205 47 20
                                    

İyi okumalar💘


Her zamanki bir sabaha kalkmış, elimde kahvemle perde arkasına yerleşmiştim. Bir süre sonra açılan playlistle gözlerimi kapatıp kahvemi yudumlamaya başlamıştım. Birkaç saniye içinde duyduğum farklı melodiyle gözlerimi hızla açıp kahvemi sehpaya koydum. Ezbere bildiğim o playlist değildi. Aylarca o playlisti açıp dinliyorken neden bu sabah bambaşka bir şarkı açmıştı? Yoksa başka birisi mi açmıştı? Hayır, hayır. İmkânı bile yok. Buranın sakinleri, en az mahalle kadar ölüydüler. Jisung dışında bırakın şarkı açmayı, selam bile vermezlerdi. Herkes birbirine yabancıydı burada. O yüzden şarkı açacakları düşüncesi fazlasıyla abes kaçıyordu.

Jisung olduğundan emin olsam bile gözlerimle görme isteğimi bastıramayarak perdeyi hafifçe araladım. Eğer o an göz göze geleceğimizi bilseydim, bu isteğimi anında öldürürdüm. Kaçıyormuş gibi durmamak için gözlerimi ondan çekip mahalleyi inceliyormuşçasına boş bakışlarımı Jisung'un balkonu hariç her yerde gezdirip perdeyi geri kapadım. Jisung'un anladığına yemin bile edebilirdim, çünkü o da bilirdi ki mahallede ne olup bittiği umrumda olmazdı, camdan bakmak da hiçbir zaman tercihim olmamıştı. Fakat kendimi kandırmak daha cazip geliyordu.

Koltuğuma ve ılınmış kahveme geri döndüm. Yaklaşık yarım saat olmuştu fakat şarkıyı asla değiştirmemişti. Bugünün parçası olduğundan ve geriye kalan vakitte de aynı şarkıyı çalacağından emindim artık. Şarkıyı uygulamada melodisi üzerinden araştırdığımda çıkan şarkıyla içimi tuhaf bir his sarmıştı.

Şarkının sözlerine o ana kadar hiç dikkat etmemiştim, düşüncelerimde boğulduğumdan. Şarkı devam ederken sözlerini okumaya başladım. Aptal bir aşk şarkısı olduğunu farketmem uzun sürmedi. Benim için mi değiştirmişti yani? Çok saçma. Geri kalan tüm sürede aynı şarkıya devam ederken gözlerinin pencerem üzerinden ayrılmadığına neredeyse emindim.

Kapıldığım o iğrenç hissi içimden atmak için bugünü dışarıda geçirme kararı aldım. İzin günümü her ne kadar evde geçirmeyi seviyor olsam da, daha dün aşk itirafı aldığım karşı komşumun bir cevap için gelip gelmeyeceğini bilemezdim. Ki bu Han Jisung'sa bunu gerçekten yapabilirdi. Eşofmanlarımı üzerime geçirip ceketimi de alıp evden dışarı attım kendimi.

Nereye gittiğimi bilmeden dolaşmaya başladım. Mektup zihnimden gitmek bilmiyordu, bu kadar kafama takılacağını düşünmezdim.

Beni neden sevmiş ki? Neyimi sevmişti? Sabahları klasik 'günaydın', 'nasılsınız?' sohbetimiz dışında bir konuşmamız da olmamıştı. Beni ne kadar tanıyordu ki? İl görüşte aşk mıydı? Hayır, olamaz. İlk görüşte aşk diye bir saçmalığın olmadığını sonuna kadar savunabilirim. Ona verebilecek ne bir sevgi ne de başka bir şeyim vardı. Jisung'un bunu bildiğinden, en az benim bildiğim kadar emindim.

Boğucu düşüncelerimden ayrılıp markete girdim. Market arabasını rastgele doldururken yaklaşık iki saattir dışarıda olduğumu farkettim. Eve gitmemek için her şeyi yapıyordum fakat mutlaka gidecektim, eninde sonunda karşılaşacaktık ve hatta konuşacaktık da. Kasada aldıklarımı ödedikten sonra ağır adımlarla mahalleye doğru yürümeye başladım. Sonbaharın gelişini müjdeleyen rüzgar eşofmanımın açık kısımlarından içeriye süzülmüş, tatlı soğuğuyla tenimi okşamıştı. Derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım, rüzgarı dinlemeye başladım. Tüm vücudumu huzur kaplarken birisine çarpmamla gözlerimi açtım.

Bu kadar erken karşılaşmayı beklemiyordum.

"Ben... ben çok özür dilerim. Kafamı kaldırarak yürümeliydim, çok üzgünüm." Jisung hızla önümde eğilip kalkarken elimdeki poşetleri düzeltip konuştum.

"Sakin olabilirsin, Jisung. Sorun değil. Olur böyle şeyler." Konuşmamla eğilip kalkmayı bırakmıştı ama asla yüzüme bakamıyordu. Büyük ihtimalle mektup hakkında konuşmak istiyordu fakat cesaretini toplayamıyordu da. Daha fazla beklersem bir şekilde konuya girecekti ve ben bunu istemiyordum. Hatta, mektup konusunu tamamen unutmasını istiyordum.

"İyi günler Jisung," hiç beklemeden önünden geçip ilerlemeye başladım.

"Lee Minho!"

Kendisine göre çok aykırı olan bir sinirle bağırdığında şaşkınlıkla olduğum yere çakılmıştım. Sinirli miydi? Jisung gibi biri sinirlenebilir miydi? Arkamı dönüp göz göze gelmeyi reddederken, onun adımlarının bana yaklaştığını hissedebiliyordum.

"Bir şey unutmadın mı?" Saniyeler önceki sinirinden şimdi eser yoktu. Oldukça sakin bir sesle konuşmuştu. Yavaşça arkamı dönüp gözlerinin içine duygusuzca baktım.

"Hayır?"

Göz bebekleri titrediği an bir şeylerin koptuğunu hissettim içimde. Defalarca kez konuşmak için dudakları aralanırken saniyesinde vazgeçiyor, geri kapatıyordu. Bakışlarını yere indirip derin bir nefes aldı.

"Mektubumu okumuş olmalısın," cümleye başladığında kapanan gözlerine çevirdim bakışlarımı. Öyle çok sıkıyordu ki kendisini, mümkün olsa kirpikleri birbirlerine sarılıp düğüm olacaktı. "Yüz yüze söylemek isterdim ama buna-"

"Sana verebileceğim bir sevgi yok, Jisung."

Kısa sürede dolan gözleriyle gözlerim buluştu. Kalbimin içinde çıkan minik kıvılcım beni korkutmak için gayet yeterliydi.

"Ama... en azından düşünemez miydin?" Sonlara doğru kısılan sesiyle tamamlamaya çalıştı cümlesini. Gözlerimin içinde bir umut kırıntısı aradığı açıktı, benim ise gayet ciddi olduğum.

"Sonu şimdiden belliyken, neden boş bir heves uğruna kendimi yıpratayım Jisung?"

Bir damla gözyaşı aktığında biriken öfkesini neredeyse görebiliyordum. Kırıcı olmak istemedim ama duygusunu küçümsemem yeterince kırmıştı bile onu.

"Gerçekten boş bir heves olduğunu mu düşünüyorsun?" Yanağında yer edinen gözyaşını hızlıca silip kaşlarını daha da çattı, "Ayrıca bu kadar korkak olduğunu bilmiyordum. Yazılmamış hiçbir hikayenin sonu yoktur Minho, unutma bunu."

"Evet, Jisung. Boş bir heves. Korkak da değilim, sadece bunlarla uğraşacak vaktim yok." Poşetleri daha sıkı kavrayıp bir adım geri çekildim. "Şimdi izninle," arkamı dönüp uzaklaştığımda hâlâ beni izlediğini hissedebiliyordum.

Biraz ağır konuşmuşluğumun verdiği vicdan azabıyla hafif heyecanın etkisi beni sararken yürümeye devam ettim.

Han Jisung'un hesaba katmadığı bir şey vardı, aşkın acı tadı. Kendisinin aksine ben onu tatmak için hevesli değilim ve olmayacağım da.


~~~


Merhabaa, nasılsınız? Umarım iyisinizdir..
Sınavımı atlatana kadar başka bölüm yüklemeyi düşünmüyorum(yüklersem sadece bir bölüm) lütfen o güne kadar benim bebeğim olan bu fice çokça sevgi gösterin.. yorumlarınız benim için çok çok değerli, yeni bir fic olduğu için de lütfen eksik görmeyin♡ Yazım hatam varsa şimdiden üzgünüm..😿

Umarım beğenmişsinizdir,,, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın💘💘💘

Umarım beğenmişsinizdir,,, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın💘💘💘

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
anti-romantic | minsung (DUZENLENIYOR.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin