1//Karahindiba

7.9K 579 162
                                    

Tünaydın👋🏻👋🏻👋🏻

Çok aşk tarif edebilen bir tip olduğumu sanmıyorum ama tamamen bu şarkıya adanmış bir şeyler yazmazsam çatlardım dmdmxdlx

Bu yüzden umarım altından kalkabilirim bu işin🙏🏻

Medya; ruth b-dandelions

İyi okumalar dilerim~~~

...............

       Havanın henüz karardığı akşam saatlerinin içerisinde, bir komedi şovunun canlı olarak sergilendiği büyük salonun önünde genç bir çocuk baş parmağı dudaklarının arasındayken tedirginlikle bekliyordu. Henüz yaz gelmediği ve akşamları hala havalar hafif esintili olduğu için üzerinde olan kot ceket kendisini sıcak tutarken aynı zamanda başka bir işe daha yarıyordu. Ceketin cebinde duran bileti koruyordu. 

Genç çocuk ise önünde durduğu kapıdan içeri giremeyecek kadar çekingen, utangaç ve tedirgindi. Öyle ki, şov birkaç dakikaya başlayacak ve o bu şansı bir daha elde edemeyecek olmasına rağmen elini biletin bulunmadığı sağ cebine atmış, titreyen elleriyle telefonunu cebinden çıkartmıştı. Esen rüzgar koyu kahverengi, dalgalı saçlarını geriye doğru tararken rehberden gerginliğini az da olsa almasını umduğu o numarayı buldu ve aradıktan sonra cihazı kulağına götürdü.

Telefon bir süre çaldı. Uzun uzun, genç çocuğa ise asırlar gibi gelen bir süre boyunca çaldıkça çaldı. Bu sırada baştan aşağı kota bürünmüş olan genç olan spor ayakkabısıyla yerde ritim tutmaya başlamış, dişlemekten mahvettiği parmağının ucunu dudaklarını arasından çıkartmıştı. Çok gergindi ve o gergin olduğunda bu gerginliğin hıncını bedeninden çıkartmaktan çekinmezdi. Tıpkı şu anda da yaptığı gibi. Dudaklarının arasından çıkarttığı parmağını eliyle birlikte telefonu tutan koluna götürmüş, kendisini çimdiklemekte bulmuştu son çareyi. Belki acı onu kendisine getirirdi. 

O kendisini çimdiklediği ve bunun acısıyla yüzünü buruşturduğu anda ise kulağına koyduğu telefon açılmış, arkadaşının sesi dolmuştu kulağına. "Jeongguk, o şovda telefonla konuşulmaya izin verildiğini sanmıyorum. Sakın bana daha girmediğini söyleme." Arkadaşı sitemkar bir şekilde konuştuğunda, her halinden ne kadar tedirgin olduğu anlaşılan kahverengi saçlı genç yüzünü buruşturmuştu hafifçe. Burnunu kırıştırdığında tavşana benziyordu. Bunu dışarıdan bakan herkes söyleyebilirdi. 

"Bilmiyorum Seokjin hyung. Emin değilim. Ya, ya beni fark ederse? Ya beni görürse?" Sesi titrerken kelimeleri birbirine karıştırarak konuştuğunda, karşı hattaki en yakın arkadaşı ve biricik hyungu iç çekmişti. Jeongguk onun gözlerini devirdiğini bir anlığına görür gibi oldu. Daha sonra ise sesini duydu. "Bana bak seni küçük velet, ben o bileti bulana kadar neler çektim, senin haberin var mı? Jimin'in diline düştüm ondan istediğim için. Şimdi onunla randevuya çıkmak zorundayım. Ben senin için bu kadarını yapmışken bir zahmet kaldır o küçük kıçını da gir şu salona." Jeongguk, hyungunun sinirli gelen sesi karşısında korktuğunu hissetse bile hala tereddütlüydü. Telefonun karşısındaki beden de bunu fark etmiş olmalı ki yeniden konuşmuştu. 

"Bak, utangaçlığın sırası değil, tamam mı? Onu en çok gülerken izlemeyi sevdiğini söyleyip bunu sık sık yapamadığın için yakındığını hatırlamıyor musun? İşte sana fırsat! Sana bulduğum bilet onun oturacağı yerin yalnızca bir sıra arkasında ve çaprazda. Herkes şova odaklanmışken onu istediğin kadar izleyebilirsin." Seokjin'in coşkulu ve gaza getiren cümleleri, Jeongguk'un suratına esen rüzgarla birleştiğinde, genç çocuk derin bir nefes aldı. Kendisini cesaretlendirmeye çalışmıştı ve bunda başarılı da olmuştu. 

Önce, "Bunu yapacağım." diye fısıldadı. Ardından aynı cümleyi resmen bağırarak sokağa haykırdı ve elini cebine sokup bileti çıkarttı. Telefondaki beden de bu sırada, "İşte bu be! Kimin arkadaşı! Hadi koş da izle sevdiceğini doya doya. Ben de randevum için kıyafet seçeceğim. Sence bana hangisi daha çok yakışıyor, beyaz mı yoksa siyah mı?" diyerek konuşmuş ve Jeongguk biletini binanın içine girerken parmaklarının arasında sıkıp cevap vermişti ona. "Sana her renk yakışıyor hyung." Sessizce konuştuktan sonra içeriye gireceği için alelacele telefonunu kapattı ve sessize aldı. Ardından cihazı cebine sıkıştırıp görevliye biletini göstermiş, dakikalar içinde kendisini salonun içinde bulmuştu. Daha başlamamıştı program. Herkes kendi halindeydi ve ortama bir uğultu hakimdi. 

dandelionsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin