra bacaklarımı kendime çektim, çaresiz hissediyordum.
Kullanılmış hissediyordum, ama yine de yanımda sadece o olsun istiyordum. Karamel kokusunu duymak ve sarı saçlarını avuçlarım arasına alıp okşamak isitiyordum. Bunun sonu nasıl bitecekti bilmiyordum, sonunu göremiyordum sanki. Sadece sana ne kadar ihtiyacım olduğunu görmeni istiyorum.
"Senden nefret ediyorum, Kacchan."
Seni seviyorum.
-
'Ben akşam gelene kadar evi temizle, geldiğimde bir tane toz görürsem seni öldürürüm. Arkadaşlarım eve gelecek, ve saçma sapan şeyler giymesen iyi edersin. Ve şu lanet kokunu bastıracak parfüm sık, iğrenç kokuyorsun.'
"İyi de, akşama kadar bu kocaman evi temizleyebilir miyim ki?"
Kendi kendime söylenmiş ardından notu mutfak tezgâhının üstüne bıraktıktan sonra telefonumu elime alarak Momo'yu aramamıştım. Görüntülü arama yaparken hızlıca telefonu elimde tutmuş ve o sırada gevrekten birkaç kaşık almıştım. Telefon açıldığı an Shoto'yu yarı çıplık görmemle gözlerim sonuna kadar açılmıştı.
"Momo! Kocan telefonu çıplak şekilde açıyor!"
"Izuku ne diyorsun, çıplak değilim."
Kaşlarımı çattım, "Üstünde tişört yok."
"Ha sikt-"
"Ver şu telefonu uyuşuk adam. Izuku!"
Momo'yu görmemle gülümsemiş ve ağzımda olan gevreği yutmuştum hemen. "Momo, günaydın!"
Saçlarını karıştırarak cevap verdi. "Günaydın, ne yapıyorsun?"
"Kahvaltı." Gevreğimi gösterdiğim zaman karnını tuttu. Ah, hamileydi ve bunu unutmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tourner dance le vide
FanfictionBugün hayatımın en güzel günüydü, sevdiğim adamla; alfam diyebileceğim birisi ile evleniyordum. Fakat, o başkasına aşıktı. ·bakudeku/omegaverse.