Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Shoto'yu tek kelimeyle anlatmak için soğuk olması gerekirdi. Tuhaf şakalar bir yana, duygularını zar zor gösterdi ve şefkat duygusundan yoksundu. Bir aydan biraz fazla bir süredir birbirinizle çıkıyor olsanız da, o hala size başka bir sınıf arkadaşıymışsınız gibi kayıtsız davrandı. Ama onun gerçek duygularını ortaya çıkarmaya kararlı olduğun için onun kayıtsız davranışlarının seni ele geçirmesine izin vermeyeceğine kendi kendine söz verdin.
O stoacı beyefendi olarak Shoto, eve dönerken yanınızda yürüdü. Hadi (Y/N), ya şimdi ya asla! Bunu ilişkinizin refahı için yapın!' Eline baktığında, kendini çabucak yakalamaya zorladın ve parmaklarını birbirine kenetledin.
"(Y/N)?" Shoto, ani hareketin karşısında sana bakarak adını soludu.
'Ah hayır' diye düşündünüz, ani cesaretinizin sizden çekildiğini hissettiniz. Ona dönüp baktığında, eylemlerin için hızlı bir açıklama bulmaya çalışırken ona panikle gülümsedin.
"Ahh... Ah ha! Tam düşündüğüm gibi!" Kontrol etmek için elini kaldırırken bağırdın.
Kaşlarını kaldırarak, uyanmayı bıraktı ve vücudunu sana doğru çevirdi.
Her zamanki sakin tavrıyla, "Nedir bu?" diye sordu, gerçi hafif bir eğlence parıltısı gördüğünüze yemin edebilirdiniz.
"Ahh, şey, görüyorsun işte Shoto, sen uhh..." diye mırıldandın, yoğun bir şekilde kendi elleriyle kenetlenmiş eline bakarak.
"Çok büyük eller!" Aniden bağırdın, böyle saçma bir mazeret için kendi kendine çığlık attın.
"Benim büyük ellerim var," diye sordu, senin elinde tuttuğun ellerine kuşkuyla bakarak.
"Benimkiyle karşılaştırıldığında," diye titrek bir şekilde cevap verdin.
"Bak, benimkiyle karşılaştırıldığında ne kadar büyükler," dedin, elini elinden bırakıp avuçlarını birbirine dayayarak.
"Anlıyorum, ellerim seninkinden biraz daha büyük," diye yanıtladı elini geri indirmeden önce.
'Hayır! Elleri benimkilere karşı çok hoş geliyordu, bir şeyler yap' diye içten içe panikledin, en ufak bir dokunuşa bile can atıyordun.
"Ve bu el de," dedin aniden, diğer elini tutup kendi elinizle ölçmeden önce.
"Öyle olduğunu varsayıyorum," diye soğukkanlı bir şekilde yanıtladı, ancak yapabilirsin.
Boştaki elini tutarak iki elini de onunkiyle karşılaştırdın ve onlara yoğun bir şekilde baktın.
"Tıpkı düşündüğüm gibi, iki elin de benimkinden büyük! Kim bilebilirdi," diye beceriksizce kıkırdadın, bakışlarını ondan kaçırdın ama alçak bir kıkırdama dikkatini ona geri verdi.
"Benimle el ele tutuşmak istiyorsan (Y/N), tek yapman gereken sormaktı," dedi küçük bir gülümseme yüzünü süslerken.
Görünce delice kızararak ellerini yanlarına indirdin ve erkek arkadaşın dışında her yere bakmaya çalıştın.
"T-benim niyetim bu değildi! Dürüst olmak gerekirse ellerimizi karşılaştırmaya çalışıyordum! Ama eğer el ele tutuşmak istiyorsan, o zaman benim için de sorun yok. Sadece sen istersen..." dışarı fırladın. utanç, hala gerçek amacınızı örtbas etmeye çalışıyorsunuz.
Bir el elini nazikçe kavradı ve sahibine bakmana neden oldu.
"İstiyorum," diye yanıtladı, hala o nadir gülümsemeyle parlıyordu.
"Pekala, eğer ısrar ediyorsan," dedin kayıtsızca, görünüşünü koruyarak ama derinlerde kalbinin erimeye başladığını hissettin.
Evine giden yolun geri kalanı sessizdi ama bu, yanaklarındaki kızarmanın soğumasını ya da Shoto'nun yüzündeki küçük gülümsemenin senin telaşlı ifadene her baktığında parıldamasını engellemedi.
Onun elini ilk kez tutuyordun, ama zaten asla bırakmak istemediğini biliyordun.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
